en iyi bahis siteleri
DOLAR 19,1937 0.11%
EURO 20,9525 0%
ALTIN 1.209,38-0,31
BITCOIN 537935-1,96%
Afyonkarahisar

AÇIK

13:14

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

ADAMLIĞA ÇEYREK KALA… – Kocatepe Gazetesi

ABONE OL
10 Şubat 2017 12:16
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Elif Demir 10 Şubat 2017 Cuma 12:16:29
 

Ne umduk ne bulduk şu hayatta. Kimisi altın kaşıkla doğmuş şüphesiz. Kiminin sırtına doğarken vurulmuş sanki semeri. Taşı taşıyabilirsen hadi, der gibi. Üzerine, sınırsız ihtiyaçlar da cabası.
Maslow’un meşhur hiyerarşisinden bahsetmek yerinde olur aslında. Diyor ki zatı şahaneleri, “İnsan önce açlığını; doyunca susuzluğunu; sonra keyfini, halvetini; sonra da güvende olmayı; en sonunda da çevresindekiler kendisine saygı duysunlar, kabul etsinler ister.” Bunlardan biri eksikse insanın dengesi şaşar; yolunu, fikrini, ruhunu bir daha da hizaya sokamaz. Maslow’a göre bu böyleymiş ve bu, dünyada kabul edilmiş bir düşüncedir de ayrıca.
Tolstoy “İnsan ne ile yaşar” diye sormuş, “İnsan ne ister” sorusunun cevabını aramış. Sonra da cevabı yapıştırmış “Midesi boşken yemek, çıplakken de elbise ister”.  
Tasavvufta ise “İnsan cenneti âlâ’da yaşarken dünyaya gönderildi, kendini anlasın, tanısın diye” görüşü hâkimdir. Varlığın verdiği, var edilmenin, cennetin doyumsuz zevkini yaşamışlığın verdiği aşırı şımarıklık hâlâ üzerimizde. Artık nasıl var edilirken şımartıldık, nazlandık ise…
Yaradanımızla olan muhataplığımızı düşününce, şımarıklık belki de özlemdir; kim bilir? Lakin bu dünyada aynı iltifatlarla nazlanarak yaşamak istiyoruz etrafımızdakilere. Olmayınca da sonu hüsran…
Bu dünya,  yalan dünya; burada herkesin derdi ayrı, kendine; bunca isteğin arzunun üzerine… Yapabileceksen kendini yontacaksın önce, bir güzel; hem de tek başına. Kimse, “yoruldun arkadaş ver biraz da ben yontayım seni” demez. Sırtında kamburunu kendin taşıyacaksın. Fıtratı, mizacı, algısı anlaması herkesin başka… Herkesin de kaderi bu nedenle bambaşka. Yani herkes kendi başına…
Ama yaşarken böylesine zor bir dünyada bir kıyak geçeceksen kardeşlerine, gölgeni çekeceksin üzerlerinden; bir de sen dert yük olmayacaksın. Ha, bak başarabiliyorsan, yolundaki taşları eğilip alacaksın. İşte o zaman en kral adam sen olursun. Hem de nasıl güzel olursun bir bilsen!
Saygıyı ve de illâ ki sevgiyi hak ediyoruz arkadaş! Baksana, hepimiz farklı hikâyeleri yaşasak da aynı tornadan nasıl da geçiyoruz. Sadece insan gibi yaşamak istiyoruz. Amma lâkin insan gibi yaşasın herkes diyebiliyorsak ayrı bir güzel oluyoruz.
Bir video izledim geçenlerde, hepsi 45 saniye. Bir arkadaş -alkolün de etkisiyle- mahallenin köpeklerinin barındığı kulübenin önünde durmuş, onlarla konuşuyor. Sözleri aynen şöyle:
“Benim bir köpekten beklentim “hav”, kediden “miyav”, kuştan “cik cik”… Yani senden beklentimiz bu! Yapabileceğin kadar, kendini ortaya koyabileceğin kadar. Anlatabildim mi? Bu şekilde(havlamayarak) direniyorsan bu bir direniş değil! Yani bu şekilde olmaz.”
Ne bileyim, belki selam verdi köpeklere, selamı alınmayınca sitem etti, kim bilir. Derdine rağmen kendisini ifade etmeye çalışması, uzlaşmak için çaba sarf etmesi güzel olandı. Güzel olan, kulübenin önünde ceketinin düğmelerini ilikleme çabasıydı. Güzel olan, isteklerini, duygularını ifade ederken “Ben insanım; insana yakışanı yaparım, hayatım çok çok zor olsa da… İsteklerim yakamı bırakmıyor olsa da. Ben sevmeyi saygı duymayı bilirim; sevgiye saygıya da karnım acıktığında ekmeğe suya duyduğum kadar ihtiyaç duyarım. En çok da benim gibi insan olanlara ihtiyaç duyarım. O nedenle ben köpeklere, kuşlara, kedilere bile insana yakışır muamele ederim” demesiydi lisanı hâl ile…
Ne demiş Sadri alışık “Sokak köpeklerine selam vermek, adam olmaya çeyrek var demektir”.
Sözün fazlasına gerek yok elbette…

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.