Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy

İletişim eksikliği

Afyonkarahisar Barosu Başkanı Avukat Turgay Şahin’in geçen hafta yaşanan ve bir kişinin öldüğü olayla ilgili açıklamasını, yerel gazeteler ve ulusal haber ajanslarının haberlerinde okudum. Başkan Şahin, olayda adı geçen avukatın mağdur durumda olduğunu, saldırıya uğradığını belirtmiş. Buna bir itirazım yok. Çünkü olayın kendisi normal bir olay değil ve ilk bakışta da Şahin’in dediklerini düşündürüyor insana.
Fakat benim itirazım “Teyit” ve “Töhmet” konularında. Birincisi, Afyonkarahisar’da neredeyse hiçbir habercinin hedefi, birilerini ya da kurumları töhmet altında bırakmak değildir. Hatta bu, sadece Afyonkarahisar için değil, Türkiye’de görev yapan haberci ve gazetecilerin geneli için de söylenebilir. Hemen hemen her haberci, önce gördüğünü veya şahit olduğunu yazar.
Ulusal haber ajanslarının haber isteme süreci kısıtlıdır. Yani bir olay meydana geldiği ve ilk bilgi verildikten en geç bir saat sonra haber yazımının bitirilmesi gerekir. Olayın kapsamı genişledi ve bu aşamada ek bilgiler de geldiyse, en fazla bir saat daha müsaade edilir. Ancak, ondan sonra da göndermezseniz, “diğer ajanslar geçiyor” baskısı ile karşı karşıya kalırsınız. Ama bu aşamada kimsenin aklına da “töhmet” gelmez.
Afyonkarahisar Barosu Başkanı Avukat Turgay Şahin’in teyit konusundaki sitemini de anlayışla karşılamak gerek. Kaldı ki böyle bir olay, her zaman bizim de başımıza gelebilir. Bunu düşünerek ve tarafları mümkün olduğu kadar mağdur etmemek de habercinin aklında yer alan unsurlar arasında.
Olay gününe dönersek:
Olay oldu, ilk bilgilerle ilk haber geçildi. Fakat örneğin bana Antalya’dan şu soru soruldu:
“Kapıda zorlama var mı, yok mu? Zorlama varsa, öldürülen kişi yüzde 90 itibariyle hırsızdır.”
Bunu teyit etmek için birkaç yeri telefonla aradım. Bize verilen ilk bilgi, olay yerine önce sağlık ekiplerinin intikal ettiği, polisin de komşuların ihbarı üzeri-ne olay yerine geldiği idi. Yine ilk edinilen bilgiye göre yaralanan şahıs sağlık ekibini olay yerine çağırmış, komşular da sağlık ekibinin eve girdiğini görünce “Sabah sabah ne oluyor acaba” deyip polise haber vermişler.
“Kapıda zorlama var mı yok mu” sorusunu, o an için bu olayı aydınlatması muhtemel yetkiliye sordum:
-Antalya’dan arkadaşlar soruyor. Kapıda bir zorlama var mı yok mu?
-E, sana sormuşlar, bana sormamışlar.
-Yani bir bulgunuz var mı?
-Araştırmamız devam ediyor…
Bu arada haber bekletiliyor. Antalya’ya durumu ilettim, onlar da haberi geçtiler. Ardından bir arkadaş, Afyonkarahisar Barosu Başkanı Avukat Turgay Şahin’e ulaştı. Şahin de Ankara’da olduğunu, ancak ilk bilgilere göre eve giren şahsın hırsızlık için girdiğini öğrendiklerini söyledi. Oysa haber, ulusal gündeme düşmüştü ve edinilen bilgi de kesin olmadığı için haberde bir düzeltme yapılmadı. Zaten ulusal gündeme düşen haberde de ciddi bir suçlama, töhmet yoktu. Olay sabah olmuştu, haber bekletildiği için öğlene doğru dönmüştü.
Biz, gazeteye girdiğimiz haberde, Sayın Şahin’den alınan bilgileri ekledik.
Burada bir iletişim eksikliğinden bahsetmek mümkün. Kabul ediyorum. Bunun bir tarafı haberciler ise bir tarafında da Baro bulunuyor. Haberciler olarak, olayın sıcaklığıyla Baro’ya ulaşabilirdik ve belki biraz daha net bilgi ile haberi yaza-bilirdik.
Bununla birlikte Sayın Şahin de Ankara’da olması dolayısıyla, Afyonkarahisar’daki arkadaşlarından rica edebilir ve kısa sürede yazılı bir açıklama yapılarak basına bilgi verilebilirdi. Ama bu da yapılmadı.
İşin Emniyet boyutuyla ilgili söylenecek çok bir söz yok. Onlar araştırmalarını yaptılar, bulgularını karşılaştırdılar ve bir soruca vardılar. Ama “E, sana sormuşlar, bana sormamışlar” şeklinde bir tavır sergilenmesi de hoş değildi.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER