Nöbetçi Eczaneler
26 Kasım 2010 Cuma 02:00:00 Âhir Zamanda Güzel Hidayet Çok Amelden Daha Hayırlıdır
Bir Müslüman Namaza başlarken “Allahu Ekber” derken, “Elhamdü lillahi Rabbil âlemin” derken, “Sübhanallah” derken, “İy-yake nabudu ve iyyake nestein” derken bunların ne anlama geldiği bilmeden bir namaz kılıyorsa, namazda okuduğu Fatiha suresinde “Ben ancak sana ibadet ve kulluk eder ancak senden yardım dilerim. Bizi doğru yola-sıratı müstegıme, kendilerine nimet verilenlerin yoluna gazap ettiğin Yahudilerin ve sapıtmış-dalalette olan Hıristiyanların yoluna değil” diyerek Allah’a söz verip taahhütte bulunduğu halde de Yahudi ve Hıristiyanları dost edinir, onlarla içli dışlı olur, onlardan emir ve icazet alırsa, kamu malını talan eder, lüks ve israf içerisinde yaşarsa bu kulun namazı namaz değildir. O zaman Onun kıldığı namaz Müslümanları kandırmaya yönelik bir namaz olur ve Allah’ın da gazabına sebep olur.
Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Kılmakta olduğu namazlar yaptığı kötülüklerini bile bıraktıramıyorsa, o kimse devamlı Allah’dan uzaklaşır.” (Taberani. İmam Suyuti, Camiu’s-Sağir, Aydın Yayınevi: 1/744)
Namazla Sosyal Hayat
Uyum İçerisinde Olmalı
Eğer namaz kıldığımız halde hayatımızda bir kısım bozukluklar varsa biz namazı Allah’ın istediği şekilde kılmıyoruz da namaz gösterisinde bulunuyoruz demektir. Namazla din kurtarma çabası içine giriyoruz demektir. Eğer kişinin namazıyla hayatı, namazıyla ticareti, namazıyla siyaseti, namazıyla aile hayatı, namazıyla sosyal hayatla münâsebeti aynı doğrultuda değilse bu namaz Allah’ın istediği bir namaz değildir.
Seleften biri şöyle der:”Kişi kendisini Allah´a yaklaştırdığı inancıyla secdeye varır. Oysa sec-dede yaptığı günâhlar, bulunduğu şehrin sâkinlerine taksim edilmiş olsaydı hepsi helâk olurdu´. Bu sözü dinleyenlerden biri ´Bu iş nasıl oluyor?´ diye sorunca, o zât şöyle karşılığını verir:
“Kendisi Allah huzurunda secdeye varmaktadır. Kalbi ise, nefsin hevasına kulak veriyor ve kendisini kaplamış olan bâtılı görüyor.”
Sevgili Peygamberimiz buyuruyorki
“Nice oruç tutanlar vardır ki onların oruçtan nasipleri sadece aç (ve susuz) kalmalarıdır. Nice geceleri namaz kılanlar vardır ki onların namazdan nasipleri uykusuz kalmaktır.” (İbni Mace; 21, I,539) Bu bakımdan namaz kılmakla beraber nazmın ruhuna uygun hareket etmek ve İslamın yasakladığı kötü huy ve alışkanlıklardan uzaklaşmamız, ahlakımızı güzelleştirmemiz gerekir.
Nitekim Kur’an’ da Yüce Allah, “…Namazı dosdoğru kılın, çünkü namaz, müminlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.”(Nisa/103); derken de bunu kasdetmektedir.
Kur’an-ı kerim’de bir çok atette namazdan sonra “Egimissalate Ve Etüzzekat.” sözleri ile namazla birlikte zekat ve yardımlaşma emredilmiştir. Maun suresine ise mealen:
“Din gününü yalan sayanı görüyor musun? İşte yetimi itip kakan; yoksulu doyurmayı özendirmeyen odur… Yazıklar olsun o namaz kılanlara… Onlar namazlarından gafildirler… Onlar gösterişçilerin tâ kendileridir… Zekâtı da menedenler onlardır.” Buyurularaak, yetimi, yoksulu yedirip doyurmayanlar, zekat ve sadakalarını vermeyenler, namazda verdikleri sözlere uymayan ve namazın ruhuna göre yaşantılarını düzenlemeyenler, eşlerinin başları örtülü olsa da, dini söylemleri ağızlarından bırakmasalar da namazda gaflet içerisinde olmakla suçlanmış ve “Yazıklar olsun o namaz kılanlara” hitabının muhatabı olmuşlardır. Esas olan kulun itikadının sağlam olmasıdır. Nitekim İbn Mes’ud (r.a) şöyle buyurmuştur: ‘Âhir zamanda güzel hidayet çok amelden daha hayırlıdır.’
