Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

İHSAN NEDİR? MUHSİN KİMDİR? – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 16 Mart 2014 Pazar 02:00:00
  İhsan, sözlükte, bir işi en güzel şekilde yapmak ve iyilikte bulunmak anlamına gelir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bu manaya gelen bir hadisinde, “Allah her işte ihsanı emretmiştir” (Müslim, “Sayd”, 57) buyurarak, müminlerin yaptıkları her işi en güzel şekilde yapmakla yükümlü olduklarını belirtmiştir. İşlerini ve ibadetlerini en güzel şekilde yapan ve iyilikte bulunan müminler “Muhsin” sıfatını kazanıp, Allah’ın sevgisine mazhar olurlar.
“… Ve ehsinû innallâhe yühıbbül muhsinîn ( e) (…Ve iyilik edin şüphe yok ki Allah, iyilik edenleri (Muhsinleri) sever.”(Bakara, 2/195); “…vallâhu yuhibbul muhsinîn(muhsinîne).Allah işlerini iyi yapanları, muhsinleri sever” (Ali İmran: 148)
İhsan kavramının ibadet ve kulluk hususlarına yönelik bir başka manası daha vardır. İbadeti, Allah’ı görüyor gibi yapma işini sevgili peygamberimiz “ihsan” diye tanımlamıştır. Böyle Müslümanlara da “Muhsin” denir. İhsan terimi ünlü Cibril Hadisi’nde de geçer. Abdullah b. Ömer’in, babası Hz. Ömer’den naklettiği bu hadis şöyledir:
“Bir gün Resûlullah (s.a.s.)’in yanında bulunduğumuz sırada anîden yanımıza, elbisesi bembeyaz, saçı simsiyah bir zat çıkageldi. Üzerinde yolculuk eseri görülmüyor, bizden de kendisini kimse tanımıyordu. Doğru Peygamber (s.a.v.)’ in yanına oturdu ve dizlerini onun dizlerine dayadı. Ellerini de uylukları üzerine koydu ve:
“Ya Muhammed! Bana İslâm’ın ne olduğunu söyle” dedi. Resûlullah (s.a.v.):
“İslâm; Allah’tan başka ilâh olmadığına, Muhammed’in de Allah’ın Rasûlü olduğuna şahadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yeterse Beyt’i hac etmendir” buyurdu. O zat:
“Doğru söyledin” dedi. Babam dedi ki:
“Biz buna hayret ettik. Zira hem soruyor, hem de tasdik ediyordu.”
“Bana imandan haber ver” dedi. Resûlullah (s.a.v.):
“Allah’a, Allah’ın meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe inanman, bir de kadere, hayrına şerrine inanmandır” buyurdu. O zât yine:
“Doğru söyledin” dedi. Bu sefer:
“Bana ihsandan haber ver” dedi. Resûlullah (s.a.v.):
“Allah’a O’nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Çünkü her ne kadar sen O’nu görmüyorsan da, O seni muhakkak görür” buyurdu. O zat:
“Bana kıyametten haber ver” dedi. Resûlullah (s.a.v) “Bu meselede kendisine sorulan, sorandan daha çok bilgi sahibi değildir” buyurdular.
“O halde bana alâmetlerinden haber ver” dedi. Peygamber (s.a.v.):
“Cariyenin kendi sahibesini doğurması ve yalın ayak, çıplak, yoksul koyun çobanlarının bina yapmakta birbirleriyle yarış ettiklerini görmendir” buyurdu. Babam dedi ki:
Bundan sonra O zat gitti. Ben bir süre bekledim. Sonunda Allah Resûlü bana: “Ya Ömer! O soru soran zatın kim olduğunu biliyor musun?”dedi. “Allah ve Resûlü bilir” dedim.
“O Cibril’di. Size dininizi öğretmeye gelmişti” buyurdular. (Buhârî, iman 1; Müslim, iman 1).
Cibril hadisinde de görüldüğü gibi başta namaz olmak üzere bütün ibadetleri Allah’ı görüyor gibi yapmak gerekir, çünkü biz Allah’ı görmesek te Allah bizi görür.
Allah’ın bize bahşettiği her organın bir zikri ve şükrü vardır. Dilin zikri ve şükrü Allah’ı anmak, iyiyi emretmek, kötülüğü men etmektir. Bedenin şükrü namaz kılmak, oruç tutmak gibi ibadetlerdir. Kalbin zikri ve şükrü ise her an Allah ile bir ve beraber olmak ve O’nu görüyor gibi bir hayat yaşamaktır. Gönül Yüce Allahı’nın evidir. Onu kıran ve inciten Allah’ı incitmiş olur. Bir Hadisi Kutsi de Yüce Allah: “Ben yere göğe sığmam fakat mü’min kulumun kalbine sığarım” buyurmuştur.
Gerçek Muhsinler ve namazı ikâme edip, dosdoğru kılanlar ve dosdoğru olanlar işte bunlardır. Onlar yaşadıkları her anı namaz yapmış insanlardır.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER