Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

DUA EDERKEN ESMA’ÜL HÜSNA’DAN YARARLANALIM

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 17 Mart 2018 Cumartesi 12:36:44
 

– 132-
A’râf-180: “Esma’ül Hüsna Allah’ındır, O’na onlarla dua edin.”
Bu ayet çok önemli bir yol göstericidir: Allah’a Esma’ül Hüsna’yla dua edin. Esma’ül Hüsna’larla nasıl dua edebiliriz? İstediğimiz gibi dua edebiliriz. Esma’ül Hüsna’lar birer kanundur, probleminiz neyse, onu çözmek üzere dualarınızda bu kanunlardan dilediğiniz gibi yararlanırsınız. Eğer sizin için “tanrılık” bir problemse o problemi çözerken dualarınızda bu kanunlardan yararlanın. Ama dikkat edin, kanunlardan “A” Takdim Formu “BEN” de yararlanabilir, ona izin vermeyin. Eğer birisi “A” Takdim Formu “BEN”in ihtiyaçlarına yönelik dua ediyorsa bu duaya da icabet olabilir, onun duası da tutabilir, o kişi de isteğine kavuşabilir. Duanın yerine gelmesi, onun doğru yolda olduğunu göstermez. Kim dua ederse, Allah dilerse duasını kabul eder, duası gerçekleşir. Duanın yerine gelmiş olması, kişinin doğru yolda olduğunun ve orada ilerlediğinin göstergesi değildir. Eğer duasında ilahlığını kuvvetlendirecek, ilahlığına destek olacak şeyler istemişse daha kuvvetli ilah olur. Dualarının yerine gelmesi, istediğinin oluyor olması, dualarında başarı sağlıyor gözükmesi kişinin doğruyu bulduğunun işareti değildir. Yaptığı şudur: Kanunlardan yararlanarak, kanunları kullanarak ilahlığını kuvvetlendirecek malzemeler kazanmak.
HÜSNALARI DUADA KULLANMAK, YARARLANACAĞIMIZ ÖNEMLİ BİR İMKÂNDIR
Duayı doğru yolda nasıl kullanırız? Dedik ki; tek bir hedef, tek bir idrak vardır; örtücü olmamak. Dolayısıyla, örtücü olmamak için dua etmeli, Esma’ül Hüsna’yı örtücü olmamak için kullanmalıyız. A’râf Suresi-180. ayete bu gözle bakalım: “Allah’ın Esma’ül Hüsna’sı vardır (Esma’ül Hüsna Allah’ındır), O’na onlarla dua edin.” Yani onları kullanarak örtücü olmaktan kurtulmaya çalışın, örtücü olmaktan kurtulmak için onlardan yararlanın.
“Eğer dua “A” Takdim Formu “BEN”in yaşantı ihtiyaçlarına yönelik yapılırsa, bu sipariş türü istekler ve isteklerin gerçekleşmesi; ancak, “örtücü ilah” iddiasını sabit ve güçlü kılabilir. Bu bağlamda; özünde “Durum Tesbiti”nden kaynaklanan bir yöneliş olan “DUA”, öncelikle “A” Takdim Formu “BEN”in iddiasından rahatsızlık duyma ve kurtulma gayretlerini içermelidir. Bu tür rahatsızlık ve gayretler, TALİB’İN “kader gerçeğini” idrak edebilme ölçüsüne bağlı olarak; nihayet “MERHAMET” isteyen tek kelimelik, sığınan seslenişte ifadesini bulur. Yani, eğer bir kişi “ben örtücü olmaktan, küfür ehli olmaktan kurtulmak istiyorum” deyip dualarını ve gayretlerini bu yönde yaparsa, onda kader bilinci geliştikçe duasındaki seslenişler kaderle ilgili idrak çerçevesinde boyut değiştirir. Hatta öyle olur ki nihayet tek bir kelimeye kadar gelir ve biter; “MERHAMET” der ve durur. “Merhamet Allahım merhamet, ancak merhamet edersen” der ve durur. Bizim için Esma’ül Hüsnalarla dua etmek önemli bir ibadettir. Sadece “merhamet” diyeceğiniz idrakı yakalayıncaya kadar Esma’ül Hüsnaları duada kullanmak, o idraka gelinceye kadar yararlanacağımız önemli bir imkândır.”
ESMALARDAN DA, ÖRTÜCÜLÜKTEN KURTULMAK İÇİN YARARLANMAK LAZIM
Bu yola yeni başlayan ve zikrullahtan yararlanmak isteyen birisi, “ben bu yolda yürürken iradesi kuvvetli biri olayım” deyip Mürid isminden yararlanıyor diyelim. Bu zikir yapılırsa iradesi kuvvetli biri olur, Mürîd ismini yeterince zikrederse onda Mürîd’le ilgili açılan beyin kapasitesi sayesinde iradesi kuvvetlenebilir. Ama bu işi yapan ondaki hangi “BEN”? Eğer örtücü ilahsa, esma zikriyle meşgul kişi örtücülüğünün farkında olmayan birisiyse, kuvvetli iradeyi örtücü ilahlığı için istemiş demektir, o kişi iradesi kuvvetli bir örtücü ilah haline gelir. Dolayısıyla öyle bir idrakla istek/dua geliştirmeliyiz ki örtücü ilahı kuvvetlendiren bir dua ve sığınış olmasın. Öyle bir tefekkür ve istek olmalı ki öncelikle örtücü ilahlıktan kurtulmak için Esma’ül Hüsna’dan yararlanılıyor olalım. Bir başka örnek daha verelim. Örtücü ilahın en önemli özelliklerinden birisinin “öfke�� olduğunu, örtücü ilahın “öfkeli” olduğunu, öfkenin ancak örtücülükten kurtulunca kalktığını, öfkenin en önemli ilahlık vasıflarından ve tanrılık işaretlerinden olduğunu gören bir talip “ben bu öfkeden kurtulmalıyım” diyor. Dikkat ederseniz, onun hedefi örtücü ilahın bir vasfından kurtulmak, değil mi? Öfkeli olmaktan kurtulmayı bunun için istiyor. Bir yöntem aradı ve kurtulmak için Halim ismine sığındı. Çok önemli nüansı fark edin. İlk kişi “iradesi kuvvetli biri olayım” diyordu. Bu, örtücülükten kurtulmak için şunu yapmalıyım diyor. Bu kişi halîm insan olmaya çalışmıyor, hedefi halim selim, nazik, kibar bir insan olmak değil. Örtücü ilahlıkla ilgili bir hedef olarak öfkeli olmaktan kurtulmak istiyor, Halîm isminden yararlanarak örtücü ilahın önemli bir özelliği olan öfkeden kurtulmaya çalışıyor. İki bakış açısının farkı budur. Birisi kişide muhtariyete ait Halîm’i yükseltir, onu hümanist yapar, diğeri “B” kapsamında Halîm’i geliştirir. Daha da somutlaşması için örneğimizi Alîm ismine de uygulayalım: Bir kişi “bilgili” olmak için, ilahlığını güçlendirebilmek için Alim isminden yararlanabilir. Bir başkası da Allah’ı iyi tanımak için, “A” yapısını iyi tanımak ve o tanrıdan kurtulmayı öğrenmek için bir telaşla Alîm zikri yapabilir. Şunun gibi: Allah muhafaza etsin inşaAllah, bir hastalıktan şüphelendiniz, sağlıkla ilgili bir kitaptan, bir web sayfasından o hastalığın özelliklerine bakıyorsunuz. O bilgilere, şüphelendiğiniz hastalıktan kurtulmak için bakmak, o şüpheyi, o hastalığı tanımak için ondan yararlanmak doğru bir davranıştır değil mi? İşte Alîm isminden de diğer esmalardan da bu tefekkürle, örtücülükten kurtulmak için yararlanmak lazım. İzah edebildim mi? Halbuki siz bir bilgiyi farklı ve bilge birisi olarak görünmekten hoşlandığınız için de edinebilirsiniz. O bilgi sizin ancak muhtariyetinizi güçlendirir. Esmalar ve duadan yararlanırken, hastalıktan korunma telaşı ve korkusuyla çare arayan gibi yararlanmak gerekiyor. Günümüzde sağlık konularına internetle çok kolay ulaşılıyor. Kişi bir hastalık duyuyor, kendinde bazı belirtiler sezerse hemen internete giriyor. Oradaki bilgilere korunma ve kurtulma telaşıyla bakıyor. İşte bu kurtulma duygusu gibi bir şirkten kurtulma duygusunu dualarda yakalamak gerekiyor. Nasıl, tıp kanunlarından yararlanarak hastalığınızdan sıyrılmak istiyorsunuz, Esma’ül Hüsna’yı da şirkten kurtulmada öyle yararlanacağınız kanunlar gibi görmeniz gerekiyor. Esma’ül Hüsna’lara, küfür hastalığından sıyrılma duygusuyla yaklaşmak şarttır. Aksi halde, esmalardan muhtariyeti güçlendirici şekilde yararlanırsınız, “A” Takdim Formu “BEN”iniz kuvvetlenir, sonuç öyle olur.
BİLİN Kİ KİMSEDEN ALLAH AÇIĞA ÇIKMAZ, ÖYLE BİR ŞEY OLMAZ
Tasavvufla meşgul kişide tasavvuf kokusu öyle bir mahcubiyet oluşturur ki, kendisindeki “BEN”i görmek istemez. Bazen yanınızda biri oturduğu halde onu hesaba almazsınız ya, yokmuş gibi davranırsınız ya, onun gibi bir durum. Ama var o. Kendisindeki ilahlığına yokmuş gibi davransa da o var, onu yok etmedi; ilahlık veri tabanı ve bilinci duruyor. Görmezden gelse bile ilahlık bilinci var ve o ilahlık bilinci yapılan zikrullahla ilerleyen tanımayla Ulûhiyeti tanır, Ulûhiyetin cazibesine kapılır. Daha önce Rububiyete sahip çıkıyordu şimdi Ulûhiyeti görüp ona yapışır, ona sahip çıkar. Ulûhiyet cazibesiyle daha önce sahip çıktığı Rububiyeti görmezden gelir. Böylece daha önce Rububiyete sahip çıkarken ER olan tanrı, Ulûhiyeti tanıyıp ona sahip çıkarak generalliğe terfi eder, General Tanrı olur. Tasavvuf yolunda bu hal çok önemli tuzaklardandır, düşünülen yanlışlardandır. General Tanrı haline gelmiş kişi hikmetli sözler söylüyormuş gibi konuşur, kendisinden Allah açığa çıkıyor zanneder, diğer er tanrılar da onu dinlerken “ne önemli kişi, ne kadar önemli şeyler söylüyor, çok ilerlemiş” derler. Bilin ki kimseden Allah açığa çıkmaz, öyle bir şey olmaz. Birisi var, Allah oradan açığa çıkıyor gibi bir şey olamaz. Allah’ın açığa çıktığı sanılan o birim tanrıdır. Yok etmeniz gereken zann bu zanndır. Herhangi bir yerden Allah açığa çıkmaz. Allah’ın açığa çıkması için bir yer oluşturduğunuz an, işte tanrı odur. Yok etmeniz gereken tanrı/zann önce budur. Çünkü “benden Allah açığa çıkıyor” zannıyla, kişi gizlice “ben Allah’ım” demiş olur; Allah gibi davranmaya başlar. Böylece dinleyen, seyreden, okuyan erler o generale hayran olur, onu kutsal zannederler. Ama o aslında bir general tanrı. Tanrılığını ilerletip Uluhiyet’e sahip çıkan hale gelmiş bir tanrı!
General tanrılık halini firavunlukla karıştırmayın, firavun farklıdır. General tanrı namaz kılar, secdeye gider. Firavun çok farklıdır, onu narsist tanrılar alanında buluruz, firavun narsist tanrılıkta ilerlemiş, kendi ilan ettiği ilahlığına aynel yakini gayet ileri gitmiş bir yapıdır. Bilinen firavun zahiren de ilahlığını ilan ediyor, değil mi? İlan ettiği ilahlığa öyle aynel yakin elde etmiş ki büyük güçler açığa çıkarıyor; o tipik narsist tanrıdır, onun tasavvufi yaşantıyla ilgisi alakası olmaz. Oysa General Tanrı, tasavvufla meşgul olan talibin içine düşebileceği bir girdaptır, hem de fark etmeden!
ŞUNU ANLIYORUZ Kİ EFENDİMİZ SALLALLAHU ALEYHİ VESELLEM, BAZI KADINLARA POZİTİF AYRIMCILIK YAPIYOR
Dünkü paylaşımda olması gereken kadınlarla ilgili bir notu ekleyip devam edelim. Kadınlardan bahsederken “Efendimiz (SAV)in imanlı kadınlara koruyuculuğuyla ilgili” paylaşmayı planladığım bir şey vardı, unutmuşuz: Bu KORUYUCULUK yalnızca Efendimiz’in aramızda yaşadığı zamana ait değildir. Kanaatimce, gözlemlerimce hala devam eden, şu an var olan bir koruyuculuktur. Çok dikkatimi çeken bir şeydir bu. Cehennemden yani örtücü ilahlıktan kurtulma telaşına girmiş imanlı kadınlar, salihalık yolunda (mesela) salâvatı çok seviyor ve kullanıyorlarsa onlarda çok güzel açılımları gözlüyorum; sanıyorum ki Efendimiz (SAV) onlara POZİTİF AYRIMCILIK yapıyor. Onlar emanet olduğu için onlarla ilgili çok farklı hediyeler var… Onlarla ilgili birçok anıyı sizler gibi ben de duyuyor, dinliyorum. Bir tanesini paylaşayım: Benim muhterem bir arkadaşım, bir kardeşim var, onun bir saliha, mübarek bir annesi var, Enteresandır, sanki Efendimiz (SAV) sürekli onların evinde misafir. Annesinin rüyasında sürekli Efendimiz’i görmesi o kadar normal ki. Kalkınca “bugün Efendimiz’i gördüm” demesi çok normal karşılanıyor annesi için. Bir rüyası dikkatimi çekmişti, sizlerle paylaşayım. Salâtta huşuyu konuşurken ilgili bir hadisi paylaşmıştık, eşlerinden birisi “Efendimiz döneminde insanların gözleri ayaklarından öteye gitmezmiş” diye anlatıyor. Efendimiz (SAV) zamanında, salâtta insanların gözleri ayakuçlarından ileri gitmezmiş. Daha sonra bakışlar biraz yön, yer ve mevzi değiştirmiş. O mübarek arkadaşımız, paylaştığımız bu hadisi annesiyle, babasıyla, sevdikleriyle paylaşıyor. O zaman annesi bir rüyasını hatırlıyor ve anlatıyor: Efendimiz bize gelmişti, uzanmak istedi, şu sedire uzandı ben de üstünü örtüyordum. Üstünü örterken bana “ayaklarımı örtme, ayaklarım gözüksün, oradan Rabbimi görüyorum” dedi. Bu rüya ile salâtta huşu ve gözlerin hali arasında kendince bir benzetme yapmış, bir ilişki kurmuştu. Muhabbetle salâvattan yararlanan böyle salihalardan çok güzel anılar duyuyoruz, inşaAllah değerlendirenlerden oluruz. Şunu anlıyoruz ki Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, örtücü olmaktan korkan, korunan ve bunun için da salâvatı seven böyle kadınlara pozitif ayrımcılık yapıyor. Efendimiz (SAV), bize “örtücü olmaktan korunun” uyarısı yapan bir Rasul ve bu öğretiyi hayatıyla yaşayarak anlatan bir Nebi’dir. Onu tanımamak, Onu duymadan ölüp gitmek nasıl bir şanssızlık olur. Allahım, muhafaza ediversin.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti