Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

KIZILELMA’NIN TEMSİL ETTİĞİ ANLAMLAR

Türk kültüründe kendisine kutsallık atfedilen bazı kavramlara yaklaşan Kızılelma’nın, zamanla temsil ettiği bazı değerler ortaya çıkmış ve kavram değişik anlamlarda kullanılmıştır. Kızılelma’yla ilgili tespitler ve kavramın temsil ettiği anlamlar şu başlıklar altında toplanabilir:
“- Mutlak dünya hâkimiyetinin sembolüdür.
– Hakkın (Tanrı’nın) Hakan’ı göndereceği yerdir.
– Türk’ün gerçekleştirmek istediği ülküsüdür. – İlahî ve sırlı bir bilgidir.
– Millî asabiyet, millî ahlâktır.
– İstanbul’un sembolüdür. – Türk ordusunun manevi hedefidir” (…) (Gültepe 2007, s.21).
Kızılelma’nın bir kavram olarak, gittikçe arzulanan bir emel, ülkü ve somut hedef hâline gelişi daha çok Osmanlılarda kendini göstermiştir. Türk’ün ortak bilinçaltında efsanevî bir şekilde yaşayan bu ülkünün Osmanlılar zamanında yazılı kaynaklara da geçtiği görülmektedir. Bu düşünce halk ve askerler arasında Kızıelma adı ve efsanesiyle ile yayılmış, İstanbul’a sahip olmanın sembolü olmuştur. İstanbul, Osmanlı devletinin kuruluşundan itibaren, bütün Türk Sultanlarının bir milli ülküsü “Kızılelması” olmuştur. Osman Gazi, devletin kurucusu olarak, oğlu Orhan Gazi’ye:
“Gönül kerestesiyle bir/ Yeni şehir ile Pazar yap/ Zulmeyleme rençberlere/ Her ne istersen var yap/ Osman¸ Ertuğrul oğlusun/ Oğuz Karahan neslisin/ Allah’ın kemter kulusun/ İslambol’u aç¸ gülzâr yap” (Ahmed Cevdet Paşa¸ Kısas-ı Enbiya¸ s.197).
“Osman Ertuğrul oğlusun, Oğuz Karahan neslisin, Hakk’ın bir kemter kulusun, İstanbul’u aç, gülizâr yap” (Necip Asım, Mehmed Arif,1990, (Medhal) s.9; Turan, 1969,b. s.45; Sümer, 1992, s. 273, Z.Kitapçı,1996, 2. Cilt s.137) diyerek İstanbul’un fethini hedef göstermiştir.
İstanbul ve Roma Peygamber Efendimizin de Kızılelma’sı İdi
Kızılelma bizim sadece milli değil aynı zamanda islâmi bir ülkümüzdür. Çünkü Allah’ın sevgili Rasûlü Hz. Muhammed (s.) Kisra’nın ve Kayser’in ülkelerinin Müslümanların eline geçeceğini yani İran’ın, Roma’nın ve İstanbul’un fethini müjdelemiştir. Bu yönüyle İstanbul ve Roma sadece Türk padişahlarının değil Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in de Kızılelma’sıdır.
Saltıknâme’de Sultan Birinci Murad’ın İznik’te iken Hz. Peygamberimizi rüyasında gördüğü ve peygamberimizin O’na Endirne’nin fethini müjdeleyip “Kızılelma’yı senin neslin fethedecek” dediği anlatılır:
“En son Murad Han Gazi, (1. Murad) İznik’de Resul hazretinirüyasında gördü:-Kalkın, Edirne şehrine gidin, ocağınızdır, gazilerin yeridir, Orası; Darü’n-nasr, beytü’l-feth ve arz-ı şerifdir. Oradan her nereye zafer fetih niyetiyle giderseniz hazırolur. Kuvvetlenirsiniz; batıyı, doğuyu, kuzeyi ve güneyi; bu dört köşe ova ve denizi oradan fethedersiniz. Adalet ile galip olup o yerleri alacaksınız. Oradan yürüyüp Kızılelma’yı da sizin nesliniz fethedecek. Âlem size boyun eğecek, dedi” (Demir-Erdem, 2013, s. 511; Kadıoğlu, 2019, s. 68).
Büyük Türk padişahı Fatih Sevgili Peygamberimizin övgüsüne mazhar olmuş ve İstanbul’u 52 günlük bir kuşatmadan sonra fethetmiştir.
İstanbul’un Türklerin eline geçmesinden sonra, artık Türk’ün yeni Kızılelma’sı Roma’dar; Roma’daki St. Pierre Kilisesi’nin kubbesidir. Kızılelma Katolik dünyasının merkezine taşınmıştır. İstanbul Kızılelma’sını ele geçiren Fatih’in yeni hedefi, Türk’ün yeni Kızılelma’sı Roma’dır. Fatih Sultan Mehmed Han Otranto Seferi’ni bu amaca ulaşmak için düzenlemiştir.
Fakat Osmanlılar Kanuni Sultan Süleyman devrinde Haçlı taarruzlarının kaynağı olan Roma Papalığına (Rimpapa’ya) hâkim olabilmek için karşılarına çıkan Alman imparatorluğunu ve Bec (Viyana) şehrini düşürmek zaruretini anladılar ve bu sebepledir ki Fatih Sultan Mehmet tarafında teşebbüs edilen İtalya’nın fethi tehir edildi. Bu suretle de Türklerin Beç (Viyana) Kızılelma’sı teşekkül etti. Artık “Beç şehri (Viyana ) ve kalesi Alman Kızılelma’sı veya Kızılelma Seddi” adını aldı.
Kanuni Sultan Süleyman Beç’i (Viyana’yı) muhasara (1520) eyledi; fakat kış geldiği için muhasarayı bırakıp çekildi. Bu cihangir padişahlar kışlaları ziyaret eder; askerlerin şerbetini içer ve onlara bardağı altınla doldurup hediye yapardı. Ayrılırken askerlere “Kızılelma’da buluşuruz” cümlesiyle de onları okşar ve ideallerini canlandırırdı (Hammer, Osmanlı Tarihi, VI, s.165). Zira yeniçeriler arasında Kızılelma efsanesi çok yaygın olup “Destiye kurşun atar; keçeye kılıç çalar; Kızılelma’ya dek gideriz” sözü onların talim, ideal ve fedakârlıklarını ifade ederdi(Turan, O, 1969,b, s.40).
Askerlerini sefere götüren Kânûni “ Kızılelma’da buluşuruz” der. Yeniçeriler de “Kızılelma’ya dek varırız; Kızılelma’ya hey! Kızılelma’ya hey!” Diye nâra atarlardı.
Osmanlı Devleti Batılıların Muhteşem Süleyman dediği Kanuni döneminde bir dünya devleti haline gelmiş topraklarının yüz ölçümü 14 milyon 983.000 km2’ye etki alanıyla birlikte 20. Milyon kilometrekareyi bulmuş, İtalya ve Almanya içlerine kadar ulaşıldığı halde “Kızılelma seddini” oluşturan Beç (Viyana) kalesi alınamamış, Alman ve Roma Kızılelmaları ele geçirilememiştir.
Kızılelma ülküsü ocakların kaldırılmasına kadar, Yeniçeriler arasında canlı bir şekilde yaşamıştır. III. Selim zamanında Nizâm-ı Cedid’e karşı çıkan Yeniçeriler “Al-i Osman askeri dünyayı kılıçla fethettiler. Hemen bize düşman göstersinler, dalkılıç olup düşmanı harab ederiz, Kızılelma’ya dek gideriz” diyorlardı. Bu an’anenin (Kızılelma’nın) Kırım yolu ile Şimal (Kuzey) Türklerine de geçip Kremlin’i hedef tuttuğu anlaşılıyor (Turan, O, 1969, b, s.41).
Osmanlı padişahları Kızılelma’yı hükümdarlık alâmetlerinden saymışlardır. Topkapı sarayında bulunan Osmanlı Padişahlar albümünde Çelebi Sultan Mehmed’den 3. Sultan Murad’a kadar sekiz padişahtan yedisinin eline birer Kızılelma resmedilmiştir (Gökyay, 2002, s. 560).

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER