Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

KIYÂMETİ KOPARACAK ŞİDDETTEKİ BİR GÜNAHTAN KORUNUYORUZ

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 31 Mayıs 2017 Çarşamba 12:26:07
 

– 114-
Bu konulara bir de İhlas Sûresi penceresinden, yani İhlas Sûresi’nin konumuzla ilgili öğrettiği ile bakalım.
Eûzü Billâhi mineş şeytanir raciym, Bismillahir Rahmânir rahiym. “Kul HUvallahu Ehad, Allahus Samed: De ki; O Allah Ehad’dır, O Allah Samed’dir.” (İhlas; 1, 2)
Ehad ve Samed’in anlamını, ne demek istediğini paylaşımlarımızda, kitapçıklarımızda çok anlattık, o yüzden doğrudan konumuzla ilgili pencereden bakmaya çalışalım. Allah Ehad ve Samed’dir: Bu mü’minin duyup îman ettiği bir bilgidir. Allah bize kendisini tanıtırken, vasıflarını öğretirken “O Allah Ehad’dır, O Allah Samed’dir” dedi. Biz de duyduk ve îman ettik. Allah’ın Ehad ve Samed olması bilgisi noktasında daha Âdemoğlu söz konusu değildir, orada Âdemoğlu hiç ifade edilmemektedir. Bu bilgi içerisinde bildiğimiz kul mefhumu yoktur; bu noktada Allah Ehad’dır, Samed’dir. Sûre’nin diğer âyetlerini konuştuğumuzda ne demek istediğimizi anlamak kolaylaşacaktır inşâAllah.
“Lem yelid ve lem yûled: O doğurmamış ve doğurulmamıştır “ (İhlas-3)
 Bakın bu âyetteki ifadeler bildiğimiz, anladığımız tanımlardan oluşuyor. İlk iki âyettekiler öyle değildi, onları duyduk. Onlar Rabb’imiz söylediği için îman ettiğimiz Allah’ın vasıflarıydı, Ehad ve Samed nedir bilmiyoruz. Rabb’imiz “Böyle deyin” dediği için duyduk, iman ettik. Fakat İhlas-3’teki “Lem yelid ve lem yûled” vasfı bildiğimiz bir mana. Allah bildiğimiz bir şeyle söyledi; O doğurmamış ve doğurulmamıştır.
“Doğurmamış ve doğurulmamış”
ifadesinden çıkan sonuç tevhiddir

Özetleyelim mi? Konumuz çerçevesinde dedik ki: “HUvallahu Ehad, Allahus Samed” bilgisi içerisinde insan yoktur. Şimdi insan var ve “Lem yelid ve lem yûled.” Bu bildiğimiz bir kelimeyle tarif, insana ait bir tarif. “Lem yelid ve lem yûled” bizim için kesret âlemini temsil ediyor. “HUvallahu Ehad, Allahus Samed” kesret âlemine uygun değil, kesret âlemi zâhiren bu vasıflara uygun değil. Ama “lem yelid ve lem yuled” zâhirî görünüşüyle kesrete uygun. “Lem yelid ve lem yûled” kesret âlemini temsil eden öyle bir cümledir ki bize konuşmak ile ilgili birçok şey öğretir: Bu ifade kesret diliyle söylenmiştir ama bir tevhid cümlesidir; kesret kelimeleri kullanılmıştır ama sonucu tevhiddir. “Doğurmamış ve doğurulmamış” ifadesinden çıkan sonuç tevhiddir; bu tevhidi tarif eden kelimeler kesrettir. Bu öğrenmemiz gereken bir usuldür. Kesret kelimeleriyle tevhid konuşmayı başarabilmek müthiş bir şeydir. Rabbimiz örnekle öğretiyor; hepsi kesret kelimesi ama çıkan sonuç tevhid. “Lem yelid ve lem yûled”den çıkan sonuç da “HUvallahu Ehad, Allahus Samed”dir. Cümleler kesret cümleleri, fiiller bildiğimiz fiiller, onlarla tarif yapılıyor. Sübhânallah diyeceğimiz bir tarif; doğurmamış ve doğurulmamıştır. Bu, insanın olduğu yeri tarif eder, artık insan var. Kesret diliyle tevhid cümlesi demek, çokluk kelimeleriyle yokluk anlatmak demektir. Çokluk kelimelerini kullanacaksın, çokluk kelimelerini artı, artı deyip yazacaksın, eşittir deyince Allah’a karşı yok olacak, Allah’a VAR dediğimiz VAR’a göre YOK olacak, Var Görünenler yok olacak, İlla Allah kalacak. Neleri topladık? Kesret kelimeleri. Onları topladık ama sonuç İlla Allah. Bizim için müthiş bir ipucu ve öğreti, başarabilirsek. Böyle cümle kurabilmeyi inşâAllah Rabbim nasip eder.
Rabbimiz “avantaj” veriyor
“HUvallahu Ehad, Allahus Samed” bilgisinde insan yok, o bilgi yukarıda. “Lem yelid ve lem yûled” âyetiyle hayat başladı. İhlâs Sûresi “lem yelid ve lem yuled” ile kesret âleminde Kur’ân’ın “aşağı” dediği, “esfele sâfiliyn” dediği yere gelerek cümle kurdu. Ama öyle cümle ki yine tevhid cümlesi. Fakat anlattığı yer bizim hayatımız. Bunu neden çok sık söylüyorum? Bize başlangıç çizgisinde Rabb’imizin nasıl bir hediye verdiğini anlamak için. Bu ayet bize öyle bir hediyedir ki… Bir küçük çocukla yarış yapacaksınız, onun sizi geçmesini istiyorsunuz, “Sen şuradan başla” diyorsunuz. Siz çok geriden başlıyor ve yavaş yavaş koşuyorsunuz. O ileriden başladığı için hemen çizgiye geliyor, “Geçtim” diyor. Rabb���imiz bizi böyle bir yerden başlatıyor’u anlatmak istiyorum. Hiç yapamayacağımız bir şeyle bizi öyle bir noktadan, öyle bir başlangıç çizgisinden başlatıyor ki, “İyyâKE nabudu VE iyyâKE nestaiyn” diyerek, “Lem yelid ve lem yuled” diyerek başlıyoruz. Bir gayretle finish noktasına gidelim istiyor. O yüzden, topluyorsun topluyorsun sonuç tevhid çıkıyor. İnsan var oysa. İnsanı işaret ediyor, hayat başladı. Bu önemi anlamak için bir kaç âyetten yararlanalım, sonra devam edelim.
“Rahmân çocuk edindi” dediler. Andolsun ki, iddia (pek çirkin) bir şey yaptınız. Bundan dolayı az kalsın Semâvat çatlayacak, Arz yarılacak, dağlar yıkılıp düşecek.” (Meryem; 88-90)
Kıyâmeti koparacak şiddetteki
 günaha karşı, biz ne diyoruz?

Biz başlangıç çizgisinde “Lem yelid ve lem yûled” derken onu bize Rabb’imiz öğretmişti. “Rahmân çocuk edindi” diyenler ise uydurdular, Allah üzerine yalan söylediler. İkisi aynı olabilir mi? Bize Rabb’imiz öğretti; “böyle deyin” dedi, biz de “Lem yelid ve lem yûled” dedik. Hayat başladı, hayata böyle başladık. O yalancılar hayata “Rahmân çocuk edindi” diyerek başlıyor. Bir hayata başlama biçimleri var ki bu hayata başlama biçimi nedeniyle neredeyse semâvat çatlayacak, arz yarılacak, dağlar yıkılıp düşecek. Bu kıyâmetin tarifidir; kıyâmeti koparacak derecede şiddetli bir günahla işe başladılar demektir. Buna mukabil biz ne diyoruz? “Lem yelid ve lem yûled.”
Kur’ân’ı inceleyin, “Âmentü Billâhi” diyene hiç incitici söz yoktur, hiç. Rasûlu için ölüm değil de “yakîn” demiştir, O’na “Habibim” demiştir. Biz Habibim dediğinin ümmetiyiz, “Habibim” muamelesi görürüz, elhamdülillahi Rabbil âlemiyn.
Onlar kıyâmeti koparmaya sebep olacak bir iddiada bulundular, böyle bir günah işlediler. Biz “Lem yelid ve lem yûled” diyoruz. Rabbimiz bize bunu onların o iddiasına karşılık öğretti. Kehf Suresi dördüncü âyetten öğreniyoruz.
“Ve ‘Allah çocuk edindi’ diyenleri de uyarsın diye (kitabı kuluna indirdi).” (Kehf-4)
Demek ki Kur’ân’ın hedeflerinden birisi de “Allah çocuk edindi” diyenleri uyarmak. İşte bu hedef içerisinde bize de “Öyleyse siz ‘Lem yelid ve lem yûled’ deyin” var. “Allah çocuk edindi” diyenlerin (muhafaza buyur yâ Rabbi) tarif edilen bu günahını bir ölçere koyalım; kıyâmeti koparacak şiddette bir günah. İşte Rabbinin öğrettiğiyle sen onu karşı kefede tartan bir söz söylüyorsun. İhlâs Sûresi’nin yalnızca üçüncü âyetiyle bir söz söylüyorsun ki oradan edindiğin nura, sevaba, makbuliyete bir bak. “Lem yelid ve lem yûled” sadece bu iddia ve günahın karşılığını tartan bir sevab değil, en az onun on katı bir nur. Çünkü:
“Kim hasene ile gelirse ona on misli vardır.” (En’âm-160)
Hasene; Lâ İlahe İllallah Kelime-i Tevhidi’ne uygun ameldir. Hasenenin karşılığı 10 kattır
Karşılığı değil, on katı. “Âmentü Billâhi ve Rasûlihi” dedin diye seni hayata nereden (nasıl bir idrakla) başlatıyor? Şimdi, kendisine ilim verilen kişi bu mudur, yoksa hologramla uğraşıp bilmem neleri bulan mıdır? Bulduğuna hayal diyor, hem de o hayali didikleyip ünlü oluyor. İkisi bir olabilir mi? O fâni, Allah sana Bâki’yi öğretiyor, kaybolmayacak ilmi öğretiyor. İnananlara nasıl müthiş bir merhamet, tarif edecek kelime bulamıyorum. “O doğurmamış ve doğurulmamıştır” mânâsına gelen “Lem yelid ve Lem yûled”i demekle, kıyâmeti koparmaya sebep olacak şiddette bir günahın karşılığı olan sevabın on katıyla hayata başlıyorsun, yola bununla çıkıyorsun. Bu yüzden yola çıkarken İhlâs Sûresi’ni belirli sayıda okumak çok önemlidir, arabaya bu benzini doldurmak için.
En’âm Sûresi 160’taki “Kim hasene ile gelirse” ifadesini önemine binaen tekrar edelim. Meâllerde bu “Kim iyilik ile gelirse” diye yazılıyor. Hasene iyilik değildir! İyilik genel bir mânâdır, hiç inanmayan da iyilik yapabilir. Onunla Allah’ın huzuruna gidip on kat sevap mı alacak? Hâyır. Hasene nedir? Lâ İlahe İllallah Kelime-i Tevhidi’ne uygun ameldir, hasene budur. Kim Lâ İlahe İllallah Muhammeden Rasûlullah beyanına uygun amelle gelirse ona 10 katı vardır. Biz, “Lem Yelid Ve Lem Yûled” demekle Lâ İlahe İllallah Muhammeden Rasûlullah Kelime-i Tevhidi’ne uygun bir ameli söylemiş oluyoruz. Sırf söylemekle bile böyle bir sevaba sahip olarak yola başlıyorsun. Demek ki “Kul HUvallahü Ehad, Allahüs Samed” âyetleri “Yukarı” dediğimizdir, duyduğumuzdur, îman ettiğimizdir, îmanî bir bilgidir. Sonrasında insan hayatı başladı. İnanan kişi hayatına “Lem Yelid Ve Lem Yûled” ile başladı, bir başkası nasıl başladı? Muhafaza buyur Ya Rabbi, “Rahmân çocuk edindi” diyerek. Onun başlangıç çizgisi de bu. Veya bir başkası başka bir yanlışla başladı. Ama Âmentü Billâhi ve Rasûlihi diyen “Lem Yelid ve Lem Yûled” diyerek hayata başlar. İşte bizim için bu başlangıç çizgisidir. Ama hedefimiz ne? Hedefimiz, “Kul HUvallahu Ehad, Allahüs Samed” ile duyup îman ettiğimiz idrakı kazanım ve değişime çevirmek, o idrakı kendimizde olabildiğince sûretlendirmek. Aksi halde şöyle anlaşılmasın: Hiçbir kul, Ehad ve Samed ismiyle vasıflanamaz. Onu ancak kul yetkisi ve çerçevesi içerisinde Ehad ve Samed ahlakına çevirir. Sen ancak Ehad ve Samed ahlakına uygun bir sûret oluşturursun. Öyle bir sûret oluşturursun ki Ehad ve Samed itiraz etmez. Yoksa Ehad ve Samed olamazsın, hâşâ. O Allah’a has bir vasıf, insanın ahlaklanacağı bir vasıf değil. Sende O’na ters düşmeyen bir ahlak oluşur, öyle bir ahlakın sûreti oluşur. O yüzden biz “Allahım bizi kendi ahlakınla ahlaklandır” deriz. O bunu demenin bir şeklidir.
Ezberleyerek nur sağlayacak,
 idrak kazandıracak ayet

Başlangıç Çizgisini öğrenelim diye Kur’ân’dan ders ediyoruz. Onun önemini bir başka şekilde İsra-111’den öğreniriz. Bu ayet “Âyet-ül Izz” diye tanınır; izzetli âyet, yüksek âyet, âyetler içerisinde mertebesi olan âyet. Onu “Izz” yapan, izzet sahibi yapan nedir?
Eûzü Billâhi mineş şeytanir raciym Bismillahir Rahmânir rahiym. “Ve Kulil hamdulillahilleziy lem yettahız veleden ve lem yekün leHU şeriykün fil mülki ve lem yekün lehû veliyyün minez zülli ve kebbirHU tekbiyra.” Allahuekber (İsra-111)
Meâlinden önce bir hadisle önemini anlayalım. “Rasûlullah (SAV) Efendimiz, Abdulmuttalip çocuklarından konuşmaya başlayan her oğlan çocuğuna bu âyeti belletirdi” diye bir rivayet var. Bunun ezberlemesini sağlıyor, bu âyetin ezberlenmesini istiyor. Bu yüzden, böyle bir nur sağlayacak, idrak kazandıracak âyeti bizim de öğrenmemizde fayda var.
Meâlen: “Hamd, çocuk edinmemiş, mülkte ortağı olmayan ve âcizlik dolayısıyla veliye muhtaçlığı söz konusu olmayan Allah’a aittir” de. Ve onu tekbir et.”
Allahuekber.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER