Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

“Haram Gönlü Karartır” – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 20 Eylül 2016 Salı 11:28:28
 

İnsanın rızkı bir kova temiz suya benzer. Nasıl ki o suya bir damla pisliğin bulaşması o suyu içilmez hale getirirse, rızkımıza bulaşan az da olsa bir haram tüm rızkımızın bozulmasına sebep olur.
Yusuf Has Hacip Kutadgu Bilig adlı eserinde şöyle der:
“Zenginliğin başı tok gözlü olmaktır.” (Kutadgu Bilig 5385. Beyit)  “Gözü aç olan bütün dünyayı elde etse bile, ona zengin denilmez, denilemez” (5386. Beyit) “Fakir derler, fakir olan kimdir; fakir istediği kadar zengin olsun, aç gözlü olan kimsedir.” (K.B. 5387. B.)
“Başkasının malını alma ve kan dökme; ölüm döşeğinde insan bu iki günah yüzünden inler.” (Kutadgu Bilig 1395. Beyit)  Eski Türklerde başkasının malına el uzatmak, hırsızlık yapmak, zina etmek çok az görülen şeylerdi; cezası ise ölümdü. Eski Türkler helal lokma, helal kazanç ve alın terine büyük önem verirler, haksız kazançtan, haramdan şiddetle kaçınırlardı. İnsanın kazancı “ananın ak sütü gibi helal ve temiz ” olmalıydı.  Çocuk anne rahmine besmele ile düşmeli ve helal lokma ile beslenmeliydi. Haram lokma ile beslenmek kötülüğün başlıca sebebi olarak görülürdü. Kutadgu Bilig’de haram konusunda şöyle denilmektedir:” “Harama el uzatma, kendini gözet; ey hükümdar, iyi bil ki, haram gönülü karartır.” (5347. Beyit) “Ey şöhretli insan, takva sahibi olmak istersen, helal ye, nasibini helalden al.” (5348. Beyit)  Türk töresi aç gözlü olmayı hoş karşılamaz. “Aç gözlü kimseye zenginliğin bir faydası yoktur; Ey gönlü tok olan aç gözlüye acı.” (5388. Beyit) “Aç gözlüye bütün dünya malı az gelir; olana kanaat eden kimsenin ömrü saadet içinde geçer.” (5389. Beyit) “Gözü aç olan insan kara toprağın tozu gözüne doluncaya kadar mala doymaz.” (5390. Beyit)
“Ele, Bele ve Dile Sahip Olmak”
İnsanın eli, her türlü iyilik ve kötülüğün uygulayıcısıdır. İnsan eline sahip olamazsa bir öfkede kâtil bir tamahkârlıkla da hırsız olur. Oysa Allah eli, çalmak, çırpmak, dövmek ve öldürmek için değil, üretmek, başkalarına vermek ve sevmek için yaratmıştır.
Dil de böyledir. Allah dili, yalan söylemek, iftira atmak, sövmek ve kötü söz söylemek için değil, iyi ve güzel söz söylemek, iyiliği emretmek, kötülüğü nehyetmek için yaratmıştır. Bele sahip olmakta namusumuza, şerefimize sahip olmak şeklinde anlatılmıştır. Onun içindir ki Hacı Bektâşı Veli:
“Eline, beline ve diline sahip ol” buyurmuştur. Ele, bele ve dile sahip olmak aynı zamanda tasavvufun da temelini oluşturur.
Sevgili Peygamberimiz müslümanı :“Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir” (Tirmizî, Îmân, 12) şeklinde târif etmiştir.
Ele, bele ve dile sahip olmaktan bir başka maksat ise; Ele, vatana, devlete;  Dile, Türkçeye; Bele, töreye sahip çıkmaktır.
Allah–ü Teâlâ, Kur’ân–ı kerim’de Mü’minûn suresinde şöyle buyuruyor:
“Ey peygamberler! Temiz (helâl) şeylerden yiyin ve sâlih amel işleyin!” (Mü’minin: 51)
Bu çağrı Sevgili Peygamberimizin şahsında tüm insanlara yapılmış genel bir çağrıdır. İşte, Rasûlullah sallallahü aleyhi ve sellem bunun için; “Helâl kazanmak her müslümana farzdır” buyurdu ve yine buyurdu ki:
“Bir kimse, hiç haram karıştırmadan, kırk gün helâl yerse, Allah–ü Teâlâ, O’nun kalbini nûr ile doldurur. Kalbine, nehirler gibi hikmet akıtır. Dünya muhabbetini, kalbinden giderir.”
“Haram Yiyenin Duası Kabul Edilmez”
“Bir insan ki, büyük bir iştiyâkla, (hacc veya umre için) yola çıkar. Birçok eziyetlere katlanır, toz toprak içinde kalır. Ellerini semâya doğru açıp Yâ Rabbî, Yâ Rabbî diye yalvardığı halde, yediği haram, içtiği haram, giydiği haram ve her türlü gıdası haramdır. Böyle bir adamın duası nasıl kabul edilir?” (Müslim)
Nitekim Peygamberimiz(sav) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
 “Helaller bellidir, haramlar bellidir. İkisinin arasında müştebihat (yani haram olup olmadığı belli olmayanlar, şüpheliler) vardır. Bunları insanların çoğu bilmez. Kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, ırzını ve dinini korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere dalarsa, harama düşmüş olur…” (İmamı Nevevi, Kırk hadis, Muhtasaru’l-ehadis, hadis no:545)
Abdullah bin Abbas (ra): “Midesinde haram lokma olan kimsenin ibadetlerini Allah kabul etmez” buyurmuştur.
Ashabın büyüklerinden Sa’d bin ebi Vakkas (ra) hazretleri Peygamberimize (s.a.v.) gelerek: “Ya Rasûlallah! Dua buyurunuz da ben duası makbul olanlardan olayım” der. Peygamberimiz de O’na:
 “Ya Sa’d! Helal ve güzel (olan, haramdan arınmış olanı) ye duan kabul olur” buyurdular. (Gazali, ihya, c.2 s.114 Müesseset-ül Halebî 1967- Kahire)
Büyükler buyuruyor ki: “Kırk gün şüpheli lokma yiyenin kalbi kararır ve lekelenir.”
Abdullah ibni Mübârek buyuruyor ki: “Şüpheli olan bir kuruşu sahibine geri vermeği, bin lira sadaka vermekten daha çok severim.” Sehl bin Abdullah Tüsterî buyuruyor ki: “Haram yiyenlerin yedi azâsı, istese de, istemese de günah işler. Hz. Ömer: “Bir şüpheli şeyden kaçınmak için 70 çeşit helalden vazgeçtim” der

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti