Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

KIZILELMA: DÜNYA BARIŞI

Türklerdeki “Cihan Hâkimiyeti- Dünya ve Kâinat Devleti Düşüncesini ” ve dünyada barışı egemen kılma hedefini ilk Türk devleti olarak bilinen Hunlar zamanından beri görmekteyiz.
Büyük Hun hükümdarı Mete Orta Asya’ da hâkimiyetine aldığı bütün kavimlerin asayiş ve birliğine çok önem verirdi. Çin imparatoruna yazdığı mektuplarda eli silah tutan Orta Asyalıların sulh ve sükûnet içinde yaşadıklarını, bunun da kendisi için yeteri kadar mutluluk kaynağı olduğunu belirtirdi (Niyazi, 1993, s.172).
Prof. Dr. İ. Kafesoğlu’nun De Groot’ten nakline göre “Hun Tanhu’su He-lien Po Po : “Barış isteyen insanları kurtarmam için Tanrı beni vazifelendirdi. Zavallı insanları korumak için, o emre uyarak hükümdar oldum.” Yine Kafesoğlu’nun De Groot’ ten nakline göre Hun Hakanı Mo-tun’un Çin hakanına yazdığı mektupta “…Ahali barış içinde yaşasın, herkes huzur ve asayişten faydalansın..” (Kafesoğlu, 1996, s. 24) görüşlerini dile getirmiştir. Dünya devleti düşüncesi Avrupa Hunları döneminde de kabul görmektedir. Atilla, Roma’dan kendisine İmparator denilmesini istiyordu. Zira Kuzeyli toplumlarca da kutsal sayılan Ares Kılıcı, Atilla’dadır. Atilla, bu durumun Tanrı’nın emri olduğunu düşünüyor ve dünya hâkimiyeti kurmaya çalışıyordu. Avrupa Hun Hükümdarı Attila’ da barışa son derece önem veren bir hakandı. En büyük zaferler gerçekleşmekte iken bile ne zaman barış teklif edildiyse Attila’nın teklifi hemen kabul etmiş olması çok önemlidir.
Dünyada barışın egemen kılınma ülküsünü Göktürklerde de görmekteyiz. Onlara göre gökte ve yerde nasıl bir düzen varsa devlette de dünyada da aynı şekilde bir düzen olmalıdır. Bilge Kağan kitabesindeki şu cümleler barış düşüncesini açıklamak bakımından çok önemlidir:
“Dokuz Oğuzlar benim milletim idi. Gök ve yerin karışmasından dolayı düşman oldular.” Kitabenin bir başka yerinde ise Bilge Kağan şunları söylemektedir:
“Dört bir yandaki bütün ulusları hep barışa mecbur ettim ve düşmanlıktan vazgeçirdim.”
Göktürk ve Yenisey kitabelerine ve diğer kaynaklara bakıldığında, savaşlarda oluk oluk akan Türk kanından, dağ gibi yığılan kemiklerden söz edildiği halde öldürülen düşman sayısının çokluğundan hiç söz edilmediği ve bundan bir öğünme payı çıkarılmadığı görülür. Türkler genelde utangaç bir millettir; elde ettikleri zaferlerle bile öğünmesini sevmezlerdi. Türkler genelde savaşı kendilerini korumak ve bölgede, dünyada barışı temin etmek için yaparlardı.
Hunlarda Dünya Devleti olma düşüncesini hükümdarların Çin imparatorlarına yazdığı mektuplarda görmekteyiz. Mektuplar “Gökle yerin doğurduğu, güneşle ayın tahta çıkardığı Büyük Türk Tanhusu Çin imparatoruna rica eder ki..” cümlesiyle başlardı (Niyazi, 1993, s.178). İ. Kafesoğlu’nun bildirdiğine göre Hun hükümdarı Mo-tun’un 176 tarihli mektubunda “Tanrı’nın tahta çıkardığı Mo-tun ” ibaresi yer almaktadır (Kafesoğlu, 1996, s. 237). Zeki Velidi Togan’a göre Hun hakanlarının taşıdığı unvanlardan birisi olan “Şenyu” unvanı: “Sonsuzluk ve bütün cihanı içine alan” (Togan, 1981, s. 35) gibi bir anlam ifade ediyordu ki Türk devletinin Cihan-Dünya devleti, Kâinat Devleti olmasıyla yakın bir ilgisi vardır. Avrupa Hunlarında da aynı düşünce hâkimdi. Attila cihanı hükümranlığı altına alacağına inanıyordu. Çünkü elinde, “Savaş Tanrısı’nın kılıcı” bulunuyordu. Hun devletinin başkentine giden tarihçi Piriskos bu konuda oldukça ayrıntılı bilgi vermektedir. Onun naklettiğine göre, uzun zamandan beri kayıp bulunan Harp ilahı Ares’e ait kılıç bir Hun çoban tarafından bulunup Attila’ya getirilmişti. Attila da hâkimiyet sembolü olan kılıcı tanımış ve kendisinin cihanı idareye davet edildiğini anlamıştı. Kılıcın Attila’nın eline geçmesi Avrupa milletlerinin arasında paniğe sebep oldu; çünkü Batı Hunlarının dünyayı zapt edeceği genelleşti (Niyazi, 1993, s. 178).
Tuna Bulgarları da hakanlarına hâkimiyetin Tanrı tarafından verildiğine inanırlardı.
Kurum Kitabesinde Tervel Han’ın hakanlık makamına Tanrı tarafından getirildiği, Melemir Kitabesinde, “Tanrı tarafından tahta çıkarılmış Melemir”, Omurtaş Han’a ait Çatalar Kitabesinde ise “Yeryüzünde, Tanrı tarafından tahta çıkarılmış Omurtaş Han” ibareleri yazılıdır.
Kudretli Hun hükümdarı Attila’nın ilahi bir menşeyden geldiği kabul edilirdi. Avrupalılar, Allah’ın kendilerini cezalandırmak için Türkleri gönderdiğine inanır ve Attila’ya “Tanrı’nın Kırbacı” derlerdi.
Bizans elçisi Priskos, Hunların Attila’nın ilahi bir menşeyden (Tanrı katından) geldiğine inandıklarını, buna itiraz edenlere çok hiddetlendiklerini, dünyanın kendilerine ait olduğu akidesi (inancı ) ile fetih ve savaşlar yaptıklarını ve sarayda bu inancın hüküm sürdüğünü söyler. Daha sonra giden diğer Bizans Elçisi Jordenes de Attila’nın İlahi kudret tarafından dünyanın hükümdarı tayin edildiğine, kılıcını da bu kudretin idare ettiğine inandığını belirtir (Turan 1969, a. s. 84).
Avrupa Hun imparatorluğunun “batı kanadı” hükümdarı olduğu sanılan Uldız (Yıldız), 404- 405 ve bilhassa 409 yılında Tuna’yı geçerek Bizans’a Hun tehdidinin eksilmediğini göstermiş ve Grek kaynaklarına göre (Sozomenus, Codex Thecdosianos vb), kendisi ile barış müzakereleri için gönderilen Trakya umumi valisi (Magister Milutum)ne “Güneşin battığı yere kadar her yeri zapt edebilirim”(Kafesoğlu, 1996, s.118) dediği bilinmektedir. Göktürk hükümdarı İşpara Kağan da Çin İmparatoruna gönderdiği mektupta (585) “Gökte nasıl bir Tanrı varsa yeryüzünde de dünyayı idare eden bir tek hükümdarın olması icap eder “diyordu. Batı Göktürk hükümdarı İstemi Han, Bizans’a Manyak adında bir elçi göndermiş; imparator da Zemarkos adlı bir elçiyi göndererek karşılıkta bulunmuştu. Yazlık ordugahında elçiyi karşılayan hükümdarın görüşmesi sırasında göz yaşları akmış, elçi sebebini sorunca İstemi Han, “Atalarımızdan işittik ki Batı imparatorluğunun (Roma- Bizans’ın) elçileri geldiği zaman,bu bizim için artık yeryüzünü fethedeceğimize delalet eder” cevabını vermişti (Niyazi, 1993, s.179, Turan, a, 1969, 83). Yine İstemi Han’ın yerine geçen Batı Göktürk Hakanı Tardu Han’ın Ak Hunları hakimiyetine aldığı büyük zaferi üzerine Bizans İmparatoruna gönderdiği mektuba şu şekilde başlaması dünya devleti ve dünya hükümdarı olma düşüncesinin icabıydı: “Dünyada yedi iklim ve yedi ırkın ( cihanın ) büyük kağanından Romalılar imparatoruna..” (Niyazi, 1993, s.180 ).

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti