Nöbetçi Eczaneler
11 Şubat 2015 Çarşamba 02:00:00 Türkiye’nin 26’ncı Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, üretmeye devam ediyor.
Başbuğ’un son iki kitabı, Aydınlık Hareketi’ne yakınlığı ile bilinen Kaynak Yayınları’ndan çıktı.
Bu olguda, Aydınlık Hareketi’nin Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy gibi tertiplere karşı mücadelesinin büyük etkisinin olduğunu düşünüyorum. “Suçlamalara Karşı Gerçekler, “Hoca komutan” olarak bilinen İlker Başbuğ’un yazarlık alanında da kendini geliştirdiğinin bir göstergesiydi.
Bir çırpıda okunabilen, net cümleler kurmuştu Başbuğ. O dönem de, şimdi de aynı fikirdeyim: İlker Başbuğ’un suçsuz olduğunu ekseriyet biliyordu; dolayısıyla 26’ncı Genelkurmay Başkanı’nın “Ben darbeci değilim” demesini gerektirecek bir hâl de yoktu.
Yine de “Suçlamalara Karşı Gerçekler”, tarihe not düşülmesi bakımından önem arz ediyordu.
Başbuğ’un son kitabı ise “Nasıl Bir Türkiye” ismini taşıyor.
Afyonkarahisar’da doğan, Anıtpark’ta fotoğraf çektiren, elektriği bile olmayan evde ders çalışma gayreti gösteren, babası memurken vereme yakalanıp vefat eden Anadolu insanının, Genelkurmay Başkanlığı’na kadar yükselebileceğinin ayrıntısız bir özeti gibi bu kitap.
Hem askeri tecrübeleri, duyguları yazmış İlker Başbuğ. “Suçlamalara Karşı Gerçekler”deki gibi şiirlerle de karşılaşıyoruz “Nasıl Bir Türkiye”de.
Başbuğ, hayalini kurduğu Türkiye’yi satır aralarında sunuyor okura. Biraz dikkatle, biraz gayretle gerçekleşebilecek bir Türkiye.
Kitabı okurken, Başbuğ’un çocukluğuna yön veren, kişiliğini geliştiren ayrıntılara da rastlıyorsunuz. Başbuğ’un adını birkaç kez zikrettiği Afyonkarahisar’daki Hüsniye Öğretmen, bu ayrıntılardan biri.
“Nasıl Bir Türkiye” de, “Suçlamalara Karşı Gerçekler” gibi kolayı okunabilen, ülkenin ileri gitmesi ve toplumsal kalıcı barışın sağlanması derdiyle yazılmış bir kitap.
Bir veri olarak kullanılır mı, yorumu size bırakıyorum; ama “Nasıl Bir Türkiye” kitabı “Çok Satanlar” listesinde de yer alıyor.
AFYON, NEDEN BAŞBUĞ’A UZAK?
Afyonkarahisar, sadece yerin üstü ve yerin altındaki zenginlikleri ile değil, yetiştirdiği devlet adamları ile de dikkat çeken bir vilayet. İlker Başbuğ da Afyonkarahisar’ın suyunu içmiş, havasını teneffüs etmiş bir devlet adamı. 7 Haziran’da da genel seçim var malum. Siyasi partiler, neden kendi aralarındaki “Sen olma, ben olayım” kavgasını bırakmıyor da İlker Başbuğ gibi her kesimden oy alabilecek bir devlet adamını listelerinde düşünmüyor?
Bu uzaklık şehirden mi kaynaklanıyor; Başbuğ’dan mı?
Başbuğ, Afyon’a uzak olsa, “Neden Afyonlu olmakla gurur duyuyorum” desin ki?
