Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

HER MİLLETTEN ÇOK TÜRK MİLLETİNİ SEVMEK GEREKİR -1

Aslında Allah’ın yaratmış olduğu her varlığı ve her milleti sevmek Müslüman olmanın gereklerindendir. Bu düşünce Derviş Yunus tarafından “Elif okuduk ötürü, Pazar eyledik götürü, yaratılmışı hoş gördük Yaratandan ötürü” sözleriyle çok güzel bir şekilde ifade edilmiştir. Biz bu makalemizde özellikle Türk milletinin İslâm’a yapmış olduğu hizmetlerden dolayı sevilmeyi ve saygı görmeyi her milletten daha çok hak ettiği görüşünü kaleme almak istedik.
Tefsir alimleri Kur’an-ı Kerim’in tefsirini yaparken bazı âyetlerde Türklerden bahsedildiğini belirtirler. Peygamber Efendimizin de Türklerle ilgili çok sayıda hadis-i şerifleri vardır.
Sevgili Peygamberimizden Türklerle ilgili hadisleri rivayet eden ve eserleri yayınlanan büyük hadis âlimlerinin Türkler henüz kitleler halinde Müslüman olmadan önce yaşamış olmaları ve bu kitapların Türkler Müslüman olmadan önce yazılmış olmaları Türklerle ilgili hadislerin sahihliğini göstermek açısından çok önemlidir.
Düşünelim ki Peygamber Efendimiz, “Sakın Türklere dokunmayın, ümmetimin idaresi Türklerin eline geçecek.” diyor bu ve buna benzer hadisler hadis kitaplarında yer alıyor, fakat Müslüman olan Türkler henüz ortada yok, fakat hadislerde ve birçok hadis kitaplarında yer alan olaylar zaman içerisinde tıpkı hadislerde ve hadis kitaplarında anlatıldığı gibi bir bir gerçekleşiyor, Türkler kitleler halinde Müslüman oluyor ve İslâm dünyasının idaresi Türklerin eline geçiyor. Hal böyle olunca bu hadislerin sahihliğinin-doğruluğunun şahidi bizzat tarih olmuş olmaz mı? Elbette olur. Kaldı ki bu hadislerin çoğunluğu adına Kütüb-ü Site denen altı sahih hadis kitabında geçmekte olup bu hadis kitapları Kur’an-ı Kerim’den sonra bütün Müslümanlarca en sağlam kaynaklar olarak kabul edilen kitaplardır. Bu hadis âlimleri Miladi 8. asrın sonu ve dokuzuncu asrın başlarında yaşamışlardır. Türklerin kitleler halinde Müslüman olmaları ise miladi 10. asırda 920’lerde başlamıştır.
Kur’an-ı Kerim’de Arapların İslâm’a hizmetten yüz çevirmeleri, Allah yolunda cihatdan geri durmaları ve dinden dönmeleri üzerine Arapları uyaran beş adet “İnzar âyeti” vardır. İnzar kelimesi Arapçada korkutmak ve uyarmak manalarına gelmektedir. Yüce Allah bu âyetlerde Arapları uyarmakta ve İslâm’a hizmetten yüz çevirmeleri durumunda yerlerine bir başka milleti getireceğini belirtmektedir.
Cenâb-ı Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de belirttiği gibi, gerçekten Arapların İslâm’a hizmetten yüz çevirdikleri, sınırlarda sürekli geriledikleri, bir sürü sapık mezhep ve fırkanın ortaya çıktığı bir dönemde Türkler kitleler halinde Müslüman olmuş, Kur’an-ı Kerim’de adı geçen mucize gerçekleşmiş ve Türkler İslâm’ın bayraktarlığını üstlenmişlerdir.
Kur’an’da inzar âyetleri olarak adlandırılan âyetler beş tanedir. Bu âyetler, Maide, Fetih, Muhammed, Tövbe ve Mearic surelerinde geçmektedir.
ALLAH’IN SEVDİĞİ BİR MİLLETİ SEVMEK İMANDANDIR
Birçok Tefsir âlimine göre Maide suresi 54. âyet-i kerimede Allah tarafından geleceği müjdelenen ve övülen millet Türk milletidir. Başta Ömer Nasuhi Bilmen olmak üzere, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Said Nursi, Osman Keskioğlu, Celal Yıldırım gibi İslâm âlimleri Türk milletinin bu ayetin sırrına mahzar olmuş ve Allah tarafından övülmüş bir millet olduğunu belirtirler.
Mealen bu ayeti kerimede şöyle buyrulmaktadır:
“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, o zaman Allah, (sizin yerinize) kendisinin onları, onların da kendisini sevdiği, mü’minlere karşı gayet alçak gönüllü/yumuşak, kâfirlere karşı da oldukça onurlu ve sert bir toplum getirir ki onlar (her türlü gücüyle) Allah yolunda cihad ederler, hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar. Bu Allah’ın lütfudur ki onu dilediğine verir. Allah lütfu geniş olandır, (her şeyi) bilendir.” (Maide/54)
Maide suresi 54. âyetle ilgili olarak Bediuzzaman Said Nursi (hz.) şöyle der:
“İşte ey ehli Kur’an olan şu vatan evlatları, altı yüz sene değil belki Abbasiler zamanından beri bin senedir Kur’an-ı Hakim’in bayraktarı olarak bütün Cihana karşı meydan okuyup Kur’an-ı ilan etmişsiniz. Milliyetinizi Kur’an’a ve İslâmiyet’e kal’a yaptınız. Bütün dünyayı susturdunuz. Müthiş tehacümatı (toplu hücumları-Haçlı seferlerini) def ettiniz. Tâ ‘Fe sehve ye’tillâhi bi kavmin’ âyetine güzel bir masadak oldunuz. (Bu ayetin işaretine sadık kaldınız)” (S. Nursi, Risale-i Nur Külliyatı, c:1, s: 500)
Said-i Nursi hazretleri yine Emirdağ Lahikası sayfa 37’de Maide suresi 54. âyetin yorumunu yaparken şöyle demektedir. “…daha sonra da Allah Türkleri göndermiş, Arapların, Farsların (İranlıların) kadrini bilmeyip zayi ettikleri Devlet-i İslâm’ı onlar ele alarak İstanbul’a ve ordan da kıtaat-ı arzın her tarafına yaymışlar, binaenaleyh ‘Ebnayı Faris’ hadisinin delaleti ve ‘Fethi Kostantiniyye’ hadisinin sarahatı ile ve yine ‘Ola ki Allah (onlara) kendi katından bir zafer ihsan edecek (Maide/52) vaadi ilahisinin işareti ile Türkler de bir kavim ki Allah onları sever tebşirine dahil olmuşturlar.”
Yine bu ayetle ilgili olarak Said-i Nursi: “Allah-ü Zülcelâl Hazretleri, Kur’an-ı Kerim’de; öyle bir kavim göndereceğim ki onlar Allah’ı Allah’ta onları sever buyurmuştur” (Maide 54) Bende bu beyân-ı ilâhi karşısında düşündüm. Bu kavim bin yıldan beri Âlem-i İslâm’ın bayraktarlığını yapan Türk milleti olduğunu anladım” der. (Z.Kitapçı, a.g.e. s.61)
Bir çok tarih ve din kitaplarında (Arap ve Türk kaynaklarında) milletimiz için ; “Milleti memduha (övülmüş millet)” ; İlahi nusretle müeyyed (Allah’ın yardımı ile te’yid ettiği ) millet” ; İ’lay-ı kelimetullah ile muvazzaf (Allah isminin yüceltilmesi ile görevli) millet” tabirleri kullanılır. (Elmalılı Hamdi Yazır 1960) (Ömer Nasuhi Bilmen 1966) (Celal Yıldırım 1985) (Devamı Yarın)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER