Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

İSLÂM’DA ZEKÂT ve SADAKA – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 20 Haziran 2014 Cuma 03:00:00
  “İslam beş temel üzerine bina edilmiştir. 1. Kelime-i şehadet getirmek. 2. Namaz kılmak. 3. Zekât vermek. 4. Hacca gitmek. 5. Ramazan orucunu tutmak.”
Genellikle ifâde edildiği gibi İslâmiyet bir yardımlaşma dinidir. İslâmiyet’ten önce de sonra da hiç bir din ve fikir sistemi onun kadar bu konuya eğilmemiş yardım anlayışını ve bu anlayışın uygulanışını bu kadar geniş boyutlara ulaştıramamıştır.
Kur’an-ı Kerim’den öğrendiğimiz bu gerçeği, hayatımızın her anında görüyoruz. Geçmişte olduğu gibi, şimdi de hayatı paylaşan insanlar, aynı düzeyde değillerdir, örneğin zayıfı, güçlüsü, fakiri, zengini, erkeği, kadını gibi. Böyle insan toplulukları beraber doğup, beraber ölürler. Bu beraberlik “hayat”ın kaynağını oluşturuyor.
Ancak bu farklı insanlar, yaşadıkları süre içinde birbirlerine ihtiyaç duyarlar. Zenginler bile fakirlere ihtiyaç duyar. Hiç bir zengin benim kimseye ihtiyacım yoktur diyemez. O insan servetini çalıştırdığı insanların gücü ile kazanır. Zira kimi çalıştırıyorsa ona muhtaç demektir.
İnsanların birbirlerine muhtaç olmaları, aralarındaki yardımlaşmaları zorunluluğunu ortaya çıkarır. Yardımlaşma toplum halinde yaşamanın sonucudur.
Cenâb-ı Hakk: “İyilikte ve kötülükten sakınmakta birbirinizle yardımlaşın, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın.” buyuruyor. Zekât vermenin, güzel söz söylemenin ve daha pek çok şeyin, iyi olarak kabul edersek, yardımlaşmanın sınırını sonsuz olduğunu anlarız.
Yardımlaşmanın konusunun içinde, maldan sevgiye kadar her şey verilebilir. Verme işi bazen zekât fitre gibi mecburi olduğu halde, bazen tamamen isteğe bağlıdır. Bu vermenin sınırı yoktur. Bu yardımın dışında, Müslümanlar birbirlerine sevgi ile bağlanmak zorundadırlar.
SADAKA: doğruluk, bağlılık ve samimiyet anlamlarına gelir. Ebu Bekir’e doğruluğu ve sadakatinden dolayı SIDDIK denmiştir.
Sadaka, insanın kulluğundaki samimiyet ve bağlılığını, dürüstlüğünü gösteren her türlü karşılıksız yardımı içine alan bir kelimedir. Kur’an’da pek çok yerde geçmektedir. Ali İmran suresinde şöyle buyrulur:
“Sevdiğiniz mallardan sadaka vermedikçe siz cennete giremezsiniz. Allah yolunda ne harcarsanız, muhakkak Allah onu bilendir.” (Ali İmran suresi 92.)
“Habibibm servet sahiplerinden sadaka al! (zekât al) Zira sadaka, onların mallarını temizler ve vicdanlarını arıtır.” (Tevbe 103) Burada zekâta sadaka denmesi dikkate değerdir.
Sadaka; Zekat, karz,, infak ve sadaka kavramlarının hepsini içine alan bir kavramdır. Bunlar aynı zamanda sadakanın çeşitleridir.
“Ellezîne yü’minûne bilğaybi ve yügîmûnessalâte ve mimmâ razagnâhüm yünfigûn”(Bakara/3) “Onlar ki gaybe iman edip namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar.”
“Ve egîmüssalâte ve êtüzzekâte vemâ tügaddemû lienfüsiküm min hayrin tecudûhu ındallâhi innellâhe bimâ ta’lemûne basîrun”(Bakara/110) (Siz namazı hakkıyle kılmaya bakın ve zekâtı verin! Kendi nefsiniz için her ne hayır yaparsanız, Allah katında onu bulursunuz. Muhakkak ki, Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir.)
“Len tenâlül bire hattâ tünfigû mimmâ tühıbbûne. Vemâ tünfigû min şey’in feinnellâhe bihî alîmun* (Ali imran/92) (Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça, cennete giremezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.)
Kur’an-ı Kerim’de Mü’minin özellikleri anlatılırken şöyle buyurulur: “ Onlar (o müminler) ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler…” (Hac 22/41)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER