Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Elif Çaylıoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

KADİR GECESİ VE SELAM ÂNI

Ramazan Ayının 27. Gecesi biz müslümanların “mübarek geceler” dediğimiz, daha ileri bir tefekkür, gayret ve duygu durumu yaşamaya çalıştığımız gecelerdendir ki; bu gece bu yıl Çarşamba gününü Perşembe’ye bağlayan 28 Nisan gecesi idi. Literatürümüzden yani ayetlerimizden, hadislerimizden Kur’ân-ı Kerîm’in indirildiği geceyi “Leyletü’l-Kadr” olarak öğreniyoruz. Bu sebeple de bu gece Kadr Suresine daha sıkı sarılıyoruz:
“Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir Gecesinde indirdik. Sen o Kadir Gecesi nedir bilir misin? Kadir Gecesi bin aydan hayrlıdır. Rabbinin izniyle her emirden melekler ve Ruh onda tenezzül eder. O tan yeri ağarıncaya kadar Selam’dır.”
Kur’an’ımızın Ramazan ayında inmeye başladığını (Bakara 185), bu inişin gecesinin mübarek olduğunu ve her hikmetli emrin (işin) o gecede ayırt edildiğini (Duhân 3, 4) öğreten ayetlerimizle, mealini paylaştığımız Kadir Suresini birlikte ele aldığımızda “kadri bilinmesi gereken” çok özel bir ikram olan Kadir Gecesi ve Selam Anı ile karşılaşırız. Bu gecenin Ramazan ayının son on veya yedi gününün tekli gecelerine (Buhârî; Fadlu Leyletü’l Ḳadr 2-3, Müslim Sıyam 205-220) ama daha çok 27. Gecesi’ne tekabül eden bir döngüye sahip olduğu (Müslim, Sıyam 220-221, Ebû Dâvûd, Şehru Ramadan 2, 6, Tirmizi, Savm 72) bildirilmiştir. Yılın her gecesi aramamızı öneren bildirimler de mevcuttur. Rasulullah Efendimiz (SAV)’in bu gecenin yıl içindeki yerini, vaktini sahabe efendilerimiz (ra)’a açıklamak üzere olduğu, bu esnada aralarındaki bir konuyu çözmesi için kendisine gelen iki sahabe ile ilgilenmeye başladığı, böylece bu açıklamanın o an yapılamadığı rivayet edilmiştir. (Buhari, Fadlu Leyletül Ḳadr 4, Müslim, Sıyam 217, Darimi, Savm 56), (TDV, İslam Ansiklopedisi, Kadir Gecesi)
Düşünelim ki bin aydan daha hayırlı bir gece ve bir zaman dilimi var. Bu zaman dilimine bu önemi ve anlamı yükleyen nedir acaba? Ayetlerimizden gördük ki bu önem bir yönüyle Kur’an’ın nüzulü ile ilgili. Bu durumda; bir kul nasıl bir imanda, idrakta olur ve ne yapar da “kadir hali, selam hali” kapsamına girebilir, bunu yaşayabilir? Dolayısıyla da “bin aydan hayrlı” olarak vasfedilen o kadre, o şerefe, o şana ulaşabilir? Bunu Kur’an’ın öğrettiği manada iman, ikan ve idrak ile ilgili görebilir miyiz? Bu idrakın kulda salih amele yani hayat tarzına dönüşmesi ile ilişkilendirebilir miyiz? Bu hali böyle de tefekkür edebilir miyiz? Lütfen dikkat edin sadece amel değil! Önce Billahi manada iman, onun inşa edeceği idrak! Sonra da bu idrakla yaşamaı gayreti…
Hepimizin dikkatini çeker, Kur’an doğru inanışları ve salih amelleri sebebiyle birçok ayette Billahi imanlı müminlerin halini bize özendirir. Onların ne kadar mübarek, hoş ve ne kadar kadri anlaşılamaz kullar olduğuna, kolayca fark edilemeyecek bir hali yaşadıklarına dair ayetlerde yeminler vardır. Saffat Suresi ilk üç hatta dört ayeti bu ayetlerdendir: “And olsun o saf olarak dizilenlere. O şiddetle def edenlere. O zikir okuyanlara. Muhakkak ki ilahınız Vahid’dir” (Saffat 1-4).
Bu ayetlerin tefsir ve açıklamalarına bakabiliriz. Biz şimdi Kadir Suresindeki “Sen o gecenin kadrini bilir misin?” sorusu ile Saffat Suresindeki “And olsun bunlara” denilenlerin kadri hakkındaki şu tefekkür ve tezekküre bir bakalım: “Sen o ‘And olsun saf olarak dizilenlere, o şiddetle def edenlere, o zikir okuyanlara’ denilenlerin kadri nedir bilir misin? Rabbinin izniyle her hükümden melekler ve Ruh onda tenezzül eder.” (Dündar, Y, Sen Tanrı mısın? 698-701)
Saffat Suresi 4. Ayet “And olsun onlara “ denilenlerin iman ve idrakları ile ilgili bir açıklama içermektedir: “Muhakkak ki; ilahınız Vahid’dir.” Yani: “And olsun” dediğimiz bu müminler Ehad ve Samed olan Allah’ı Vahidiyetiyle ilah edinmişlerdir; “Müstakilen VAR ve Muhtar olanın ancak Allah olduğuna, yaratılanların O’nun Vahidiyetinde var göründüklerine ve hakikatleri itibarıyla da tek oluşlarına inanmışlardır. Allah’ın dışı sınırı, öncesi sonrası olmayan müstakilliğini yani Allah’ın ilahlığını Vahidiyeti ile tanımışlar ve bu idrakla yaşamaktadırlar. İşte onlara yemin ederim… Ey kullarım andolsun ki onların hali bin aydan hayrlı bir haldir. Siz onların halini bilir misiniz? Onların halini bilmek isterseniz Beni İhlas Suresi’nde açıkladığım nurla, o idrakla, Ehadiyetim, Samediyetim ve Vahidiyetim ile tanımaya çalışın.”
Yemin edilen o kulları gördük. Bu yemin edilen müminlerin imanını anlayabilirsek ve bu imana talip olur da gereğini yaşama gayretine girebilirsek Rabbimizin bize hem sorduğu hem de bildirdiği Kadir halini, Selam halini iyi kavrayabiliriz. Onun yaşantıyı şekillendiren bir idrak olduğunu, sadece takvimle gelen bir gece olmadığını anladığımızda, Kadir halini bize yaşatacak iman ve idraka merak duyar, onu aramaya başlar, onun telaşına düşeriz inşaAllah. Allahım, lütfunla bizleri de bu kapsamda Selam halini yaşattığın kullarından eyleyiver (âmin).
Kadri bilinmesi gereken Selam halini, “o an”ı şöyle de tanımlayalım: Bir kul imanıyla Allah’a karşı güç ilan etmekten, ”ben de müstakilen varım ve muhtarım” demekten sıyrıldığında; mülkü, gücü ve hükmü bihakkın Sahibine teslim ettiğinde, böyle yaşama gayretine girdiğinde onun için o an Kadir anıdır, Selam halidir. O hali her an yaşamak “müstakilen VAR’ın ve muhtar olarak güç, hüküm ve mülk sahibinin ancak Allah” olduğu idrakı ile mümkündür. “Güç benimdir, irade benimdir, hüküm benimdir…” demeden yaşamakla mümkündür. Mesela “bu beden benimdir, onu nasıl istiyorsam öyle yedirir, giydirir, öyle yaşatırım” demeden yaşamakla mümkündür. Yaşarken “güç ve hüküm Allah’ındır” diyerek, “La havle ve la kuvvete illa Billah”a uygun yaşama gayretinde olmakla mümkündür. Bu durumda Kadir halini, Selam anını yılın her günü ve gecesinde Biiznillah yaşamamız mümkün olacaktır. Elbette ayetlerimizde bildirilen “Kadir Gecesi” ve “Selam anı” ayrıca bir zaman dilimi olarak vardır ve her yıl Ramazan ayının 27. Gecesini bu idrakla değerlendirmeye çalışan müminler, Efendimiz (sav)’in “daha çok 27. Gecesi’nde arayın” hadisi gereği Kadir gecesine birçok defa buluşabilecek, o anı defalarca yaşayabileceklerdir Biiznillah.
Anladık ki bu gece ve bu geceyle ilintilenerek övülen hal budur: Kendimizin müstakilen güç, hüküm ve mülk sahibi olduğumuz zannından yani İlahlık Hissiyatından sıyrılmış olmak, bunun gayretinde olmak! Bizim için Allah indinde kadri bilinen hal budur. İlahlık yani tanrılık hissiyatlarından sıyrılınan bu hal önce fark edilmeli, sonra da onun kadri bilinmelidir. Kul için bin aydan daha hayırlı olan işte bu hal ile yaşanan andır. Bu anı ne zaman yaşarsak o an Kadir hali ve selam anıdır. İlahlık Hissiyatına sahip çıktımızda Kadir hali, selam anı biter. “Tan yerinin ağarmasına kadar” ifadesi bir manasıyla budur, tekrar ilahlık hissiyatımıza dönmemizdir. İlahlık Hissiyatına sahip çıkan esfele safilin idraka, duniHİ algıya düştüğümüz an bizdeki zulmani yapı, şeytaniyet devreye girer ve Kadir hali, selam anı son bulur.
Öyleyse Hz. Aişe (ra)’tan rivayetle (Tirmizî, Daavat 84; İbni Mace, Dua 5) Efendimiz (sav)‘den öğrendiğimiz duamızla Rabbimize sığınalım, o gece, her gece hatta her gün: “Allahümme inneke afuvvün tuhibbul afve fa’fu annî: Allahım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, beni bağışla (âmin).”

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER