Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

KIBLE İLE İLGİLİ HADİSLER:

Ebû Hüreyre (r.a.)’den yapılan rivayette, Peygamber (a.s.) Efendimizin şöyle buyurduğunu söylemiştir:
“Doğu ile batı arası kıbledir.” (Tirmizî, Salât: 139, Nesâî, Siyam: 43, İbn Mâce, İkâmet: 56, Tabernî, Kıble: 8.)
• 1- Kâbe’den uzak yerlerde oturanların kıblesi, o cihettir, Kâbe veya Mekke’nin kendisi değildir; çünkü isabet etmek çok zordur.
• 2- Doğu ile batı arası denilince bu konuda ilk akla gelen arap yarımadasıdır. O halde uzak mesafede bulunanlar hicaz kesimine isabet ederlerse, kıbleyi bulmuş sayılırlar.
• Kâbe’nin bulunduğu noktadan 45 derece sağa ve sola sapmalar kıbleden (Kâbe yönünden) sapma sayılmaz. Sapma derecesi daha fazla olursa göğsün kıbleye bakma durumu kaybolacağı için “kıbleye yönelme” şartı ihlal edilmiş olur.
A) Hanefîlere Göre:
Kur’ân’da kıble konusunda “şatır” tabiri kullanılmıştır ki, bu, daha çok Mekke dışında olanların o cihete yönelmesinin yeterli olduğuna delâlet eder. O bakımdan Mekke’den uzakta bulunan kimselerin o cihete yönelmesiyle farz yerine gelmiş sayılır. Hanefî fukahasının çoğunun görüş ve içtihadı böyledir. Kerhî ve er-Râzi gibi fıkıhta söz sahibi ilim adamları da aynı şeyin sıhhatini belirtmişlerdir ancak Ebu Abdillah el-basrî ve benzeri birkaç ilim adamı, Kâbe’nin kendisine isabet etmek şarttır, bu da ictihad ve araştırma ile sağlanır, demişlerse de, onların bu görüşünde ümmet için zorluk söz konusu olduğundan pek itibar görmemiştir.
B) Şâfilere Göre:
Mekke’de bulunduğu yerde Beytullah’ı göremiyorsa veya Mekke dışında ise, farz namaz vakitlerinde Kâbe’ye isabet etmek için, yıldızlar, güneş, ay, rüzgâr, dağ ve kıbleyi belirlemeye yarayacak şeylerden yararlanmaya çalışması gerekir. (el-ümm: 1/93.)
Kıble’yi araştırdıktan sonra kendi içtihadına göre namaz kıldıktan sonra hatâ ettiği belli olursa, vakit içinde ise iade etmesi, vakit çıkmışsa kaza etmesi gerekir. (Siracü’l-vahhac: 1/40.)
C) Hanbelîlere Göre:
Kâbe’yi görecek durumda ve yerde ise, Kabe’nin kendisine yönelip namaz kılması gerekir. Mekke dışında ise, araştırıp o ciheti belirlemesi, içtihatta bulunması söz konusudur. Şehir ve kasabalarda ise, mihraplara minare kapılarına bakmak suretiyle kıbleyi tayin eder. Başka bir yerde ise, Kâbe’nin kendisine isabet etmesi şart değildir. İçtihat edip kendi reyine göre, belirleyerek namazını kılar. Namazda hata ettiğini anlarsa, iadesi gerekmez. Bu, İmâm Ahmed’den yapılan bir rivayete göredir. (el-Muğnî: 1/440, 444.)
D) Malikilere Göre:
Kâbe’yi gözle görebilecek bir yerde ise, Kâbe’nin kendisini belirleyerek namaz kılar. Mekke dışında ise, bazı alâmetlere bakar. Mihrap ve benzeri şeyler birer delil sayılır. Onlar yoksa içtihat edip araştırır ve bu durumda kabe’nin kendisine isabet ettirmesi şart değildir, o ciheti belirleyip yönelmesi yeterlidir.
Sonuç olarak:
• Mekke’de oturanlar için, Beytullah’a isabet ettirip yönelmek farzdır.
• Mekke dışındakiler için, Beytullah’ın kendisi değil de o cihet kıbledir.
• Mekke dışında kıbleyi tayin için ictihat edip araştırmada bulunmak gerekir. Şehir ve kasabalarda cami ve mescitlerin mihrabına bakmak, ona göre belirlemek yeterlidir.
• Şehir dışında sağlam bir pusula varsa, onunla belirlenir. Yoksa güneş, yıldızlar, ay ve benzeri şeylerle belirlemeye çalışılır.
• Mekke’den uzak yerlerde şehir dışında kıbleyi kendi içtihadıyla belirleyip namaz kıldıktan sonra hata ettiğini anlarsa, artık iade etmesi gerekmez. Ancak Malikilere göre, gerekir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER