Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

BİRE KUL OLMAYAN BİNE KUL OLUR

Muharrem Günay 24 Ekim 2013 Perşembe 03:00:00
  İslâm “lâ ilâhe illallah” ile başla “iyyâke na‘büdü” ile yürürlüğe girer. Kur’an-ı kerim’de birçok yerde Allah’a kulluk emredilir. Çünkü insanları, bütün emirlerine itaatte kul etme hakkı ancak O’nundur. Zaten Allah da insanları bunun için yaratmıştır (Zariyat: 56). Çünkü Bir’e kul olmayan bine kul olur; “İyyâ kena’budü ve iyyâkenestaîn/ Ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dilerim” (Fatiha: 5) diyen insandan daha özgür bir insan yoktur. Allah’a kullukta yücelik ve hürlük, kula kullukta ise esaret ve küçülme vardır. İnsan sâdece Allah’a kul olacak şekilde yaratılmıştır. Kula kulluk insan fıtratına ters düşer.
Kimler Kâfir, Kimler Zâlim ve Fasıktırlar
Yüce kitabımız Kur’an-ı kerim’e göre; Allah’a inandığı ve ibadet ettiği halde Allah’ın koyduğu hükümleri bilerek inkâr edenler kâfir, Allah’ın koyduğu hükümleri kabul ettiği halde onunla hükmetmeyenler ve amel etmeyenler zalimlerin ve fasıkların ta kendileridir. Bu duruma aşağıdaki ayetlerde dikkat çekilir:
“…Artık kim Allah’ın indirdiğiyle (inkâr ederek) hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.” (Maide suresi:44)
“Kim de (inandığı hâlde aksini yaparak) Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.” (Maide suresi:45)
“Artık kim(inandığı hâlde amel etmeyerek) Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar fâsıkların ta kendileridir.” (Maide suresi:47)
“Allah ve Rasûlü bir meselede hüküm verdiği zaman, inanan bir erkek ve kadına, artık o işte, kendi (arzu ve heves)lerine göre (başka) tercih hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Rasûlüne karşı gelir (onlar tarafından verilmiş hükümleri beğenmez, kendi tercihlerine önem verir)se, kesinlikle o, apaçık bir sapıklıkla sapmış olur” (Ahzab: 36 )
İbni Abbas’dan rivayet edilmiştir ki: “Kim Allah’ın hükümlerini kabul etmeyip indirdiklerine değer vermez ve uygulamayı reddederse Allah’ı ve hâkimiyetini tanımamış olduğundan kâfir olur. Kim kabul edip de dünya menfaati veya cehaleti yüzünden hükmetmezse zalim ve fâsık olur.” Kâdı Beydâvî tefsirinde âyetin açıklamasında şöyle denilir: “Allahu Teâlâ’nın mutlak hâkimiyetini tanımamak veya hükümlerini küçümsemek ve beğenmemek, inkâr mânasına kâfirliktir.” Maksat inkâr olmasa bile, Allah’ın hükümleri adalet demek olup adaletin dışındaki uygulamalar zulümdür. Aynı zamanda Maide suresi 47. âyette geçtiği üzere “fâsıklık” denilmiştir. (İbni Kesîr (Çetiner), V, 1685-1690; Semerkandî, II, 203). [4/60; 6/114]
Ömer Nasuhi Bilmen Maide suresi 44. Ayetin tefsirinde şöyle der: “Tefsiri Kebir’de ve Essıracül münir’de yazılı olduğu üzere bir kimse hükm-ü ilahiyi kalben kabul etmez, onu bile bile lisanen inkâr ederse o takdirde kâfir olur. Fakat onu kalben tasdik ettiği halde terk eylerse kâfir olmaz, günahkâr olur.” Bilmen, büyük İslam âlimi İkrime’den de şu alıntıyı yapar: “Her kim Allah Teâlâ’nın hükmettiği ile onu bilerek inkâr ettiği halde hükmetmezse kâfir olur. Fakat her kim onu ikrar ettiği halde onunla hükmetmezse, o fasıktir, zalimdir, yoksa kâfir değildir.” (Kur’an-ı Kerimin Türkçe Meali Âlisi ve Tefsiri, 2. Cilt sayfa: 772.)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER