Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

HAYATINIZDAKİ EN ÖNEMLİ ŞEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 27 Şubat 2018 Salı 15:08:18
 

– 116-
Ayetleri anlamaya İhlâs Suresi ile başlamak gerekir. İhlâs Sûresi’ni doğru anlamadan diğer sureleri anlamaya çalışmak, yanlış yapılacağını gösterir. Kitap’la ilgili bulmaca çözenler, ayetlerdeki rakam, harf ve dizilişlerle uğraşanlar, bu yüzden o işle meşguller. Rasulullah ve hiçbir veli o şifreleri fark etmemiş, onlar fark ediyor!! Bütün veli zatlar Kur’an’ın mesajı olarak “La ilahe illallah” Kelime-i Tevhidini anlıyor, ama onlar Kur’an’da başka şeyler arıyor. O tür açıklama, yazı ve kitaplarla karşılaştığınızda yanlışın cazibesinden kurtulmak için en önemli ipucu şu soruda saklıdır: Burada bana önerilen bir amel var mı? Hemen bir amel arayın, onu yazan, anlatan kişi size ne amel öneriyor? Bir zamanlar ODTÜ’lü birisi bir şeyler yazmıştı, baktım. Mesela, periyodik cetvele bakıyor, karbon 6 numaralı atom. Sonra 6. sureye bakıp kendince karbonla bir ilişki kuruyor. Kişi imanlı olabilir, ama yazdığı şeyde arayacağımız şudur: Bir ilişki kurdun tamam, kurduğun o ilişkiden yola çıkarak bana ne öneriyorsun? Buradan öğrendiğimle ben ne yapmalıyım, bana bir öneride bulun. Eğer yapılan bu tip çalışmalar amel olarak Hazreti Muhammed (SAV)’i gündeme getirmiyorsa, bu yolda yürümek için O’nu bize lider yapmıyorsa, özellikle salâtı hakkıyla ikame edebilecek bir amel olarak ortaya koymuyorsa neye yarar ki! Ne olur ki! Bilmem izah edebiliyor muyum? O bakış açıları size çok cazip gelebilir, okur, vaktinizi harcayabilirsiniz ama bilin ki kişi için çok önemli tek şey şirkin terkidir, şirkten kurtuluştur. Tek önemli şey budur: Gizli şirkten kurtulmak, başka hiç bir şey yok! Tek şey şirk-i hafiyi fark etmek ve kurtulmak. Tek önemli şey bu! Bir arkadaş, “Kâbe’yi ilk gördüğümüzde nasıl dua etmeliyiz?” diye sormuştu. Tek iş var, Şirk-i Hafi’den kurtulmak, bundan başka bir şey yok. Bundan başka bir şeyin olmadığını fark eden için “nasıl dua edeyim?” gibi bir soru olabilir mi? Tek önemli şey Şirk-i Hafi’den kurtulmaksa istenecek tek şey budur: Allah’ım beni Şirk-i Hafi’den kurtarıver. Eğer sonu küfür olmasın, kurtulmak zor olmasın, bu iş Allah’ın lütfuyla olsun istiyorsanız dersiniz ki; Allah’ım, hayrlısıyla, lütfunla, kolaylıkla beni Şirk-i Hafi’den kurtarıver. Bu kadar! Çünkü tek şey bu! Birisi için dua edecekseniz, bundan başka ve bundan daha iyi dua olur mu? Senin için ne dua edeyim diye birine sorulur mu? Yani “sana kravat mı alayım, gömlek mi?” der gibi bir soru olabilir mi? Kime dua edecekseniz onun Şirk-i Hafi’den kurtulması için dua edin. Tek önemli şey bu çünkü… Tek bu… Eğer hayatta tek önemli şey Şirk-i Hafi’yi fark etmek ve ondan kurtulmaksa, bunu da bir zat size fark ettirmiş ve hayatınızın en önemli şeyi haline getirmişse o zattan başka bir şey beklemeye gerek var mı? Bu kadar önemli bir şeyi size fark ettirmiş olması yetmiyor mu? Bu kadar işte, tamam! O size; “asıl şirk şirk-i hafidir, gizli şirktir. Gizli şirk, sizin vehminizle oluşturduğunuz aslı olmayan şeydir. Aslı olmayan bu iddiadan, vehminizle uydurduğunuz bu kavramdan Efendimiz (SAV)’in öğrettiği şu, şu, şu yöntemlerle kurtulabilirsiniz” demişse tamamdır.
“ÖNDEN SİZ BUYURUN” YARIŞI
Siz kendi oluşturduğunuz vehmi “yaratılan vehim”le karıştırmayın. Şirkin aslı “A” Takdim Formu “BEN”le yapılan o takdimdir, o bir zanndır, bir iddiadır ve asıl gizli şirk (asıl şirk-i hafi) odur. “B” Takdim Formu”ndaki “BEN” de bir yönüyle şirktir, ancak bu takdim yaratılan vehmi takdim olduğu için yasal yanlıştır. Durum tespiti yapmanız için kullanmanıza izin verilen “BEN”dir, cennetlik “BEN”dir. Kul bu yolda “BEN” demek zorundadır. “B” Takdim Formu”ndaki “BEN” vehimdir, vehim de bir bakışla gizli şirktir ama yasaldır, Allah ona müsaade etmiştir. “A” Takdim Formu”ndaki “BEN” vehmin zulmeti kapsamındaki gizli şirktir ve nefsin şerridir. Oysa diğeri nefsin hakikatine uygun seyirdir. Nefsin hakikatine uygun seyr-i süluk ile yok olacak gizli şirk, bu “B” kapsamında olandır.
“B” takdimiyle “BEN”in olduğu nefsin hakikatine uygun seyri sülukta takva önemlidir. Takva aslında “B” Takdim Formu”yla “BEN” diyenin İhlâs Hayat Döngüsü’nde ilerleme yarışının adıdır. “İnsanlar eşittir, ancak takvaca birbirlerinden farklılardır” ayeti gereği, B sıfır noktasından itibaren yaşanan yarışta, kişilerin bulundukları noktalar Takva Noktaları’dır. Bu yarış “B” kapsamında olduğundan hırs, kıskançlık, rekabet, “seni geçtim” gibi bakışların olduğu bir yarış değildir, “önden siz buyurun” yarışıdır. “A” Takdimiyle “BEN” diyenlerin yarışı değildir. “Buyurun” deyince, aklıma camilerde çok rastladığım bir manzara geldi. Camiye girerken yanınızda hürmet ettiğiniz birisi varsa “önce siz buyurun” dersiniz, o doğrudur. Ama çıkarken? Çıkarken de ona “önce siz buyurun” derseniz nasıl olur? Biliyoruz ki camiden geç çıkmak sevaptır…
HAC VE UMRE İÇİN KÂBE’YE GİDENLER,
NURLARIN ANA KAYNAĞINA GİDİYORLAR
Kâbe’yi görünce yapılacak dua demiştik, bu vesileyle inşaAllah Kâbe’yle ilgili bir kaç noktayı ele alalım. Anlatacaklarımız aslında bildiğimiz şeyler, ama yine de insan farklı gibi şeyler duymak istiyor, her anlatımda yeni bir şeyler bulacağını sanıyor. Çünkü insan hep farklı bir şey arıyor. Menkıbeler hoşa gittiği için biz de menkıbe gibi anlatalım: Big Bang sonrası dünyanın soğumadan önceki o ateş topu halini, henüz soğumamış halini düşünün. Her yeni doğanın bir göbek kordonu olur ya, dünya da yeni doğan çocuk gibi bir esastan koptu geldi. Onun o esastan koptuğu yer, Allahu A’lem Kâbe’nin olduğu yer. O bir esastan kopup geldi. O esas nurdan gelirken, o nurun, o enerjinin soğuma öncesi çok yoğun olduğu nokta, göbek kordonunun kopma noktası Kâbe’nin olduğu yer kanaatimizce, Allahu a’lem. Ve oradan tüm dünyaya yayılan hatlar… Cam şişe üretilirken onun püf noktası vardır, “püf” derler şişer, sonra da soğur, dünya da şeklini alıp soğurken Kâbe’nin olduğu yerdeki o nura ait hatlar, damarlar halinde yayılıyor, o nur soğuyan yerlere bu hatlarla yayılıyor. Kâbe’nin olduğu yer kalın bir kök ve oradan Ley Hatları adı verilen yayılış. O hatların rastladığı yerlerdeki enerjiler farklı. Fark edip oralara mekân kuran kişilerin açılımları da farklı oluyor. Oralara kurdukları dergâhlar o hatlardan, o enerjiden, o nurdan önemli biçimde etkileniyor! İşte hac ve umre için Kâbe’ye gidenler, o nurların ana kaynağına gidiyorlar, esas nurdan kopuşun gerçekleştiği yere, o laboratuara ziyarete gidiyorlar. O nurun içine gidiyorlar, o nura gark olmaya gidiyorlar.
ORAYA GÖTÜRECEĞİNİZ İDRAK NE, ÖNEMLİ OLAN O…
Gittiniz ama oraya (hacca ve umreye) neyi, hangi idrakı götürdüğünüz önemlidir: Hangi idraka hac yaptırıyorsunuz? Oraya giderken götürdüğünüz idrak önemlidir. Çünkü hac idraka yaptırılır. Peki, siz hangi idrakı götürüyorsunuz? Dolayısıyla oraya giderken götürdüğünüz idrakı iyi tarif etmelisiniz, dönerken de döneceğiniz idrakı iyi tarif etmelisiniz: Ben oraya ne götürüyorum, ne getireceğim? Değirmene buğday götürüyorsanız un getirmelisiniz. Size oradan tavuk verirlerse olmaz. Ne getireceğinizi bileceksiniz. Buğday götürüp un getirmeyecekseniz, değirmene giderken “değirmenciyi göreceğim” diye heyecanlanmanız, ağlamanız, sevinmeniz çok önemli değil. Ne götürüp ne getireceğinizi bilmeniz önemlidir. Götüreceğiniz idrak öyle önemli ki… Çünkü o idrakı orada mükemmelleştirip, mutmain yaparsınız. Öyleyse götürmeniz ve getirmeniz gereken idrak nedir? Götüreceğiniz idrak şirk-i hafisizlik olmalıdır. Şirk-i hafisi olmayan bir bakışla gidiyor olmanız, dönerken de öyle dönmeniz önemlidir.
Oraya giderken kişi bir zikrullah iledir, durmadan “Lebbeyyyk Allahümme lebbeyyk…” der, bu zikirle yollardadır. Zaten bu zikir başladığında her yer inler, bu duyulduğunda gidenler bir tuhaf olurlar: “Lebbeyk Allahümme lebbeyk…” Bir anda iş değişir, zihnin bir hoş olur… Her yer o kadar inliyor ki; “Lebbeyyyk Allahümme Lebbeyyyk, Lebbeyyyk Allahümme lebbeyyyk…” Hz. İbrahim Rabbinin emriyle Beyt’i yaptıktan sonra Rabbi diyor ki: “Ya İbrahim, çağır artık, inananları buraya çağır”. Hz. İbrahim aleyhisselam inananları çağırıyor: Gelin, Rabbim sizi çağırıyor! İnananlar bu davete koşuyor; Rabbimiz bizi çağırıyor diye koşuşuyorlar. Koşarlarken dillerinde de bu zikir var: “Buyur Allahım, geldik buyur. “Gel” dedin geldik, buyur: Lebbeyk Allahümme Lebbeyk…”
HACDA ZAHİREN YAPILAN HAREKETLER ÇOK ÖNEMLİDİR, HEPSİNİN AYRI ANLAMI VARDIR
“Lebbeyk” zikrindeki manalara baktığınızda tamamen bir şirk-i hafisizlik görürsünüz: “Senin ortağın, benzerin yok Allahım. Hamd da, nimet de, mülk de sana aittir.” Aslında insan Hac’ca götürdüğü idrakın ne olduğunu fark etmek istiyorsa hangi anlayışla “Lebbeyk” dediğine bakarak bunu anlayabilir. Bu yüzden hangi manada “Lebbeyk” dediğiniz önemlidir, şirk-i hafisi olmayan idrakla söylenen “Lebbeyk” önemlidir. Eğer orada bir Sultan var da siz ona gidiyorsanız, ona “Lebbeyk” diye seslendiğinizi sanıyorsanız, hacca götürdüğünüz idrak buysa, nasıl bir idrakı hacca götürdüğünüzü fark edin. Götürdüğünüz idrak söylediğiniz Lebbeyk’le anlaşılır, onu siz kendinizde anlarsınız, bilirsiniz. “Lebbeyk” seslenişi sizin idrakinizin dışa çıkış şeklidir.
 “Lebbeyk” ne demektir? Lebbeyk derken şunu ilan ediyoruz: Allahım, ben tanrılık iddiasında değilim. Muhtariyeti Tercih Gücü’nü kendimi rab ilan etmekte kullanmıyorum. Senin kulunum; senin ilminde senin düşüncenin sureti “BEN” olarak Lebbeyk diyorum. Böyle Lebbeyk diyorsanız, B sıfır noktası idrakıyla yola düşüyorsunuz demektir. B sıfır noktası nefs-i mutmainne olduğuna göre, düşünün… Siz bu idrakle veya daha ilerisiyle yani mutmainne, radiye, mardiye veya safiye idrak noktalarından birisiyle yola çıktınız demektir. İdrakınız, yani “Lebbeyk” derken yaşadığınız idrak böyle önemlidir. “Lebbeyk” hac bitinceye kadar söylenir. Hac tamamlandıktan sonra, yani Arafat ve Müzdelife vakfelerinden sonra “Lebbeyk” kesilir. Bunun bir sebebi vardır ve önemlidir… Hacda zahiren yapılan hareketler çok önemlidir. İhram giymek, dikişsiz giymek, taş atmak, traş olmak, kurban kesmek, tavaf, sa’y gibi birçok zahiri hareketi sıralayabiliriz. Onların taşıdığı batıni manalar vardır ama hepsi zahiren birer harekete bağlanmıştır. “Aslolan batındır, zahir ve zahiri hareketler o kadar önemli değil” gibi ifadeler duyabilirsiniz. Bu doğru bir yaklaşım değildir. Eğer zahir ve zahiri hareketler önemsiz ise, hac da, diğerleri de tamamen ortadan kalktı demektir.
Zahir ve batın konusuna, hac/umre ile ilgili bir kaç noktaya değinerek devam edeceğiz.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti