Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

AVRUPA’YA TAT KATALIM – Kocatepe Gazetesi

Murat Arısoy 29 Şubat 2016 Pazartesi 14:16:57
 

Yeni Şafak gazetesinde İsmail Kılıçarslan’ın “Kültür Bakanlığı” başlıklı yazısını okudum. Kılıçarslan, özetle şöyle diyordu
“Bu yeni dönemde Kültür Bakanlığı’nın ‘fark oluşturabileceği’ en önemli mesele dünyadaki Türkiye imajını değiştirecek/düzeltecek hamleleri planlayıp hayata geçirmesidir. Yani, aktif bir lobi faaliyeti planlamasıdır. Biliyorum. ‘Dışişleri Bakanlığı, elçilikler, Yunus Emre Enstitüsü v.b var ya’ diyenleriniz olacak. Ben, ülkenin algısını topyekun değiştirecek bir hamleden söz ediyorum. Dolayısıyla bu iş, doğrudan sıcak siyasetle ilgilenen Dışişleri Bakanlığı ve elçiliklerimizle olabilecek gibi durmuyor. Yunus Emre Enstitüsü’nün mevcut yapısı da güçlü bir lobicilik yapmaya elvermiyor. Peki, Kültür Bakanlığı ne yapacak, nasıl yapacak da dünyadaki Türkiye algısını değiştirecek. Cevap basit: Dünyadaki gazetecilere, düşünürlere, yazarlara, sanatçılara erişim sağlayabilecek her türlü projeyi hayata geçirecek.”
Daha birçok önerisi var Kılıçarslan’ın, isteyenler 23 Şubat tarihli yazıyı okuyabilir.
“Kültür Bakanlığı” yazısı, bana Türker Göksel Hocam’ı hatırlattı.
Neden mi?
Türker Hoca, Afyonkarahisar Valiliği tarafından düzenlenen, şehrin kültür-turizminin masaya yatırıldığı iki çalıştaya da katılmış; o çalıştaylarda ve sonrasında “Avrupa’ya Tat Katmaya Geliyoruz” projesini kamuoyuyla paylaşmıştı.
Aslında bu projeyi yıllardır savunuyor ve dile getiriyordu Türker Hoca.
Ne demekti “Avrupa’ya Tat Katmaya Geliyoruz”?
Türker Hoca’nın ifadeleriyle izah edeyim:
“Ülkemizin, Avrupa Birliği’ne tam üye olma noktasında ortaya koyduğu siyasal iradenin ve kültürel değerlerimizin tanıtımının gerçekleştirilmesi için toplumun tüm kesimleri tarafından değişik etkinlik ve projelerle desteklenmesi ve çalışmaların multidisipliner bir yapıya büründürülmesi gerekmektedir. Bu düşünceden hareketle tasarlanan projemizin  Almanya’nın Köln şehrinde Avrupa’ya Tat Katmaya Geliyoruz ana başlığı altında gerçekleştirilmesi öngörülmektedir.”
“Proje kapsamında Avrupa Birliği’ne tam üye olan 28 ülkenin ve aday ülke olan Türkiye’nin, her biri için 29 farklı bakır kazan hazırlanacak ve bu kazanların her birine bir AB üyesi ülkenin ve Türkiye’nin bayrağı eklenecek, dolayısıyla her kazan Avrupa Birliği merkezli bir üye ülkeyi temsil edecektir. Aşure’yi oluşturan her bir hububat ve meyve bir AB ülkesini tanımlayacaktır. Örneğin; İngiltere’yi fasulye, Almanya’yı buğday temsil edecektir. Her bir ülke için kazanlara doldurulan ürünlerin yanı sıra en son olarak aşurenin olmazsa olmazı olarak nitelendirilecek olan şeker, kazanlara ilave edilecektir. Projemizin genel kurgusu uyarınca şeker, Türkiye’yi temsil edecektir. Bu katılım projemizin ana başlığını ve felsefesini yansıtan Avrupa’ya Tat Katmaya Geliyoruz sloganı ile özdeşleştirilecektir.”
Türker Hoca, projenin bütçe ayrıntısını da hazırlamış, hangi kurumların hangi aşamalarda görev alacaklarını belirlemiş. Geriye, sadece projenin uygulanması kalıyor.
İlgilenen devlet büyüğümüz olursa diye söylüyorum:
Türker Hoca, Afyon Kocatepe Üniversitesi Meslek Yüksekokulu’nda Öğretim Görevlisi. Projenin tüm yol haritasını Hoca’yı arayarak, Hoca’yı davet ederek birinci ağızdan öğrenebilirler.
Yukarıda yazdığım “Neden mi” sorusunun cevabı da burada saklı:
İsmail Kılıçarslan’ın köşesini okuduktan sonra Türker Hocam aklıma geldi; çünkü Türker Hocam’ın elinde tam da Türkiye’nin algılanma sorununu ortadan kaldıracak güzel bir proje vardı.
Kılıçarslan’ın önerilerinin karşılığı Afyonkarahisar’da mevcut.
Hatırlatmak istedim.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER