Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Akil İnsanlar ne diyecek? – Kocatepe Gazetesi

Murat Arısoy 9 Nisan 2013 Salı 03:00:00
  Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Afyonkarahisar Şube Başkanı İsmail Kumartaşlı soruyor: Akil İnsanlar bize ne anlatacak?
Ben size söyleyeyim Sayın Kumartaşlı… “Öcalan’a özgürlük” diyecekler…
“Özgürlük yetmez, siyasi aktör olsun” diyecekler.
“Bölgede Kürtçe vaaz olsun” diyecekler.
“Bölge Meclisleri kurulsun” diyecekler.
Bunları nereden mi çıkardım?
TESEV, HER ŞEYİ BİLİR
Akil İnsanlar denilen 63 kişinin “bölge yöneticileri” ve diğer bazı üyelerinin yolları zaman zaman Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı ile kesişmiş. Mesela Akil İnsanlar Ege Bölgesi Birinci Başkanı Tarhan Erdem, TESEV üyesi.
TESEV ise, Amerikalı George Soros’tan para aldığı aşikar olan, yan kuruluşu Açık Toplum Vakfı (eskiden Açık Toplum Enstitüsü idi) ile birçok “faaliyet”e imza atan bir vakıf. “Özgürlük, demokrasi” gibi kulağa hoş gelen kavramlarla Soros siyasetinin Türkiye temsilciliğini üstlenen TESEV’in “Kürt Sorunu”na ilişkin bazı yayınları var.
İşte Sayın Kumartaşlı’nın “Akil İnsanlar bize ne söyleyecek” sorusunun yanıtı da bu yayınlarda gizli.
2008’DEKİ “ÇÖZÜM” RAPORU
Başlayalım:
TESEV’in 2008’de yayınladığı “Kürt Sorununun Çözümüne Dair Bir Yol Haritası”nda “sorun”un çözülmesi için hangi öneriler gündeme gelmiş:
-Siyasi Partiler Kanunu, Milletvekili Seçimi Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu, Milli Eğitim Temel Kanunu, Yüksek Öğretim Kanunu, Basın Kanunu, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu değişmeli.
-Anayasa ile Milli Eğitim Temel Kanunu değiştirilerek tüm eğitim kurumlarında Kürtçenin ikinci dil veya seçmeli dil olarak kullanılabilmesinin önü açılmalıdır.
-Örgütlenme ve ifade özgürlüğüne getirilen dil yasakları kaldırılmalıdır.
-Yer isimlerinin değiştirilmesi önlenmeli, değiştirilenlerin Kürtçe ve diğer dillerdeki orijinal isimleri iade edilmelidir.
CAMİLERDE KÜRTÇE VAAZ
-Bölgedeki camilerde vaazlar Türkçe/Kürtçe verilebilmelidir.
-Bölgedeki sağlık kurumlarına yapılan atamalarda Kürtçe bilen personel tercih edilmelidir.
-Bölgedeki eğitim kurumlarına yapılan atamalarda Kürtçe bilen personel tercih edilmelidir.
-Bölgedeki mahkemelere Kürtçe bilen personel atanmalıdır.
-Bölgedeki devlet tiyatrolarında Kürtçe oyunlar da sergilenmelidir.
-Üniversitelerde Kürt dili ve edebiyatı üzerine çalışma yapacak Kürdoloji enstitüleri açılmalıdır.
DİYARBAKIR’A DIŞ TEMSİLCİLİK
-İran, Irak ve Suriye ile sınır kapıları açık olmakla beraber, bu ülkelerle yapılan sınır ticaretinin önünde önemli engeller bulunmaktadır. Bu bağlamda, sınır ticareti konusunda Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın hazırladığı genelge, illerin ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenerek sınır ticareti rahatlatılmalıdır.
-Bu ülkelerle bölgesel ilişkiler geliştirilerek, ticaretin canlandırılması için Suriye, İran, Irak ve Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Diyarbakır’da konsolosluk ve temsilcilikler açmaları teşvik edilmelidir.
2014’E KADAR SÜRE VERİLİYOR
-1 Mart 2008 tarihi itibariyle temizlenmiş olması gereken 2.970.000 mayın stokunun imha edilip edilmediği kamuoyuna açıklanmalı; imha işlemi hâlâ yapılmamışsa, bu yükümlülük derhal yerine getirilmelidir.
-1 Mart 2014’e kadar toprağın altında bulunan yaklaşık 1 milyon mayın temizlenmelidir.
Devlet, genel olarak topluma, özel olarak Kürt halkına yönelik en azından bir özür borcu olduğunu unutmamalıdır.
-Türkiye’nin daha demokratik bir biçimde ve yerelden yönetimi için yeni bir idari yapılanma geliştirilmelidir. Bu amaçla, örneğin, her bölgenin illerinden nüfusları oranında belirlenecek sayıda seçimle gelen temsilcilerden oluşan bölge meclisleri kurulması düşünülebilir.
CENGİZ ÇANDAR DA YAZDI
Cengiz Çandar’ın kaleme aldığı ve TESEV tarafından yayınlanan “Dağdan İniş, PKK Nasıl Silah Bırakır” adlı raporda da benzer ifadeler bulunuyor. Çandar’ın konuyla ilgili yazdıkları da şöyle:
-Güven ortamının sağlanmasının önkoşulu, KCK Davası’ndan tutuklu bulunan sanıkların, başta seçilmiş belediye başkanları olmak üzere büyük bölümünün serbest bırakılmalarının
sağlanması ve davanın düşürülmesidir. KCK Davası’nın düşürülmesi ve tutukluların serbest kalması, Kürt siyasi kadrolarının meşru ve yasal zeminde siyaset yapmaları için önlerinin açılması anlamına geleceği ve dağdakilere Türkiye’de böyle bir imkânın var olduğu yönünde bir işaret vereceği için özellikle önem taşımaktadır.
“OPERASYONLAR DURSUN”
-Güven ortamının sağlanması ve sürdürülebilir olması, ancak silahların sustuğu ve susturulduğu bir ortamda mümkün olabilir. Bu nedenle, PKK’nın “eylemsizlik” halinin sürekli kılınması gerekmektedir. PKK’nın “eylemsizlik” halinin konsolide edilmesi ise, TSK başta olmak üzere, güvenlik kuvvetlerinin PKK’nın silahlı unsurlarına yönelik operasyonlarının durdurulmasını gerektirmektedir.
“SEÇİM BARAJI DÜŞSÜN”
-Dağdan inişi özendirecek şekilde meşru ve yasal zeminde siyaset yapılmasının önünün gerçekten açık olduğunun en anlamlı göstergesi, KCK Davası’nın düşürülmesinin yanı sıra,
Kürtlerin TBMM’de en geniş, adil ve gerçekçi temsilinin mümkün kılınmasıyla olabilecektir. Bu durum “Türkiye’de iç barışı” ve “PKK’nin Türkiyelileşmesi”nin sağlanabilmesi için seçim barajının yüzde 10’un altına çekilmesini zorunlu kılmaktadır.
ANAYASADA YENİ VATANDAŞLIK
-Kürt Sorunu’nun çözümüne ilişkin zorunlu hukuki çerçeve gerçekleşmeden anlam kazanamaz. Bunların başında, yeni bir anayasanın hazırlanması ve yeni anayasada yeni bir vatandaşlık tanımı yapılması gelmektedir. Aynı şekilde, genel bir Kürt halk talebi haline gelen anadilde eğitim ve öğretim konusunun, tatminkâr bir çözüme kavuşması da büyük önem taşımaktadır.
“KENDİ KENDİNİ YÖNETME HAKKI”
-Kürtlerin elde edeceği bu yeni “statü”den, Kürtlerin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde siyasi hayatta en geniş demokratik katılımla yer alması ve bu çerçevede yine Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde kendilerini yönetebilme konumunda bulunmalarının kastedildiğini çıkarmaktayız.
EV HAPSİ VE SERBESTLİK
-Tutsaklık şartlarında yapılacak yeni düzenleme, kısa vadede şartların iyileştirilmesinden orta vadede Öcalan’ın serbest kalmasına dek uzanan bir düzlemde ele alınabilir. Kendisiyle görüştüğümüz çeşitli kişilerin üzerinde ortaklaştığı kısa vadeli düzenleme, ev hapsine geçiş olarak dile getirilmektedir.
“PKK’LILAR, SİYASETÇİ OLSUN”
-Af başlığı altında, veya bu sözcüğün doğurabileceği tepki nedeniyle, bir başka isim verilerek yapılabilecek benzer bir düzenlemeden bahsedilirken kullanılan “aşama” terimi, Türkiye’de siyasi hayata hemen dahil olmaları sağlanacak silahlarını bırakmış PKK’lılar ile PKK yönetici kadrosu arasında ayrım yapma zorunluluğuna işaret etmektedir. Kandil’deki 60-65 kişilik yönetici kadronun, Türkiye’de siyasi hayata yasal biçimde dahil olabilmesi için belli bir zaman planı oluşturulması ve bu zaman planının Öcalan için hazırlanacak olan ve onun da aynı imkânlardan yararlanmasını hedefleyen planla eşzamanlı olarak tasarlanmasının gerekliliği üzerinde durulmaktadır.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER