Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

BU TOPRAKLARDA YAŞAMAK BEDEL İSTER

Muharrem Günay 7 Kasım 2017 Salı 12:44:21
 

Üzerinde yaşadığımız coğrafya medeniyetler ve milletler mezarlığıdır. Bu coğrafyada yaşamak ve bu topraklara sahip olmak için bedel ödemek gerekir. Biz bu topraklarda hür ve bağımsız yaşamak için milyonlarca şehidi bedel olarak toprağa verdik. En son bedeli 15 Temmuz 2016’da verdik.
İslâm âlimleri kıyameti üçe ayırırlar:
1. Küçük Kıyamet
2. Orta Kıyamet
3. Büyük Kıyamet
Küçük Kıyamet, her canlının, ecelinin gelmesi ve ölmesidir. Bir kimse ölünce, onun kıyameti kopmuş demektir.
Orta Kıyamet, bir milletin, hürriyet ve istiklalini, bugünkü deyimiyle özgürlük ve bağımsızlığını kaybetmesi, dünya haritasından silinmesidir. (El Hac Muzaffer Ozak Envâr-ul kulub s:272)
Yüce kitabımız Kur’an’da bu kıyametten “Her ümmetin bir eceli vardır” (A’raf 34) şeklinde söz edilmektedir.
Bir millet sadece bağımsızlığını kaybetmekle tarih sahnesinden silinmez, aynı zamanda bir millet kendisine Allah tarafından verilen milli kimliğini, adını, dil ve kültürünü kaybederse de tarih sahnesinden silinmiş olur. Nitekim Kur’an’da Rad suresinde bu duruma şöyle dikkat çekilir:
“Bir kavm, özlerindeki (özlerini, güzel hal ve ahlâk )ını değiştirip bozuncaya kadar Allah şüphesiz ki onun (halini) değiştirip bozmaz..” (Rad suresi 11)
Bir diğer ayette ise: “…Bir topluluk, kendilerinde bulunan (güzel ahlâk)ı değiştirmedikçe Allah onlara verdiği bir nimeti/güzel bir durumu değiştirmez. Allah, şüphesiz hakkıyla işitendir, bilendir” (Enfal 8/ 53) buyrulmuştur.
Âyet-i kerîmede görüldüğü gibi, toplumsal değişmenin ve çöküşün sebebi, fertlerin kendi iradeleriyle inanç, ahlâk ve kültürlerini bozmuş olmalarıdır. Peygamber Efendimiz “”Bir millete benzemeye çalışan kimse, o milletten sayılır.” (Ebu Dâvud, Libas; 4) diyerek toplumsal bozulmaya dikkat çekmiştir.
Bu düşünce milli şairimiz M. Akif’in mısralarında şöyle anlatılır:
“Bilmez misin ki kat’î bir düsturdur bu Hak’ça / Bir kavmi bozmaz Allah, onlar bozulmadıkça” (M. Âkif).
Islama göre bir milletin Allah tarafından kendisine verilen dil, örf, adet, kültür gibi özelliklere sahip çıkmayarak bunları bozması ve başka milletlere benzemeye çalışması Allah’a ve Allah’ın ayetlerine isyan etmek demektir. Çünkü başta Rum suresi 22. ayet olmak üzere Kur’an, insanların dillerinin, renklerinin ayrı ayrı olması ve insanların farklı milletler halinde yaratılmış olması Allah’ın varlığını ve gücünü gösteren ayetler, deliller olarak gösterilmiş ve bunlardan ibret almamız istenmiştir. (Bak: Şura suresi 8, Casiye suresi 4 ve Maide suresi 48. âyetler) İçki içerek, zina ederek, namaz kılmayarak, Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyerek Allah’a isyan etmekle, Allah’ın kendisine verdiği dil, kültür gibi değerleri bozarak isyan etmesi arasında hiçbir fark yoktur.
Tarih kitapları kendi elleriyle kültürlerini ve dillerini kaybederek tarih sahnesinden silinen sayısız milletten söz eder. Bu anlamda üzerinde yaşadığımız topraklar bir milletler ve devletler mezarlığıdır. Etiler, Sümerler, Roma, Bizans ve Osmanlı gibi çok sayıda devlet bu coğrafyada yaşamış ve tarihin derinliklerinde kaybolup gitmişlerdir. Bu gün bu tehlike Türkiye cumhuriyeti için de söz konusudur.
Yüce Allah kitabımızda şöyle buyurur:
“Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğruya iletmez.”MAİDE 51
Hz. Ali (ra) insanın, arkadaşları vesilesiyle tanınabileceğini şöyle ifade eder:
“Kimin durumunu kestiremiyorsanız; dinini bilmiyorsanız, onun çevresine bakın. Eğer arkadaşları Allah’ın dinine bağlıysalar, o da Allah’ın dini üzeredir. Şayet arkadaşları Allah’tan başkasının dini üzere iseler, onun Allah’ın dininden nasipsiz olduğunu bilin. Çünkü Resulullah (s.a.v) şöyle derdi: “Allah ve âhiret gününe inanan bir kimse kâfiri kardeş, faciri arkadaş edinmesin. Kim kâfiri kardeş ya da faciri arkadaş edinse, facirdir, kâfirdir.” (Bihar-ül Envar)
Evet! Bu coğrafyada yaşamak istiyorsak hem bedel ödemeye hazır olmalı hem de milli ve manevi değerleri koruyan, benimseyen ve yaşayan, okuyan ve araştıran bir nesil yetiştirmek zorundayız.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER