BOĞA BURCU İDDİASINDAN VAZGEÇERSE… – Kocatepe Gazetesi

-6-
DuniHi algı ile Boğa Burcu’nu, özelliklerinin ne ifade ettiğini gördük. Eğer Boğa Burcu insanı duniHi algısından kaynaklanan “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasından vazgeçerse ne olur, onu da görelim.
DûniHİ algı ve zann’larına sırtını döner hanif olursa burcunun hemen hemen saydığımız bütün özellikleri ona avantaj olarak geri döner. Hâlbuki onun özelliklerini öyle bir saydık ki, saydığımı özellikler esfele sâfiliyn ortamda korkulacak özelliklerdi. “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiası işte bu kadar tehlikelidir. Boğa Burcu insanı kendisine ulaşan hüdaya (hidayete) yapışır da o iddiasından vazgeçer, dûniHİ algı ve zann’larına sırtını döner de hanif olursa, saydığımız o korkulan özelliklerin tamamı bir anda avantaja dönüşür. Efendimiz (SAV)’e biat edenlerin bir anda değişmeleri gibi.
Bir kişi esfele sâfiliynde iken taşıdığı vasıflar nedeniyle ne kadar zorda ise onun özelliklerinin hepsi Billâhi anlamda çok önemli birer fırsata dönüşür, çünkü o özelliklerin hepsi onun için birer aralanmış kapıdır. Boğa Burcu için avantaja dönen bu aralanmış kapılara bu gözle bir bakalım.
Boğa Burcu insanı;
Aceleci değildir. Yani dünyanın geçici olduğunu kolayca anlayabilir.
Sanatsal yanı vardır. Gerçek sanatçının Yaradan olduğunu görebilir.
Sevince fedakârdır. Ama kişi esfele sâfiliyn hayatta neyi sevse sonu hüsrandı. Bu yüzden sevmemeye yemin etmişti. Çünkü hep üzülüyordu. Oysa o Allah’ı sevmeyi öğrenirse, bu özelliği yüzünden Billâhi iman yolunda öyle bir fedakâr olur ki. Birçok şehit böyle çıkar. “Sevdiği söz konusu olunca dünyaya meydan okur” özelliği Billahi anlama hicret ettiği zaman, yani Allah’ı sevdiği zaman şehadet ona çok kolay gelir.
Boğa Burcu insanı yalnız kalmaktan korkar. Eğer bu aralık kapıdan yararlanırsa, Allah’ı tanırsa, yalnızlık diye bir şeyin olmadığını anlar. Korktuğu için “nasıl yalnız kalmam?” diye araştırırken öğrenir ki yalnızlık diye bir şey yoktur. “Kefâ billâhi veliyyen; dost olarak Allah yeter” gerçeğini öğrendiğinde yalnızlık zannettiği şey ona çok kolay gelir, birden rahatlar.
Esfele sâfiliyn yaşantıda o borcuna sadık olarak bilinirdi. Oysa bu kapı diyor ki; borcuna sadık olduğu için asıl Allah’a verdiği sözü tutar.
Boğa burcu insanı ilme, dine, felsefeye kapalıdır. Bu öyle güzel bir avantajdır ki bakın: DûniHİ algıda ilme, dine, felsefeye yatkınsan tâbiri caizse hapı yuttun demektir. Kapalıysan kurtuldun demektir. Demek ki seni zehirleyemediler. Yoksa seni esfele safiliyn’e gömmüş o felsefi bilgileri, inandığın bir dolu yanlışı nasıl temizleyecektik senden? İşte bu aralık kapının ona böyle bir faydası olur.
Normal yaşantıda toplumsal kurallara önem verir. Bu özelliği nedeniyle, öğrendiği zaman sünnetullahı fark etmesi kolaylaşır ve hayat tarzı için gereken kuralları kolaylıkla uygular.
Onun dûniHİ algıdaki tutucu, inatçı, muhafazakâr özelliği Billahi anlama hicret ettirilirse, “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasındaki bu tutucu ve inatçı özelliği yüzünden küfrünün muhafazakârı iken bu kez o insan Billâhi imanı öyle bir tutar, ona öyle bir sarılır ki Billahi imanın muhafazakârı olur, kurtulur da gider.
Bazen Billâhi imana öyle bir tutuculuk gösterir ki Allah onu sever ve şeytanın gücü yetmez ona.
Bütün bu aralık kapılarını fark eden Boğa Burcu insanı Allah’ı tanımaya gerçekten talip ise şunu da yapmalıdır: DûniHİ algı ve zann’larıyla kendi içinde boğa sembolüyle oluşturduğu, tarif ettiğimiz o hayvanı, kurban keserkenki kurban mânâsı içinde kurban etmeli ve Allah’a kurb elde etmelidir.
Bir sonraki burç:
3. İKİZLER BURCU (21 Mayıs – 20 Haziran)
Tanrısal kavgaları Başak ve Balık burçları insanları iledir.
İkizler Burcu’nun küfrüne, küfrünün kıvamına baktığımızda; “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasıyla kendi adına söylediği “BEN”in statüsünü başka “BEN”lerle yarışmaksızın koruduğunu ama kendisiyle yarışarak yukarılara taşıdığını görürüz.
DûniHİ mânâda hürriyetini çok önemser, özgürlüğüne düşkündür, kısıtlanmaya gelemez, köleliğe benzetilecek hayat tarzlarından nefret eder; bu yüzden de her şeyi köleliğe benzetir. Yani sürekli “dûniHİ mânâda hürriyetim kısıtlanıyor” zannına girer, kendisi ile ilgilenenlere “benim ilâhlık alanımı kısıtlıyorsun” demeye çalışır. çünkü ilahlık alanının kısıtlandığını düşünür.
Bu özellikleri içeren “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasına hürmet edilmesini sever, bu amaçla da ünlü bir insan olmak ister. Ünlü olayım da, insanlar benim o ünüme hürmet ederken, onlara sunduğum “Müstakilen VAR ve Muhtar” iddiama, kendi adıma söylediğim “BEN”e hürmet etmiş olsunlar deyip ünü bir aracı olarak görür. Ünlü olmayı kendine hedef yapar. Bunu başarmış ve ünlü olmuş “BEN”lere de hayrandır, onları sever. Aslında böylece kendi küfrü yanı sıra başka “BEN”lerin de küfrünü tasdik eder, takdir eder ve onların küfürlerinden örnek alır.
Kendi adına söylediği “BEN” ile takdim ettiği aslında “A” Takdim Formu “BEN”dir. Kendisine Muhtariyeti Tercih Gücü Yetkisi içerisinde Billâhi anlamda hürriyet verilmişti, o bu yetkiyi dûniHİ mânâda, esfele sâfiliyn kurallar içerisinde de âsi olmak yönünde kullanmıştır. Burası İkizler Burcu’nun ilâhlığı için ayrıca önemlidir. Esfele sâfiliyn hayata başlarken zaten Allah’a âsi başladı. Farkında olmayabilir, bilmiyor olabilir ama hayata asi başladı. Bu yüzden, onun önünde esfele sâfiliyn hayat kuralları var. İşte o kuralların içinde de âsidir. Biz ona “A” Takdim Formu “BEN” demiştik, yani ASİ ben. İşte bu yüzden, İkizler Burcu insanı diğer “BEN”ler arasında anarşist ruhlu, kölelikten nefret eden, kurallarla mücadele eden olarak tanınır. DûniHİ algıyla yaklaşanlar “Bu özellikler neden sakıncalı olsun ki?” diye düşünebilirler. Ancak mesele tam da bu noktadadır. yani anlaymaya çalıştığımız şudur: Sakınca özelliklerin isminde değil! Bu özelliklerin dûniHİ algı ve zann’larıyla aktifleşmesi ve fillere dönüşmesi sakıncalıdır. Bu özellikleri duniHi algı ve zannlarıyla kullanan İkizler Burcu insanı “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasına sıkıca sarılır ve onu yükseltir. Oysa bu sıkı sarılış, farkında değildir ama doğrudan küfre sarılış ve sahip çıkıştır.
İkizler Burcu insanının küfrünün kıvamını diğer özellikleri ile de görmeye çalışalım.
Meraklı olmak ve zekâ en önemli özelliklerindendir. Belirgin bir diğer özelliği sezgi gücüdür. Esfele sâfiliyne göre onun meraklı, zeki ve sezgi gücünün yüksek olması iyidir. Ama bu üç silahı nerede kullanıyor? Şimdi sayacağımız özelliklere bakın:
Blöf ve yalan konusunda başarılıdır,
Aldatmaya meyillidir.
Sabırsızdır.
Kararsızdır.
İnatçıdır.
Konuşkan hatta gevezedir.
Sanki iki ruhludur, iki kişiliklidir, sağı solu belli olmaz.
İşte İkizler Burcu insanı zekâsını, merakını ve sezgi gücünü bu alanlarda kullanacak. Meraklı ve zeki olması, sezgi gücünün yüksek olması çok önemli bir silahtır. Ancak nelerde kullanmak için? Eğer bu fark edilemezse onun tüm özellikleri hepsi yalan dolandır. Bütün bu özellikleri size bir liste halinde verip ”Böyle birisiyle arkadaş olur musunuz?” desek ne düşünürsünüz? Korkmaz mısınız?
Esfele sâfiliyn “BEN”ler bile bu insandan rahatsızdır. Sebep dûniHİ algı ve “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiası şemsiyesidir, yani sebep o kişinin küfrüdür. Eğer İkizler Burcu insanı yaşantısına bu iddiayla devam ederse, boş işlerle uğraşıp bu dünyadan geçip gidecek demektir.
Bu burç insanı, “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasını ve dûniHİ mânâda hürriyetini bayrak olarak astığı “BEN” takdimini, hayat tarzının vazgeçilmezleri ilân ettiği öfke ve cinsellikle besler ve güçlendirir. Tanrısal alanlarının sınırlarını korumakla kalmaz, genişletmeye gayret eder. Böylece küfür, bu müstakillik iddiası altında İkizler Burcu insanının vazgeçilmezi haline gelir.
Eğer kurtulmak isterse bu özellikler ona nasıl bir kapı oluşturur? Onu da göreceğiz.

Burçlar ve Küfürler -6-