Hayır hayır.. Bu Kırşehir maçı 4 Eylül Pazartesi günü Afyon’da oynanan ve 1-1 biten maç değil.. 1985-1986 sezonunda Kırşehir’de oynadığımız maç… (Tarih konusunda yanılıyor olabilirim, bir sezon önce de olabilir)
1960’lı yıllarda ülke çapında hızla çoğalan “Türkiye “2.ligi”profesyonel futbol takımları kervanına o yılların coşkusu ve amatör ruhu ile kurulan Mor-Beyaz formalı profesyonel futbol takımımız Afyonspor da katılmıştı.
Ben de bu kulübün genç takım antrenörü olarak sahalara çıktım, deplasmanlara gittim…
İlk birkaç yıl kendi yağıyla kavrulan ve başarılı sonuçlara imza atan takımımız zamanla mâli yetersizlikler, yanlış yönetimler sonucu amatör kümeye düştü (3. Lig yoktu o zamanlar) ve ertesi yıl da kapandı… 1974…
Ta o zamanlarda oluşan vergi sigorta ve kişisel borçlar, uzun yıllar ödenemedi ve kimi yönetici arkadaşların başına belâ oldu.
Bu borçlar yüzünden “Afyonspor“ adıyla ve rengiyle yeni bir takım kuramayacağımız ortaya çıkınca da 1981’de YENİ AFYONSPOR adıyla ve mor –sarı renkli bir takım daha kurduk; zamanın Gençlik Ve Spor Genel Müdürü Emekli Albay ve Afyon’u yakından tanıyan Yücel Seçkiner’in de destekleriyle “Katılma Ligi” adıyla düzenlenen “2. Türkiye Ligi’ne Terfi maçları”na katıldık.
Bu dönemin ayrı ve çok ilginç hikâyesi vardır; yürekli, dürüst ve fedâkâr, pür amatör futbolcuları yöneticileri ve antrenörler olmuştur.. Zamanın vâli ve belediye başkanları da öyle.. Başta Kocatepe Gazetesi olmak üzere Afyon basını maddi manevi destek vermişlerdir.. Tıklım tıklım dolmuştur türibünler… Kapılar maçtan saatler önce kapanmıştır..
Ben bu takımın kuruluşundan, şampiyonluğuna, acı tatlı günlerinde; genç takım antrenörlüğü, teknik direktörlük ve de yöneticilik yaptım..
Terfi maçları sonunda şampiyon olmuş ve 2.Türkiye Ligi’nde oynamaya hak kazanmıştık. İşte bu süreçte sanıyorum bir eylül günü Kırşehir’e gitmiştik maç yapmak üzere.. Birkaç yıl önce sıkış tepiş 25 kişilik “midibüsler” yerine önünde ünlü “EDEP” yazan otobüsüyle gidiyorduk artık deplasmanlara… Aracın sahibi ve şöförü Mustafa Birliktir’le yolculuk boyunca sohbet ederdik; ilginç anılar paylaşırdı bizimle Mustafa Abi.. Para yönünden sıkıştırmazdı “Para olunca verin“ derdi.. Kulüp başkanı rahmetli Enver Şahin, Rahmetli Burhan Geçer Hoca, Hacı Öztabak’ın şakaları, genel Kaptan Ali Osman Bozok’un maç tahminleriyle yolculukta sıkılmazdık hiç..
Yeni açılan bir otele indik Kırşehir’e varınca… Biraz dinlendikten sonra “ter idmanı“ yaptık.. Mutad maç öncesi programı uygulamaya başladık..
Benim vazgeçilmez alışkanlığım ve hâlâ sürdürdüğüm “sabah sporu yapmak” ve şehri gezmek amacıyla erkenden çıktım dışarıya. Küçük bir kasaba görünümündeydi Kırşehir.. DP devrinde oy vermedikleri için ilçe yapılmış sonra da ile çevrilmişti.. Anadolu’nun ortasında biraz itilip kakılmış bir hâli vardı kentin. Bizim Afyon “Paris’ti bunun yanında.. Hani bir Kırşehirli İstanbul Kadıköy’ü gezmiş dolaşmış ve söylenmiş kendi kendine… “Kadıköyü’ne köy diyeni, Kırşehir’e de şehir diyeni…” misali..
Kent meydanı ve civarını gezerken “Âhi Evran Türbesi’ni” gördüm.. Halk edebiyatı kaynaklarında, dinî tasavvufî metinlerde adı geçer Âhi Evran’ın.. Onun “Âhilik teşkilatı’nın kurucusu, fütüvvet ehli bir bilge kişi, Moğol ordularına kılıçla karşı gelen bir direnişçi olduğunu sonradan öğrendim..
Maçta oynayan futbolcularımız arasında bugün antrenörlük yapan Afyonlu Yener Güney ve birkaç gencimiz daha vardı. Takımın antrenörlüklerini ben, Burhan Geçer ve İbrahim Eşit yapıyorduk.. 2-0 kazandık maçı… Ankara’ya uğradık, maçta sakatlanan futbolcularımıza Hacettepe Hastanesi’nde baktırdık, Ankaralı futbolcularımız vardı; onları bıraktık ve neş’e içinde döndük Afyon’a ..
Afyon’daki rövanşta yine yendik Kırşehir’i… Ve küme düştü o takım…
O günden bugüne artık aramızda olmayan futbolcu, antrenör yönetici, taraftar ve emeği geçen herkese Allah rahmet eylesin; ruhu şâd olsun hepsinin..
