Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

İSRA VE MİRAÇ YAZILARI NECM SURESİ (7)

Muharrem Günay 21 Haziran 2012 Perşembe 03:00:00
  Elmalılı Hamdi Yazır Necm suresi 18. ayetin tefsirini yaparken şu bilgilere yer verir. Aynı bilgileri diğer tefsirlerde de görmekteyiz.
“Necm 18. ayet- Şüphesiz O, Rabbinin âyetlerinden en büyüğünü gördü. Yeminin cevabıdır. kesinlik ifade etmektedir. “Âyet” ise acaiplikler anlamındadır. “El-kübrâ” lafzında iki irab vardır. Birincisi meâlde de gösterildiği şekilde fiilinin mef’ûlü olarak “en büyük âyet” mânâsınadır. İkincisi, âyetin sıfatı olup, “şüphesiz Rabbinin en büyük âyetlerinden bir şey gördü” anlamını ifade eder. Üçüncü bir mânâ da in zâid olduğu düşünülerek “muhakkak Rabbinin en b ü yük âyetlerini gördü” demek olabilir. Özetlemek gerekirse şöyle denilebilir. Hz. Peygamber, Mirac’da Rabbinin rubûbiyyet âyetlerinden, mülk ve saltanatının acaipliklerinden kelâmın ifade sınırına sığmayıp ancak müşahede ile ulaşılabilecek en büyük âyet ve ya büyük âyetlerini gördü. Şu halde bu âyetlerin mânâlarını izaha kalkışmak haddimize düşmez. Görüldüğü gibi burada Rabbini gördü denilmeyip, Rabbinin âyetlerinden en büyüğünü gördü, şeklinde bir ifade kullanılmıştır. Dolayısıyla bundan Allah’ı görme mânâsını anlamak, âyetin zahiri itibariyle mümkün görünmemektedir. Gerçi (Necm, 53/11) âyetinde geçen “peygamberin gördüğü şey” bu âyette görülenlerden ibaret değildir ve âyeti de zâta yakınlığa işaret etmektedir. O yüzden buradaki görmenin baş gözüyle m i, yoksa mücerred kalb gözüyle mi gerçekleştiği konusunda tartışma yapılabilirse de âyeti, yukarıda ifade edilen hususların bir özeti olduğundan da başka bir görme söz konusu olsa bile, bu âyette zikredilenden daha büyük olamaz.
Buhârî’de Mesrûk tarikiyle Hz. Aişe’den gelen şöyle bir rivayet vardır: Mesrûk der ki: Hz. Aişe’ye: “Valide hazretleri! Muhammed (s.a.v) Rabbini gördü mü”? diye sordum. O da bana “Söylediğin bu sözden dolayı tüylerim diken diken oldu.” dedi. Ve arkasından şunu ilave etti, “Her kim şu üç şeyi söylerse yalan söylemiştir. Kim Muhammed (s.a.v) Rabbini gördü derse yalan söylemiştir. Sonra “Gözler O’nu görmez, O gözleri görür; o latifdir her şeyi haber alandır.” (En’âm, 6/103) âyetini okudu. Her kim sana yarın ne olacağını bil i rim derse yalan söylemiştir dedi ve sonra “Kimse yarın ne yapacağını bilmez” (Lokman, 31/34) âyetini okudu. En sonunda da her kim sana peygamber risaletten bazı şeyler gizledi derse yalan söylemiştir, dedi ve ardından “Ey elçi, Rabbinden sana indirileni duyur…” (Maide, 5/67) âyetini okudu. Ancak Peygamber, Cebrail’i iki defa hakiki sûretinde gördü.”(1) Yine Buhârî’de, Abdullah b. Mes’ud’dan gelen iki ayrı rivayet vardır ki bunların birinde Peygamber’in, Cebrail’i altıyüz kanatlı olarak gördüğü, diğerinde ise, Cennet’ten gelen ve ufku kaplayan yeşil bir refrefi müşâhede ettiğini belirtmiştir. Bu rivayetler de gösteriyor ki görülen âyetler, Cebrail’den ibaret değildir.” (Elmalılı Hmdi Yazır Tefsiri)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER