Haydi eyleme – Kocatepe Gazetesi

28 Nisan 2010 Çarşamba 03:00:00
  Türkiye Kamu-Sen Afyonkarahisar İl Temsilcisi Erol Özsoy, ilimizdeki bütün sivil toplum kuruluşları temsilcilerine havaalanı konusunda eylem çağrısı yapmış. “Ankara’da TBMM önünde basın açıklaması yapalım, daha sonra Meclis Grup Başkanvekilleri’ni ziyaret edelim” diyen Özsoy, “Sayın Milletvekillerimize, Sayın Rektörümüze, sayın siyasi parti il başkanlarımıza, Sayın İsmail Özdilek’e, sayın Gazeteciler Cemiyeti ve Derneği’ne, sayın muhtarlarımıza, sendikalarımıza, oda ve borsa başkanlarımıza ve diğer sivil toplum örgütlerimize sesleniyorum. Ticaret Odası Başkanı Sayın Hüsnü Serteser’in başkanlığında tekrar toplanarak bir seri eylem kararı alalım” demiş.
Özsoy’un önerileri arasında havaalanı önünde bir basın açıklaması yapılması, şehre kadar yürüyüş yapılması gibi öneriler de yer alıyor. Bunları daha önce emekli Albay İsmail Özdilek de teklif etmişti.Afyonkarahisar’ın geri kalmasının en büyük nedenlerinden birisinin havaalanı olduğunu belirten Özsoy, Afyonkarahisar’la ilgili şöyle bir tablo çiziyor: “Yaşanabilir iller sıralamasında 65. sıradayız. Gelir dağılımı en alt sıralarda. Şehirleşme çok yavaş. Sürekli göç var. Eğitim sorunları devasa boyutlarda, ÖSS’de 51. sırada. Trafik sorunu bir başka dert.”
Özsoy ekliyor, “Bu şehrin artık pozitif patlamaya ihtiyacı var. Bu patlamayı askeri hava alanının sivil uçuşlara açılmasıyla başlatabiliriz. Ticareti, termal ve tarihi turizmi canlandırabilir, gıda sektörünü ayaklandırabiliriz. Şehirleşmeyi, modernleşmeyi sağlayabiliriz”
Erol Hoca’nın söylediklerinin hiç birine itirazımız yok. Bunların hemen hepsi daha önce Kocatepe’nin sütunlarında yer bulmuş konular.
Gel gelelim biz bu sese kulak verileceğine pek ihtimal vermiyoruz. Nedeni ise çok basit. İlimizin kaderiyle ilgili pek çok haber Kocatepe’de ve yerel basında yer buldu bugüne kadar. Havaalanı konusundan, marka kentlere, eğitim sıralamasından, gelir dağılımındaki bozukluğa kadar. Gazeteler manşetlerinden adeta bağırdılar bu haberleri. Koca koca puntolarla, manşetler atıldı. Hatta öyle ki, bu konuların haykırıldığı kadar, şimdi yeniden gündeme taşınan öneriler de gündeme taşındı. Ama nafile…
Sonrasında ne oldu? Eğer gazeteciler kendi çabalarıyla, haberin devamı açısından gidip bazı isimlerden beyanat aldılarsa bu önemli konular birkaç gün daha gündemde kaldı. Birkaç gün insanlar arasında konuşuldu, yorumlar yapıldı. Sonrasında arşivdeki yerini alarak unutuldu. Hadi unutuldu demeyelim de “uyutuldu” diyelim.
Kanaat önderi olduğunu söyleyen, toplumun belli bir bölümünü temsil ettiğini söyleyen pek çok kişi, ilişkilerinin bozulmaması için bu konulara hiç girmedi. Güç sahiplerine yaranmak isteyenler “O iş öyle değil, abartıyorsunuz” babından kelamlar etti. Hatta öyleleri vardı ki, kraldan çok kralcılık yaparak bunları yazanları, gündeme getirenleri neredeyse hain ilan etti.
Ama gerçekler hep ortada kaldı. İş döndü dolaştı aynı noktaya geri döndü. Şimdi 4-5 yıl önce söylenenleri bugün yeniden konuşuyoruz.
Osmanlı döneminde medreselerde Osmanlıca öğretmek üzere ilk okutulan kitabın adı “Bina” imiş. Onu bitirenler “Emsile” ile ikinci kademeden öğrenmeye devam ederlermiş.. Bir türlü ikinciye geçemeden öğrenimi yarım bırakıp tekrar başlayan talebeler için babaları bu deyimi kullanırmış…”Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur!”
Ah şu “Bina”yı bir geçebilsek…