Dünkü yazımızda Köy Enstitüsü öğretmenleri ve Eğitmenlerden söz etmiştik. Bugün tek öğretmenli bir köy okuluna gidiyoruz. İşinin ehli çalışkan bir öğretmenin sınıfında randıman teftişi yapıyorum. Son ders oldu. Öğrencileri yemeğe gönderdik. Öğretmenimiz beni lojmana davet etti. Teşekkür edip daveti geri çevirdik. Öğretmenimiz çok ısrar edince gittik. Bağdaş kurarak yer sofrasına oturduk. Yemek yemeye başladık. Öğretmenin eşi, “Hocam size ikram için hindi ayırmıştık. Kesip temizleyelim mi, yoksa öyle mi götürürsünüz.” dedi. Ben “Kaç çocuğunuz var” dedim. Öğretmenin eşi “Beş” dedi. Ben “Bugün bu hindiyi kesip çocuklarınızla birlikte yiyeceksiniz” dedim. Bizim öğretmenlerimiz gönlü bol insanlardır.
1960’larda bir köy okulunda teftiş yapan müfettiş abimiz anlatıyor. Öğle vakti yine lojmanlardadır. Evdeki tek portakalı müfettişe ikram etmek ister öğretmenin hanımı. Çocuk o portakalı ben yiyeceğim, diye bağırır. İşte bizim insanımız, öğretmenimiz budur. Misafire canını veresi gelir.
Altmışlı yıllardan bahsedip de “beşli baca”dan söz etmemek olmaz. O yıllarda köylerin hemen hiç birinde elektrik yok. Evler gaz lambası ile aydınlatılıyor. İlçeye veya şehre inen köylü ya da öğretmen lamba bacası alırsa, bunu kırmadan köye götürmesi gerekir. On iki kişilik minibüse 20 kişi binmişsiniz. Bacanın kırılmadan köye ulaşması imkansız. İşte burada Türk insanının fıtri zekası devreye giriyor. Aldığınız beşli bacadan ipi geçirip boynunuza takıyorsunuz. Böylece kırılmadan köye ulaştırıyorsunuz.
Biz eski yıllarda öğretmenlerin fedakarca çalıştıklarını anlatmıştık. Bir kasabada on bir öğretmenli bir okulda müstakil müdür olarak görev yapıyorum. O yıllarda eylülün ilk iki haftası seminer çalışması yapılır. Öğretmenler yıllık ve ünite planlarını yapar, sınıflarının temizliğini yaparlar, eğitim öğretime hazırlık yaparlardı. Okulumuzda kadrolu hizmetlimiz yok. Kasabadan birini buluyoruz. Sobaları yakıyor, sınıfları süpürüyor. Diğer işleri hep kendimiz yapıyoruz. Seminerde ben de müdür odasında temizlik yapıyorum. Sandalyeye çıkmış duvarda temizlikle meşgulüm. Kapı çaldı, birisi içeri girdi. Bana “müdür bey nerede?” dedi. “Buyrun müdür benim” dedim. Adam eşinin bu okula tayin olduğunu söyledi. Hizmetli olarak tahayyül ettiği kişinin müdür olduğu adamı şok etti.
İşte dün eğitim işleri öyleydi, bugün böyle.
Rahmetli Demirel ne demiş. “Dün dündür, bugün bugündür.”
ASAYİŞ
24 Mart 2023GÜNDEM
24 Mart 2023GÜNDEM
24 Mart 2023ASAYİŞ
24 Mart 2023ASAYİŞ
24 Mart 2023UNCATEGORİZED
24 Mart 2023UNCATEGORİZED
24 Mart 2023Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.