Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Misafir Kalem

GİRESUN ŞEHİTLİĞİ / Mehmet Behiç GÖKTAN

İscehisar İlçesi, Doğanlar köyü sınırları içerisindedir. Giresun yöresinden gelen gönüllü mücahitlerin bulunduğu şehitliktir. Bu alaylar 47 nci ve 42 nci alaylardır. 47 nci Alay Komutanı Milis Yarbay Osman Ağadır.(Namı diğer Topal Osman) Giresun yöresinden gelen gönüllülerin yattığı şehitlik olduğu için “Giresun Şehitliği” adını almıştır.
Büyük Taarruz’dan önce Afyonkarahisar’daki Güzelim Dağı eteklerinde 47. Alay Mahmut Şevket Paşa’ya teftiş verirken. (14 gönüllünün dünya’ya son başkışı)
Ülkemizi işgal eden Yunan Ordusu’nun bir bölümü “Kabaçkıran ve Dedesivrisi” mevkilerinde mevzilenmiştir. Bu düşman birliklerini yok etme görevi Osman Ağa’ya verilmiştir.
Topal Osman emrindeki 47. Alay, 26 Ağustos 1922 gece saat 0230 da düşmana karşı taarruza geçmiş 36 süren kanlı çarpışmalardan sonra 47. Alay bir taburu ile Kabaçkıran, iki taburu ile Dedesivrisi ve Evliya Tepelerini ele geçirmiştir. Bu muharebelerde 14 Giresun’lu günülü şehit düşmüştür. Şehit düşen 47. Alay askerleri Sivritepe’ye defnedilmiştir. Alay daha sonra kaçan Yunan birliklerini kovalamaya devam etmiştir…..
47. Giresun gönüllü Alayında bulunan Hacı Ahmet Asal’ı tanımadan geçemeyiz.

 

BAŞIMIZIN TACI HACI AHMET HALİS ASAL1

 

Giresunluların yakından tanıdığı, 47.Alay mücahidi Rum asıllı Ahmet Halis Asal
Oğlu Abdullah Asal, delikanlılık yıllarımdan arkadaşımdır. Randevulaşmadan 06.03. 1993 tarihinde kendisini işyerinde ziyaret ettim. Ortaokul öğrencilik yıllarımızdan boks yaptığımız günleri konuştuk. Hayatta olan ve olmayan arkadaşlarımızı andık. Sonunda sözü babasına getirdim. Araştırma yaptığımı biliyordu. Babasının anılarını almak istediğimi kadirbilirlikle karşıladı. “Babamın anımsanması bir vefa örneğidir” diyerek duygularını gizleyemedi. Babasıyla ilgili, elinde mevcut doküman ne varsa, yararlanmama sundu.
Ahmet Halis Asal da iz bırakanlardan biridir. Milli Mücadele’deki hizmetleriyle, bu toprakların insanı olduğunu kanıtlamıştır. Yaşam öyküsü bölünmez bütünlüğümüze örnek niteliktedir.
Onun bizlerde iz bırakan yaşam öyküsü:
1902 yılında, Giresun İli Keşap İlçesinin Karabulduk nahiyesine bağlı Armutdüzü Köyünde doğdu. Rum asıllıdır. Babasını çocukluk yaşlarında iken kaybetti. O’ nu asıl yetiştiren dedesi Andrea’dır.
Dedesi tütün kıyıcısıydı. Yöresinde iyi tanınıyordu. Evlerine tütün kıyıcılığına gelen Müslüman Gürcü ve Tonyalılar la yakın dostluk ilişkileri vardı.
Ahmet Halis Asal, 14-15 yaşlarında iken İslami prensipler hakkında geniş bilgi sahibi oldu. Müslümanların nasıl oruç tuttuklarını merak etmesi uykusuz geceler geçirmesine neden oluyordu. Abdülkadir Geylani’yi kendisine örnek almıştı. Geylani, ilim öğrenmeye giderken, yalan konuşmayacağına dair annesine söz vermişti. Nitekim yolculuğu sırasında, annesinin yakasına diktiği altınları haramilerden saklamayarak sözünü tutmuştu. Ahmet Halis Asal da aynı inançla yakasının arkasına iliştirdiği uğurlu parasıyla hayatını kurtardığını söyler. İslam büyüklerinin yaşam tarzlarını, kendi yaşantısına örnek almasıyla islamiyetin yüceliğine duyduğu merakı, giderek daha da artmıştır.
Ruslar, Trabzon’u işgal etmişlerdi. Harşıt’a kadar uzanmalarıyla, göçe zorlanan Tonya’lı Lazları evlerinde konuk ederek onların dertlerine ortak oldular. İslamiyeti daha iyi öğrenmek için yaptıkları söyleşilerin sonunda dedesiyle hak dini kabul ettiler. Bundan böyle Müslümanlarla iç içe yaşayabilecek güven ve samimiyeti kazandılar. Seferberlik yıllarında Rumlar sürülürken dedesiyle dostları tarafından saklandılar.
Dedesi, Tonyalı dostlarının yanında öldü. Kız kardeşi seferberlikte kayboldu. Annesi, kendi isteğiyle Yunanistan’a gitti. O’ aile bütünlüğünün parçalanmasına karşı idi. Kopuşun ızdırabını yıllarca yaşadı. Ülkesinde kalmaya kararlıydı. İhanet duyguları taşımıyordu. Doğduğu ve yaşadığı yerden bağlarını koparmadı. Vatan ve toprak sevgisiyle en sevdiklerini feda etmekten çekinmedi.
Köyünü çok seviyordu. Yazdığı destanında duygularını içtenlikle terennüm ediyor.
Diyor ki:Keradere başında mezarımı kazsınlar,
Köyüne aşıktır diye taşıma hat yazsalar,
Yapsalar çelengimi, doruk taflan dalından,
Çağırırdım,köyüm!Köyüm! Diye gürgenlerin altından.
Böylesine anlamlı duygularla dolu Mücahit Ahmet Halis Asal, Türk milletinin sosyal hukuk anlayışına ve civanmertliğine güvenle yaşadığı topraklarda kalmayı yeğledi. Yunan istila kuvvetlerinin İzmir’e girmesiyle, yeni bir devlet kurmak sevdasındaki Rumların ihanetine katılmadı. Memleket sevgisiyle, İslami duyguların ağır basması ve kazandığı Türk milli terbiyesi ile baba adı Yanko iken, Müslüman olanlara verilen “Abdullah oğlu” baba adıyla 47. Alay’a gönüllü yazıldı. İsteği Milli Mücadeleye fiilen katılmaktı. Bu tavrıyla Rumlar ve Yunanlılar tarafından aslına ihanet eden bir hain olarak görüldü.
Bağlı bulunduğu 47. Alay’la, Yunanlıların İzmir’de denize dökülmesine kadar cephe savaşlarında bulundu. Düşman takibinde 47. Alay mücahitleriyle tetiğe dokundu. Osman Ağa’nın ölümüyle, alay lağvedilince, Menemen’deki 131. Alaya verildi. Askerlik görevini Aydın’da tamamlayıp Giresun’a döndü.
Bir ara, Yunanistan’la aramızdaki mübadele davası için İstanbul’a çağrıldı. Doğup büyüdüğü topraklardan ayrılmamaya kesinkes kararlıydı. Bab-ı Ali’de kurulan mübadele komisyonu huzurunda gitmemek için direndi. Israrlı isteği Mustafa Kemal Paşa’ya iletildi. İncelemeye alınan isteği uygun görüldü. Ankara’dan gelen emirle, İstanbul Müftülüğü’nde mülakata tabi tutuldu. İslami bilgisi ve Türk milli terbiyesine uyumu yeterli görülerek Giresun’a dönmesine izin verildi.
Ahmet Halis Asal, Kurtuluş Savaşı’ndaki hizmetlerinden ötürü İstiklal Madalyası sahibidir. 27 Ağustos 1922 sabahı, 47. Giresun Gönüllü Alayı, istilacı Yunan kuvvetlerini püskürterek, Afyonkarahisar’ın Kabaçkıranı ve Dedesivrisi mevzilerini geri almayı başardı. Ahmet Halis Asal’da bu mücahitlerin içindeydi. 47. Alay bu taarruzda 14 şehit verdi.
Ahmet Halis Asal, Doğanlar köyünde yatan 14 yiğit arkadaşını unutamaz. Mezarlığın şehitlik haline getirilmesi düşüncesi ve kişisel girişimleriyle bir vefa örneği gösterir.
Şöyle ki:
Yunanlılara karşı savaştığı cepheri gezmek ve şehit düşen arkadaşlarının mezarlarını ziyaret etmek için 1964 yılında Afyonkarahisar’a gitti. İscehisar İlçesinin Doğanlar köyünde yatan, ülkü birliği yaptığı arkadaşlarının mezarlarını pejmürde görünce, Milli Müdafaa Bakanlığı’na müracaatla bir yapılmasını önerdi. Dönemin Giresun Belediye Başkanı General Dr. Ali Rıza Erkan, Afyonkarahisar Valisi Ahmet Balkan ve Batı Menzil Komutanlığının girişimleriyle 1967 yılında “Giresun Şehitliği”nin yapımı tamamlandı.
Ahmet Halis Asal, şehitliğin kapısında kendisi için de bir mezar yeri ayırdı. “Ben onların ellerinde yetiştim, onların yanına gömülmek istiyorum” diyerek vasiyette bulundu.
Mücahit Ahmet Halis Asal, 1977 yılında yaşamını yitirdi. Vasiyeti üzerine, ondört şehidimizin yattığı yerde törenle toprağa verildi.
Mezar taşında: “Bitkileri korumayanların,
Hayvanlara eziyet çektirenlerin,
Ve insan haklarına tecavüz edenlerin vay haline” yazılıdır.
Bu toprakları bize miras bırakanlar, canlarından oldular. Onlara vefa borcumuz var. vatan ve millet sevgisiyle çile çekenlerin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.
Behçetoğlu Muzaffer Görktan’ın; arşivinden derleyen M. Behiç GÖRKTAN

 

KAYNAKÇA
1 Değerli eğitimci ve yazar Ö.Erden Menteşeoğlu’nun “Giresunlu fedailerle konuştum onlar da çılgındı” isimli eserinden Ahmet Halis Asal’ la ilgili kısım aynen alınmıştır.
2 Aba zıpkalı, Çerkez kayışlı, çapraz arma fişekli, fildişi saplı sivri uçlu bıçağıyla
3 Halis Bey Şehit arkadaşlarının yanına bir mezar da kendisi için yaptırarak öldüğü zaman buraya silah arkadaşlarının yanına konmayı vasiyet etmiştir. 1977 de vasiyeti üzerine cenazesi getirilerek arkadaşlarının yanına defnedilmiştir. (Türkeli Gazetesi 07.09.1992)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER