Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

İMAN VE İSLAM

İslâm, “teslim olma, kurtuluşa erme ve müsâleme” mânalarına gelir ve bu üç mânası ile ifade ettiği dinin üç temel hususiyetini anlatır. Bunlar içinde doğrudan ahlâkı ilgilendireni ise “müsâleme” anlamıdır. İslâm ile aynı kökten olan müsâleme, “çatışma ve zıtlaşmayı ortadan kaldırarak uyuşmak, anlaşmak, birbirinden emin olmak, dostça münasebetler kurmak” demektir. (Ilmihal 11/497)
Yüce Allâh’ın güzel isimlerinden biri, barış anlamına gelen “selâm”dır. Kur’ân-ı Kerîm’de barış anlamına gelen “silm” ve “selâm” kelimelerine onlarca ayet-i kerîmede yer verilmiş, barış İslamın temel esaslarından biri; İslâm dini de barış dini olarak sayılmıştır. Hal böyle olunca müslüman barışa giren insan demektir. Kur’an-ı kerimde silm ve selam kelimelerinin geçtiği ayetlerin bazıları şunlardır:
“O, öyle bir Allâh’tır ki, ondan başka hiçbir tanrı yoktur. O, mülkün sahibidir, eksiklikten çok uzaktır, barış ve güven verendir..” (Haşr, 56/23)
“Ey iman edenler, hep birden barışa girin. Şeytanın adımlarına tabi olmayın. Çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır.” (Bakara /208) (Ayrıca bak:Maide 5/16; Yasin 36/58, Saffat 37/ 79,109,119,120,129,130; Ahzab 33/44; Rad 13/24; En’am 6/127; Hicr 15/45,46; Kâf 50/34, Zümer 39/73, Nahl 16/32)
Allah’ın en güzel isimlerinden birisi olan “El Mü’min”, dostlarını azaptan, kullarını zulümden emin kılan demektir. Kendisine inanan ve iman edenlere kendi isimlerinden birisini veren Yüce Allah müminlerden “kendilerine her konuda güvenilen insan olmalarını istemiştir. Sevgili Peygamberimiz de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
“Vallahi mümin olamaz, vallahi mümin olamaz, vallahi mümin olamaz” buyurdu. Kendisine: “Ey Allah’ın Resulü, kim mümin olamaz?” denildi: “Zulüm ve şerrinden komşusu güven içerisinde olmayan kimse” buyurdu.” (Buhari, Kitâbu’l-Edeb: 29, Tecrid no: 2019)
Yine Sevgili Peygamberimiz müslümanı “Men selimel müslimûne min lisânihi ve yedihi/ Müslüman müslümanın elinden ve dilinden sali/selamette barışta/güvende olduğu insandır” (Tirmizî, Îmân, 12) şeklinde tarif etmiştir.
Bir başka hadisi şerfte ise:
“Kişinin namazı, orucu sizi aldatmasın. Dileyen oruç tutar, dileyen namaz kılar. Fakat güvenilir olmayanın dini de olmaz.” (Kenzul-Ummal. H. No: 8436) Buyurmuştur. Öyleyse Müslüman/Mü’min çevresine barış, huzur ve güven veren insandır.
Yüce kitabımıza göre bize Müslüman adını veren de bizzat Yüce Allah’tır:
“Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin. O, sizi seçti; din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim´in dininde (de böyleydi). Peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, O, gerek daha önce (gelmiş kitaplarda), gerekse bunda (Kur’an’da) size «müslümanlar» (hüve semmeykümül müslimîne) adını verdi. Öyle ise namazı kılın; zekâtı verin ve Allah’a sımsıkı sarılın. O, sizin mevlânızdır. Ne güzel mevlâdır, ne güzel yardımcıdır!” (Hac/ 22-78)
İmamı Mâturîdi’ye göre, iman ve İslam sözlükte farklı anlamlara gelse de terim olarak aynı anlamdadır. Çünkü iman, Allah’ın varlığına, birliğine eşi ve benzerinin olmadığına, her şeyin O’nun dilemesi ve yaratmasıyla var olduğuna inanmak; İslam ise, Allah’a hiç kimseyi ortak koşmaksızın tamamen O’na teslim olmaktır. (Mâturîdi, Te’vîlât, 1/245-256, IV/ 549; Kitabu’t-Tevhid, 632-642) Bu sebeple, bunlardan birisinin bulunması, diğerinin de bulunmasını gerektirir. Bir kimse, mümin ise aynı zamanda müslimdir; eğer Müslim ise, yine aynı zamanda mümindir. O, iman ve İslamı tıpkı “insan”, “âdemoğlu”, “kişi” ya da “filan” kelimelerinde olduğu gibi eşanlamlı kelimeler olarak görür. (Mâturîdi, Kitabu’t-Tevhid, 634)
Bunun yanında mümin kavramına Müslüman kavramına nazaran daha derin mana verip, Mümin imanını dil ile itirafın yanında kalb ile tasdik ve bu tasdikini amelle süsleyen kişi manasına gelir diyenler vardır. Bu görüşü savunanlar Hucurat suresi 14. Ayeti ve bu ayetin inmesine sebep olan olayı delil olarak göstermektedirler.
Medine döneminde İslam’a girip Müslüman oldukları gerekçesi ile Peygamber Efendimizden maddi yardım talep eden bir kabile mensuplarının bu talepleri üzerine Hucurat suresi 14. Ayet nâzil olmuştur bu ayette Cenâbı Hakk şöyle buyurmaktadır:
“Bedevîler «İman etdik» dediler. De ki: “Siz îman etmediniz amma, (bari) müslüman olduk deyin. İman henüz sizin kalblerinize gir (ib yerleş) memişdir. Eğer Allaha ve peygamberine itaat ederseniz O, sizin amel (ve hareket) lerinizden hiçbir şey eksiltmez. Çünkü Allah (mü’minleri) çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.”

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti