Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Helal damgamız yok! – Kocatepe Gazetesi

Bu haberin fotoğrafı yok
Helal damgamız yok!

Hür Sanayici ve İşadamları Derneği (HÜRSİAD) ve Afyonkarahisar Ticaret Borsası (ATB) tarafından ortaklaşa düzenlenen “Dünya’da ve Türkiye’de Helal Gıda ve Sertifikalanma” konulu toplantı Afyonkarahisar Ticaret Borsası Toplantı Salonu’nda yapıldı

Toplantıya Tarım İl Müdürü Zekeriyya Erdurmuş, Afyonkarahisar Ticaret Borsası, Gıda ve İhtiyaç Maddeleri ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Dr. Mühendis Hüseyin Kâmi Büyüköz, Hür Sanayici ve İşadamları Dernek Başkanı Ramazan Özçelik ve çok sayıda gıda üretim sektöründen iş adamları katıldı. Toplantıda ilk konuşmayı HÜRSİAD Başkanı Ramazan Özçelik yaptı.
“Denetim yapılmıyor”
Tüketime sunulan gıdaların inançlara uygun olup olmadığını devlet tarafından denetiminin yapılmadığını kaydeden Özçelik, “Bakın biz müslüman bir ülkeyiz bu güne kadar yediğimiz gıdalarla ilgili inançlarımıza uygun mu değilmi diye böyle bir denetleme kurulu devlet bünyesinde yapılmamış. Bence bu çok büyük bir ayıp. Çünkü yahidi toplumu ben kendimi bildim bileli Kosher gıdalı ürünler tüketiyor. Dünyanın neresine giderseniz gidin, bir yahudi alışveriş yapacağı zaman Kosher damgasını arıyor. Bizim böyle bir imkanımız olmamış kendi ülkemiz adına. GİMDES’e böyle bir boşluğu doldurları için kendilerine çok teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.
İnsanın bir takım ihtiyaçlarının bulunduğunu belirten Özçelik, manevi ihtiyaçlarına dikkat çekti.
Özçelik; “Malum insan et ve kemikten yapılmış bir varlık değil. İnsanın birde ruhi yönü var. İnsanın birde manevi ihtiyaç var. Yediğimiz gıdaların acaba rabbimizin çizdiği çerçevede mi üretiliyor ve tüketiliyor. Bunu da sağlama ve bunuda bilmek bir ihtiyaç. Bugüne kadar bu giderilmemiş. Bunu kendi imkanlarımızla yapmaya çalışmışız. Hatta enterasan, birazda tırejikomik biz yurt dışına gittiğimiz zaman Kosher damgası arıyoruz. Çünkü bizim de helal damgamız yok. Yahudilerin ürettiği ürünler bizim de inancımıza uygun geldiği için Kosher damgası arayoruz. Böyle bir boşluk doldurulmuş. İnşallah bu yaygınlaşır, bizde içimize sine sine bu gıda maddesini tüketebiliriz” diye konuştu.
“Helal gıda tüm müslümanları kapsıyor”
Sinevizyon gösterisinin ardından konuşan GİMDES Başkanı Dr. Mühendis Hüseyin Kâmi Büyüköz helal yaşam sistemi, helal lokma, modernite helal gıda, dünyada helal gıda arayışları, Türkiye’de helal gıda arayışları, helal sertifikalı ürünlerin ekonomik potansiyeli, Türkiye’de helal sertifika ve helal sertifikalanmanın önündeki çakıl taşları hakkında kısa bilgiler verdi. Büyüköz; “Konumuz olan helal gıda şüphesiz 2 konu halinde düşünülür. Bir kere müslüman toplumun inançlarını ilgilendirdiği için dini bir mesele olarak karşımıza çıkıyor. 2 okenomik potansiyali önümüze çıkıyor” dedi. Büyüköz, konuşmasının devamında helal gıdanın tüm müslümanları kapsadığını belirtti. Büyüköz şöyle devam etti: “Dünya’da iki milyar nüfusunu oluşturan bir kitleyi tabiri caizse üçte birini ilgilendiren bir konuyu gündeme getirmiş oluyoruz. Peki bu toplum inançlarına uygun işini halledememiş mi ki biz bu konuyu dile getiriyoruz. 100 yıl öncesine baktığımız zaman böyle bir problemimiz yoktu. İslam ümmeti olarak. Ama bu son yüz yıl olarak önemli olaylar yaşadık. Helal yaşam esasında sadece müslümanların yaşantısı değil. Tüm insanlığın konusu, neden dünya ya insanı imtihan için gönderen Allah, bu dünya hayatı içinde model olarak helal yaşam modelini ortaya koymuştur” dedi.
“Avrupa da yoğurt yoktu”
Büyüköz, yoğurtu örnek göstererek helal olan ve olmayan arasında küçük farklılıkları aktardı. Büyüköz; “Bundan ortalama 30-40 yıl kadar önce gelişmiş ülkeler yoğurt bilmezlerdi. Ben 62’lerde gittiğimde Avrupa da yoğurt yoktu. Daha sonra müslümanlar çalışmaya gittiklerinde yoğur gündeme geldi ve Avrupa’lılar yoğurtu o şekilde keşfettiler. Keşfettilerde ne oldu, onu aldılar bu sefer kendilerine benzettiler. Sanayi evrimi içersine soktular ve malesef bu yoğurt bir takım maddeler karıştırarak, bir takım teknolojiler ekleyerek mundar hale getirdiler. Bu durumda farlı bir sistem önümüze geldi. Jelatin denen bir madde konulmaya başlandı. Yoğurdun bu maddeye ihtiyacı yoktu. Ama ekonomi ve para hırsı aynı yoğurttan daha çok nasıl para kazanırım hırsı onlara bu jelatini yaptırdı. Peki bu jeletin nedir, hayvan kökenli bir madde. Bunu zaten biz evlerimizde et, tavuk gibi gıdaları haşlarken bu jelatini zaten biz elde ediyoruz. Helal yolla olduğu için bunula bir sıkıntımız yok. Ama düşünün şimdi mezbaahanelerden domuz, sığır keçi, koyun gibi kesilen hayvanların kemik, deri ve diğer artıklarını toplayan bir sistem olarak düşünün. Toplanan bu maddeler jelatin fabrikasına getiriliyor ve aynen bizim evlerimizde yaptığımız gibi haşlama ve sıcaklık sistemi ile bir kaç hafta bekleterek protein maddesi suya intikal ettiriliyor. Suda biriken bu proteinler bir takım işlemlerden geçerek toz olarak elde ediliyor. Yoğur firması bunu alıyor ve jelatin kullanıyor. Neden kullanıyor, jelatin ve yoğurt birleştiği zaman bir ton sütü yoğurt yaptığınızı düşünün 600 kilogram katı madde elde ediliyor. 400 kilogramı su, bu suyu gıda ile satışa sunmak için problemlerin ortadan kalkması gerekiyor. 1 ton sütten 600 kilogram yoğurt kar marjını düşürecek acaba ben bu suyu yoğurtun içinde tutabilir miyim mantığı aranır. Batılı bu şeytanlığı yapmış eğer bu jelatini koyarsam bu suyu kamufile eder ve içerisinde kalır. Böylece ben bu suyu yoğurt fiyatına satmış olurum. Bu jelatin yılda 4 bin ton ülkemize dışardan geliyor” diye konuştu. (Kocatepe)