Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Misafir Kalem
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

İLETİŞİMDE TEŞEKKÜR DİLİ / Afyonkarahisar Müftülüğü

Bir teşekkürü bile çok görmek belki de cimriliğin son noktasıdır! Bu yüzden “İnsanlara teşekkür etmeyi bilmeyenin Allah’a da şükredemeyeceği” (Ebû Dâvûd, Edeb,11) hakikati dökülür Peygamber Efendimizin (s.a.v.) dilinden.
“Sirkeden başka katık yok” diyen Âişe annemize “Sirke ne güzel katıktır!” diyen Peygamber Efendimiz teşekkürün ve şükrün bir başka boyutunu gösterir bize. Olmayanın hasretini çekmek değil, olanın hazzını yaşamak…
Peki insanlar arasında teşekkürü en çok kim hak eder?
Ana babamız hemen en başta yerini alır. Çünkü onlar bizim başımızın tacıdır. Eşimiz geliverir ardından çünkü o başucumuzdadır bir ömür. Ve çocuklarımız. Çünkü gönlümüzün ilacıdır onlar.
Teşekkür dili, anne-babamızdan, eşimizden, çocuklarımızdan, gördüğümüz en ufak bir iyiliğin ve güzelliğin, en küçük bir yardımın ve ikramın kıymetini bilerek onlardan bir teşekkürü esirgememektir. Teşekkür edince, methedip taktir edince muhatabımız şımaracak sanırız. Oysa Sevgili Peygamberimiz bizi şöyle uyarır. “Kendisine bir iyilikte bulunan kişi, imkan bulduğu taktirde karşılığını versin. Bulamazsa o iyiliği yapana övgüde bulunsun. Çünkü bir iyiliği öven, şükran borcunu yerine getirmiş olur. İyiliği gizleyen ise nankörlük etmiş olur” (Tîrmizî, Birr ve Sıla, 87)
Teşekkür dilini ailede yerleştirmek için de başkasında olanların değil, kendimizde olanların farkına varmak icap eder. Var olmanın ve var olanın en büyük zenginlik olduğunun şuuruna ermek gerekir. Unutulmamalı ki en tehlikeli körlük nankörlüktür.
(Alıntı; Diyanet İşleri Başkanlığı “Ailem” Kitabı)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER