2015 – 2016 Futbol Sezonu da bitiyor birkaç hafta sonra… BAL, Süper amatör lig ve birinci amatör lig bitti, gençlerde, U-19’lar ve U-17’ler guruplardan döndüler, U-16 maçları henüz bitmedi; keza U-13 maçları da bütün hızıyla ve heyecanıyla sürüyor. Gelecek haftalarda U-11 ve U-12 şenlikleri başlayacak… Toplam 28 takımın dört gurupta mücadele ettiği ikinci amatör lig maçları sürecinde son virajlar alınıyor artık…
Geçen yıllara göre daha derli toplu takımlar ve daha teknik kapasiteli oyuncular gözledim bu sezonki ikinci amatör ligde… “Beni bu güzel havalar mahvetti” diyen ünlü şair Orhan Veli’yi çağrıştıran güzel havalarda ve yemyeşil sahalarda, bu ilk bahar mevsiminde yapılan maçlarda renkli görüntüler var… Şampiyonluğa aday takımların taraftarları dolduruyor türibünleri; boyunlarında rengarenk atkılar, ellerinde flamalar, coşkunca destekliyorlar takımlarını… Soğuk, karlı buzlu günlerde, saha kenarından ağır bir takım sorumluluğu sıkıntısı altında teknik direktörlük yapmış bir kişi olarak böyle maçları sakince ve tarafsızca izlemek oldukça keyifli… Fakat kimi takımların yaş ortalamasının hayli yüksek olmasına olumsuz baktığımı da belirteyim…
İlimizde ikinci amatör kümeden daha alt bir küme yok; düşme endişesi de yok yani. İleriye dönük ve uzun vadeli takım yaratmak hedefi güden spor kulüpleri için bu lig kümesi, bulunmaz fırsatlara vesile olabilir; madem ki bir kulüp kurmuşsun, katılımcıların olacak, sürekli spor yaptıracaksın onlara, birkaç kez değil, gelişi güzel değil, planlı programlı olacak bu iş; yani kurumsal bir kimliğin var artık… İşlevsel spor tesisleri yapma olanağına sahipsin… Köyündeki, kasabandaki okulları tara, alt yapıyı kur, hem çeşitli yaş guruplarındaki takımlarını, hem de 15-18 yaşlarındaki futbolculardan oluşan A takımını sür sahaya… Şehir takımlarının sıkça yaşadığı trafik, antrenman sahasına uzak olma ve kimi ekonomik sıkıntıları yaşamıyorsan işin daha da kolay… Birkaç yıl sonra taş gibi bir takımın olsun… Alttan gelen oyuncular beslesin bu sistemi…
Yukarıdaki düşünceleri hayata geçirmek… Zorlu bir havada, zorlu bir yolda yürümek gibi… “Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfetmesi yeni bir çağın başlangıcı; ama Kolomb’un kararlılığı ve engin denizlere açılma cesareti ve azmi de işin en önemli yanı”…
Namık Kemal yaklaşık yüz elli yıl önce :
“Eder tedvir-i âlem, bir mekînin kuvve-i azmi
Cihân titrer sebât-pây-ı erbâb-ı metânetten” diye haykırmamış mıydı?
(Onurlu, şerefli kararlı ve azmetmiş bir kişi, dünyayı döndürür. Özgüveni olan, dayanıklı bir kişi cihanı titretir)