Bugün bir öykü ile başlayalım. Aslında gerçek olduğu da söyleniyor ama aslolan öyküdeki verilmek istenen mesaj. Bu öykü sanki gerçek gibi geliyor bana.
Devlet Demiryolları’nda yıllarca çalışan bir hareket memuru emekli oluyor. Ah bir emekli olsam da şööyle bir ayaklarımı uzatıp dinlensem, diyen adam ilk günlerde dediğini yapıp bol bol dinlenmiş. Yaşamı boyunca durmadan çalışan adam bu dinlenmeden bıkmaya usanmaya başlamış. Geceleri uyuyamamaya başlamış. İyice sıkılan adam bir gece saatin 01 olduğunu görünce, hemen fırlamış, giyinerek koşa koşa istasyona gitmiş.
Yolda eski mesai arkadaşları, “hayrola bu saatte nereye gidiyorsun” diye sorduklarında “Yahu saat 02 deki Haydarpaşa trenine yol vereceğim!” diyor.
İster inanın, ister inanmayın, sabah bir okulun önünden geçerken “İstiklâl Marşı’mızı ya da Andımız’ı duyunca tüylerim diken diken oluyor. Ben de söylüyorum çocuklarla birlikte. Hareket memuruna da bana da ister şaşkın deyin, ister geçmişe özlem, isterseniz görev aşkı, ne derseniz deyin!
Dün Danıştay’ın Öğrenci Andı ile ilgili flaş kararını okudum. Bu karar çok hoşuma gitti, çocuklar gibi sevindim.
Danıştay kararında şu tespitlere yer verilmiş. “Dava konusu kararı hukuki bir zemine oturacak, idarenin takdir hakkını ve düzenleme yetkisini kamu yararı ve hizmet gerekleri uyarınca kullandığını ortaya koyacak yeterli bilimsel gerekçenin bulunmadığı, Türk devletini ve Milletini ebediyete kadar yaşatacak, çağdaş uygarlığın ve medeniyetin ortağı ve öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlayacak yeni nesillerin yetiştirilmesi olan milli eğitim sistemimizin temel amaçlarını gerçekleştirmesini içeriği itibarıyla sağlamaya yardımcı olabilecek nitelikteki öğrenci andının kaldırılmasına ilişkin değişikliğin haklı ve hukuksal temellere dayandırılmadığı anlaşıldığından dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık görülmemiştir. Kaldı ki davalı idarenin savunma dilekçesinde dile getirdiği andın uygun olmayan hava koşulları ve fiziki koşullarda dahi söylenmesine ilişkin olarak ileri sürdüğü hususlar, öğrenci andının özüne ilişkin olmayıp icra ediliş şekline ilişkin olup, iddialar andın kaldırılmasını gerekli kılacak nitelikte görülmemiştir.”
Danıştay basit bir anlatımla hava koşulları ve fiziki koşullar bahane değil, diyor. Bizim müdür rahmetli Hikmet Çerçel, yağmurda karda salonda söyletirdi. İsterseniz öyle yapın siz de!
Andımız
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
İlkem küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak,
Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE