Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kemal DEMİRKIRKAN
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

HERMES’İN “ÇAKMASI”

Cumhurbaşkanımız, eşi Emine Erdoğan ile birlikte uzak doğu gezisine giderken hanımefendinin kolundaki Fransız malı “HERMES” marka çanta, 50 bin dolar olan fiyatı nedeniyle herkesin dikkatini çekmişti. O dönemde birçok gazetenin internet sitesinin ilgili haberine erişim engeli getirildiği de henüz hafızalarımızda. Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fransız mallarını boykot edin çağrısı sonrası, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “Protestoya, Emine hanımefendinin o meşhur çantasını sarayın bahçesinde yakmakla başlayın” açıklaması ve Erdoğan’ın “Sende zerre kadar yürek varsa benimle konuş, eşimle ilgili konuşma.” cevabı üzerine, meşhur çanta yeniden gündem oldu.
Ardından hükümetin zor anlarının gazetecisi Hande Fırat, köşesinde Emine Hanım’ın sıfır atık projesi nedeniyle (ne alakaysa) orijinal çanta kullanmadığı, Hermes Çantanın da “çakma” (yani aslının birebir kopyası) olduğunu yazdı. İşte bu yazı tam da özrü kabahatinden büyük dedirtecek bir yazı oldu. Aslında bu yazıda Hande Fırat sayın Emine Erdoğan’ı övmüş mü yermiş mi anlayamadım.
Dindar bir Cumhurbaşkanının, dindar eşinin sahte markalı (çakma ?) çanta kullanması suç olmasının dışında hak gaspı demektir. Fikir hırsızlığı, emek hırsızlığı demektir. Bilindiği üzere markalı ürünlerin, izin alınmadan üretimi ve satılması yasaktır ve TCK’nunda cezai işlem uygulanır.
Gelelim meselenin diğer boyutuna. Emine Hanımın Hermes çantası 2019 yılında gündeme geldiğinde gazeteci Ender İrmek “Parıl Parıl parlıyordu Hermes çanta…” başlıklı köşe yazısı nedeniyle Emine Erdoğan’a hakaret ettiği ve saygınlığını zedelediği iddiasıyla hala yargılanıyor. Ender İmrek Evrensel gazetesindeki köşe yazısında “halk açlık ve sefalet çekerken dahi, itibardan tasarruf olmaz düşüncesiyle, first ladynin koluna 50 bin dolarlık çanta takması, Sarayda misafirlere ejder suyu, starex meyvesi eşliğinde aloevera, zencefil somonlu şusi menüsü” ikram edilmesini eleştirdiği için hakim karşısına çıkıyor. Ancak 1.5 yıldan beri devam eden dava sürecinde ne Erdoğan ne de avukatları “bu çanta zaten çakma” demedi. Ne zamanki köşeye sıkıştılar, çantanın çakma olduğu anlaşıldı!
Ayrıca çantanın o günkü dolar kur değeri olan 5,7 ile 285.000 TL yaptığı, bugünkü kur değeri ile %46 pahalandığını da ifade etmek gerekir. Kur 5,7 den 8,34 e çıktı. Çantanın fiyatı da 132.000 TL artarak 417.000 TL olmuş. Yazı ile dört yüz on yedi bin Türk Lirası. Bunu da “Dolarla mı maaş alıyorsunuz” diyenlerle, markette 25 kuruş poşet parası vermemek için kırk takla atan ancak sayın Emine Erdoğan’ın kolundaki 417.000 liralık çantayı alkışlayanlara hatırlatalım.
***
Rivayet o ki, hükümdarın biri dalkavuğuna çok kızmış. Onu idam ettirmeye karar vermiş ama bir yandan da dalkavuğunun zekâsına çok imrenirmiş. Sonunda ona bir şans daha vermeye karar vermiş. “Öyle bir şey yap, öyle bir şey söyle ki, özrün kabahatinden büyük olsun. İşte o zaman kelleni kurtarırsın” demiş. Dalkavuk düşünmüş taşınmış, hükümdar tam arkasını dönmüş merdivenlerden çıkacakken hükümdarın poposuna bir şaplak atmış. Hükümdarın sinirden gözleri yerinden fırlamış: “Bre densiz! Ne yaptığını sanıyorsun sen?” diye haykırmış. Dalkavuk pişkin pişkin gülümsemiş, “Af buyurun hünkârım, sizi valide sultan sandım” demiş.
Son Söz; “Bir işi gösteriş için yapma, utandığın için de bırakma!” Hz. Ali

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER