Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Elif Çaylıoğlu

ASTROLOJİ, BURÇLAR VE ZANLAR – 4

“Astroloji, burçlar ve zanlar” yazı dizimizde burçları iki kriter (aslında bir iddia ve o iddianın bir sonucu) üzerinden incelemeye gayret ediyoruz: “Müstakilen varım ve muhtarım iddiası” ve “tanrısal kavgalar” yani ilahlık hissiyatlarının sebep olduğu didişmeler, bu hissiyat sayesinde hangi burçlarla nasıl tanrısal kavgalara girildiği.
Koç Burcu’nu bu bakışla ele almaya başlamıştık, devam edelim. Burçlara, dolayısıyla Koç Burcu’na günlük yaşantıda önce dȗniHİ algı ile nasıl bakılıyor, sonra da Koç Burcu özellikleri aslında bizdeki hangi hakikatleri gösteriyor, bunu birlikte tefekkür edeceğiz. Tabi bundan önce altını çizmemiz gereken bir husus var ki o da şudur: Kişinin (özellikle de Billahi manada iman etmeye ve bu imanın gereğini yaşamaya talip olanın) burcu olmaz, yani burç kayıtlarına mahkumiyeti olmaz. Öyle bir inanan hem kendi burç özelliklerinden hem de diğer burçlara ait özelliklerden hak olarak yararlanır ve burçlara ait özellikleri Allah’ın razı olduğu bir kişisel gelişim ve kazanılmış değişim için ip uçları (çok önemli ve çok özel fırsatlar) olarak görür. Bu yaklaşımla burçlara dunihi algıyla yaklaşıma batıl, Billahi imanla burç okumayı ise hak (fıtri bilgi) olarak görebiliriz. Bunu yaparsak dunihi algıdakilerin burç özellikleri diye yaptıkları tanımların tevhid idrakına göre anlamını daha kolay görebiliriz. Bakın:
Koç Burcu için dȗniHİ algıyla söylenen “yenilikler peşinde koşar” ifadesi onların tatminsiz ve şükürsüz hallerinin öne çıktığını; “sevilmek isterler” tanımlaması ise dunihi algıdaki Koç Burcu insanının kendi adı namına söylediği “BEN” takdiminin takdir edilmesini, “sana bağlıyım” diyen bir tebaasının olmasından hoşlandığını, böylece ilahlık hissiyatının okşanmasını istiyor olduğunu tarif etmektedir. Bu noktada bir önemli notu daha paylaşalım: bu tanımlamaları hem kendimizde (burcumuz ne olursa olsun) hem de dışımızda akıp giden dunihi algılı hayatta aramayı, bulmayı önemsemeliyiz. Neden mi? Bunu anlamak üzere şöyle soralım: yukarıdaki her iki özelliğin tanımladığı duygularla (ilahlık hissiyatlı) yaşayanlar sadece Koç Burcu’nda olanlar mı?
Devam ediyoruz…
Koç Burcu insanı için “kıskançtır” hatta “aşırı kıskançtır” denir. Bu onların kendilerini “müstakilen var ve muhtar” kabul etmeleri, ilahlık hissiyatıyla yaşamaları sebebiyle diğer “BEN”lerle çeşitli statüleri kıyaslamaları sonucu oluşan fesatlıklarından kaynaklı hırçınlıklarının ifadesidir. Yani onlar dunihi (ğıll/nefret kaynaklı) hırçınlıklarını kıskançlık olarak güçlü şekilde gösterirler. Elbette yalnızca kıskançlık yaparak değil, fesat da çıkarırlar…
Koç burcu “acelecidir” denir; bu tanımlama Koç Burcu insanının yaşarken fark etmediği küfür (ve küfranı nimet) sebebiyle dünyacı (peşinci, acilci, aceleci) oluşunu, bu sebeple de dünya nimetlerini önemseyişini ifade etmektedir.
Onlar için “zekidir” denir. Demek ki onlar hayata esfele safiliyn bakışla bakılan aynada zeki görünüyorlar. Çünkü o bakışta zekâ demek çok hızlı ve çok güçlü bir dunihi kıyas demektir ki Koç Burcunun kıyas yeteneği yüksektir. Bu yüzden, Koç Burcu birçok şey fark edebilir ama dûniHİ algısı yüzünden Hakk konularını akledemez (konuları Hakk olarak da akledemez).
Evhamlı, kuruntuludurlar. Demek ki onlar dûniHİ algının zanlarla kontrolüne aldığı bir hayatı (bu çok güçlü zanlar sebebiyle) kuruntulu evhamlı olarak yaşıyorlar…
Koç Burcu’nun “cesur” olduğu söylenir ama hem de “ölüm korkusu yaşarlar” denir. Bu tanım (yani hem cesaretleri hem de ölüm anksiyeteleri) onların dûniHİ algıları ile dünyaya çok bağlı olduklarını göstermektedir. Cesaretleri kendi adları namına yaptıkları takdimin karizmasını korumak ve onun menfaatlerini kaybetmemek içindir, yani hazları ve tutkuları adınadır. Anksiyeteleri de öyle… Tabi bu noktada şunu sormak lazım: acaba gizli ya da açık ölüm anksiyetesini yaşamayan bir dunihi ilah var mı ki? Ama Koç Burcu insanı bunu hissettiriyor, dile getiriyor, bu durum onlarda kendini gösteriyor yani sıklıkla bir psikolojik veya psikiyatrik duruma dönüşebiliyor. Çok acı ve çok ibretlik bir haldir ki; hangi burçta olursa olsun insan dunihi algısı sebebiyle kendi elleriyle, kendi idrakiyle (kendi zihni ve hayaliyle) inşa ettiği belini büken, sırtını çatırdatan ağır yükün altında ezilmektedir; bazı burçlardakiler bunun farkında, bazı burçlardakilerse değil. Farkında olanlar psikologlara, psikiyatrlara koşmakta ya da bu fark ettikleri hallerini unutturacak legal/illegal yollara meşguliyet, terapi veya haz diye yapışmaktadırlar… Başka çare yok! İnsan ya ilahlıktan kurtuluş kapısı olan nefs-i levvameye girecek veya tatminsizlik, acı, ızdırap, hüsran, iç yangınları ile yaşayıp gidecek. Çünkü: ilahlık hissiyatı ve huzur (mutluluk) asla yan yana olmazlar! Bizi ve ilgili olduklarımızı merhametinle koruyuver Allahım (âmin).
“Koç Burcu insanı sorumluluk almaktan kaçar, kendisini hiç hatalı görmez, hep başkalarını suçlar, empati yeteneği zayıftır” denir. Bu tanım onun “Müstakilen VAR ve Muhtarım” iddiası hâkimiyetinde ilahlık hissiyatıyla davrandığının hem de inkârcıların ahiret hesabı günlerindeki bir davranışlarının dünyadaki izinin, kokusunun tespitidir. “Kendini aklayıp muhatabını haklama” hali, önce kendini düşünme, kendini beğenme hali, menfaati yoksa sorumluluktan kaçma hali sadece Koç Burcu’nda mı var, ne dersiniz?
Bir diğer tanımlama da şöyle: Koç Burcu sabırsızdır. Bu tarif onun dunihi algısı sebebiyle VAR’ı olduğu gibi kabul etmekte zorluk yaşadığını anlatmaktadır. Biliyoruz ki VAR’ı (elbette hem gerçek VAR’ı hem de O’nun emri/dileği olan var gibi görünenleri) olduğu gibi kabul etme hali yaşanmaya başlamadan şirkten kurtulunmuş olmuyor… Acaba yaşantıda neler bizi sabır yapıyor veya neler için sabırsızlanıyoruz? Veya daha başa gidelim; sabır nedir, sabırsızlık ne?
Dunihi algı ile yazılmış astroloji kataloglarının, astroloji metinlerinin “Koç Burcu insanının iradesi güçlüdür” demeleri, aslında Koç Burcu’nun küfrüne âşık olduğunun tanımıdır. Esfele safiliynin, dunihi algının eline düşmüş bir irade ne kadar güçlüyse küfrüne (müstakilen var ve muhtar bir kişiliği, gücü, kuvveti, hüküm verme yeteneği olduğu zannına) onu o kadar aşık eder de o hep önde olmayı sever, her zaman ilgi üzerinde olsun ister. Bu sebeple çok yüksek seviyelerde narsistik kişilik bozukluğu yaşar. Kendi adı namına BEN demesi (dunihi algıyla sahip çıktığı egosu) sebebiyle onun için “egosu boynuzlarından daha kalın, daha güçlü” denir. İşte bu koç burcu kendini üzgün göstermek istemez, kolay kolay da üzülmez. Onu üzen tek şey küçümsenmesi, ciddiye alınmamasıdır, yani ilahlığının önemsenmemesidir. Bu vasfın, bu halin tefekkürü için şöyle bir soru soralım mı? Bu kritere baktığımızda dunihi yaşantıda Koç Burcu’nun bu özelliğini tanımayan, taşımayan var mıdır acaba, hatta dunihi algıdan kurtulmaya talip olanlar olarak bizde bile?
Bir diğer tanımlama: Koç Burcu fiziksel güce sahiptir. Bu tanım onun dunihi algı içerisinde kendisini göstermeyi sevdiğini, bunu hayatıyla gösterdiğini anlatır. Mesela Koç Burcu bir dunihi kadın çevresindekileri ama özellikle de eşini yenmek, öne geçmek, baskın olmak için yaşar durur; giyimini, harcamalarını, evini barkını, her şeyini ona göre yapar. Görünmek için değil güçlü görünmek, baskın olmak, önde durmak için…
Astroloji ve burçları, dolayısıyla da Koç Burcunu dunihi algıyla okumaya, anlatmaya, yaşatmaya çalışan yerlerde bunlar dışında da birçok yorum bilgi bulmamız mümkün. Ancak amacımız burçlar hakkında bir makale, bir yazı, bir paylaşım olmadığından bu temel kriterlerle yetinip diğerlerini geçiyoruz. Hedefimiz, her şeyi olduğu gibi burçlar konusunu da Kur’an-ı Kerim ayetleri ve Efendimiz (SAV)’in öğrettiği Billahi bakış açısıyla, o çizgiden sapmadan, uzaklaşmadan, hatta o çizgiye sımsıkı sarılarak anlamaya, yararlanmaya çalışmak. Sünnetullah’ta burçlar ve burç özellikleri nedir ve bu özellikler yorumla (dunihi bakış açısıyla) nasıl küfürlere dönüşüyor. İşte bunu anlayıp bu yaygın yanlışa düşmekten korunmak, kurtulmak arzusuyla sizlerle birlikte bir tefekkür yapıyoruz…
Evet, bütün bunlardan sonra eğer Koç Burcu insanı “müstakilen varım ve muhtarım” iddiası fark eder, bu iddianın ne olduğunu öğrenir, bundan ve ürünlerinden vazgeçerse, bu reddedişle terklere başlarsa iş değişir. İşte o zaman Koç Burcu insanı dunihi algısı ile tanımladığı özelliklerini ve o özellikleri kullanarak gerçekleştirdiği davranışlarını değiştireceği bir yolculuğa başlar ve Biiznillah bütün o özellikleri billahi idrake hicret ettirebilir.
O özellikler Sünnetullah’ı Billahi manada fark eden bakışla nasıldır, nasıl bir ikramdır, nasıl bir ip ucudur, Allah ile nasıl bir irtibat vesilesidir; onları inşaAllah sonraki yazıda ele almak üzere Allah’a emanet olunuz.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti