Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ümit Demir
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Canlı Bomba Olur muyduk? Yoksa Olduk mu?

Ümit Demir 22 Mart 2016 Salı 14:23:17
 

Akıl sahiplerinin havsalası almıyor bir türlü: “Ben kızıma/oğluma, nazla bile iş yaptıramıyorken nasıl oluyor da gencecik insanlar kendisini hevesle canlı bomba yapabiliyor?”
Galiba bu durum aklın, gönlün, ruhun devre dışı bırakılıp “kesin inançlı” olunmasıyla yakından ilgili… Eric Hoffer , Kesin İnançlılar isimli kitabında “…kitle hareketleri, taraftarlarında ölümü göze almak ve birlikte eyleme geçmek duygusu yaratır: ortaya koydukları program ve telkin ettikleri öğreti ne olursa olsun, bütün kitle hareketleri aşırılığı, gayreti, parlak umudan, nefreti ve hoşgörüsüzlüğü körükler: bütün kitle hareketleri hayatın belirli bölünmelerinde güçlü bir faaliyet akışı yaratmaya muktedirdir ve körü körüne bir inanç ve sadakat ister.” demiş.
Doğan Cüceloğlu ise “Kör inanç, sağlıklı değerlerin kaynağı olamaz. Aklı inkâr eden bir inanç sistemi orta çağlarda görülen bağnaz insan ve toplumlar üretir. Bağnaz insan ve bağnaz toplumların en belirgin özelliği öfkeli ve bencil oluşlarıdır. Bu kişiler saldırgandır. Kendilerinden farklı olan herkese saldırmaya ve yok etmeye hazırdırlar. Düşünenlere ve kendilerinden farklı inanca sahip olanlara hınçlı, kinlidirler.” diyor.
***
Kesin inançlı olmanın en büyük belirtisi şiddete yol açan “öfke” ve başkasını yok sayan “kibir” diyebilir miyiz? Öfke ve kibir, toplumların huzurunu bozan, sosyal dengeyi alt üst eden bir virüstür elbette. Bu iki duygunun altı, değişik şeylerle doldurulabilir. Mesela mağduriyetler, dünyaya iyilik getirme ideali, haklı sesi herkese duyurmak gibi.
***
2001 yapımı Kod Adı Kılıçbalığı isimli filmde şöyle bir diyalog geçiyordu:
– İşte bir senaryo; dünyanın tüm hastalıklarını iyileştirebilirsin ama bedeli masum bir çocuğu öldürmek. Bunu yapabilir misin?
– Hayır.
– Beni hayal kırıklığına uğrattın. Bu, çoğunluğun iyiliği için…
“Kesin inançlı” olmaya aday birisi için bu tür yönlendirmeler oldukça etkilidir. “Davamız için”, “insanlık için”, “çektiğimiz zulümler için” türünden telkinlerle masumların hayatı hiçe sayılır ve olan olur.
***
Asıl anlatmak istediğim bizim aklı, duyguyu, ruhu kaybedip de kör bir inanma ile bir davaya sahip çıkan sapkınlarla olan mukayesemiz, denkliğimiz.
Hatırlarsanız “Kederde ve Zaferde Bir Değiliz” başlıklı yazımda Ankara’daki patlamada ölen 9 yaşındaki bir çocuğu hatırlatmış, o masuma rağmen patlamada ölenlere bazı kesimlerin “oh” dediğini belirtmiştim. Çünkü o gün, o meydanda olanlar birileri için “karşıt görüşlü” insanlardı, “Bu meydan kanlı meydan” diye halay çekiyorlardı ve ölmeyi hak(!) ediyorlardı.
Gelelim İstanbul’daki son patlamaya… Turist kafilesine yapılan saldırıda İsrailli turistler yaralanmış, bir siyasi partide aktif görev alan bir kişi de bunun üzerine “İsrailli turistler keşke ölse” diye sosyal medya üzerinden tepkisini dile getirmiş. İsrailli turist ile İsrail hükümetini, Siyonizm ile Yahudiliği, bombanın Türkiye’deki etkisi ile İsrail üzerindeki yansıması gibi pek çok farklı konuyu birbirine karıştıran bir öfke hâli, bir akıl tutulması örneği…
***
Aklı ve duyguları geride bırakıp elimize sadece öfke ve kibri alınca bize kalan sadece “kör inanç” oluyor bu örneklerde de görüldüğü gibi.
Tuhaf olan şu ki canlı bombanın amacı masum öldürmekti; ve biz de söylemlerimizle onunla aynı yerde buluştuğumuzu ilan ediyoruz. Üzücü… Eğer sırf bizden farklı düşünüyor diye, bizden farklı bir ırka mensup diye suçsuz birilerinin ölümüne destek oluyorsak geldiğimiz nokta “canlı bomba” ile aynı safta olmaktır.
***
Ben yine İslam elçisinden bir örnek ile konuyu kapayayım; Peygamberimiz@, İslam’a davet için Taif şehrine gidip orada taşlanmasına rağmen öfkesine mağlup olmamış, kendisine kötülük yapan o topluluk için yine de hayır dua etmeyi başarabilmiştir.Keza Mekke’nin fethinden sonra da herkese adaletle muamele edebilmiştir.
***
Suçlar elbetteki cezasız kalmamalı. Ama içimizdeki öfkeyi, kini, kibri “ötekini yok etme” amacına yönelik de kullanmamalıyız. Aksi halde birileri gelip bu zaaflarımızı kullanarak bizi istediği şekilde yönlendirebilir.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER