Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

KAZA VE KADERE İMAN – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 16 Kasım 2017 Perşembe 13:41:35
 

Din ıstılahında iman; Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Allah’tan getirdiği dinî hükümleri, kesin olarak kalp ile tasdik etmek, onun haber verdiği şeyleri tereddütsüz kabul etmek, bunların gerçek ve doğru olduğuna inanmak demektir. Yüce Allah nelere iman edilmesi gerektiğini şu ayette özet olarak bildirmektedir:
 “Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: Onun Peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz. Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır” (Bakara 2: 285) .
Peygamber Efendimiz Cibril hadisinde iman esaslarını altı olarak saymıştır. Bunlar; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe ve kadere iman etmektir. Bu hadiste sayılan imanın esasları Kur’an-ı Kerim’de çeşitli ayetlerde geçmektedir. Sözgelimi Bakara suresinin 177 ve 284 ile Nisa sûresinin 136. ayetlerinde “Allah’a, meleklere, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe” iman geçmektedir. Yine Kur’an’da birçok ayet kadere imanı ifade etmektedir. (Ali İmran 145, 154; En’am Suresi, 2; Araf Suresi, 34,; Enfal Suresi, 68 ; Yunus Suresi, 49; Hud Suresi, 6 ; Ra’d Suresi, 39; Hicr Suresi, 4…)
İman Esasları ve Cibril Hadisi
Ayet ve hadislerde imanın esasları bildirilmiştir. Cebrail aleyhisselâm, Hz. Peygamber’in de aralarında bulunduğu bir sahabe’ topluluğuna insan suretinde gelmiş, iman, İslâm, ihsan ve kıyamet alâmetleri gibi bazı soruları Allah Rasûlüne sorarak cevaplarını almıştır. İşte Cebrail (a.s.)’in bizzat soru sorarak ve cevaplarını tasdik ederek telkin ettiği bu hadise “Cibril hadîsi” adı verilmiştir. Bu hadis-i şerifte iman esasları bizzat Cebrail aleyhisselam tarafından Peygamber Efendimize sorulmuş ve Peygamber Efendimizin verdiği cevaplar Cebrail aleyhisselam tarafından tasdikleşmiştir.
Abdullah b. Ömer’in, babası Hz. Ömer’den naklettiği bu hadis şöyledir:
“Bir gün Rasûlullah (s.a.s.)’in yanında bulunduğumuz sırada âniden yanımıza, elbisesi bembeyaz, saçı simsiyah bir zat çıkageldi. Üzerinde yolculuk eseri görülmüyor, bizden de kendisini kimse tanımıyordu. Doğru peygamber (s.a.s.)’in yanına oturdu ve dizlerini onun dizlerine dayadı. Ellerini de uylukları üzerine koydu. Ve:
“Ya Muhammed bana imandan haber ver” dedi. Rasûlullah (s.a.s.): Âllah a, Allah’ın meleklerine kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe inanman, bir de kadere, hayrına şerrine inanmandır” buyurdu. O zât “doğru söyledin” dedi
 Adam devamla:
“Ya Muhammed! Bana İslâm’ın farzlarının ne olduğunu söyle” dedi. Rasûlullah (s.a.s.): “İslâm; Allah’tan başka tanrı olmadığına, Muhammed’in de Allah’ın Rasulü olduğuna şahadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yeterse Beyt’i hac etmendir” buyurdu. O zat: “Doğru söyledin” dedi. Babam dedi ki: “Biz buna hayret ettik. Zira hem soruyor, hem de tasdik ediyordu.”
Bu sefer:
“Bana ihsandan haber ver” dedi. Rasûlullah (s.a.s.):
” Allah’a O’nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Çünkü her ne kadar sen onu görmüyorsan da, o seni muhakkak görür”  buyurdu. O zat:
“Bana kıyametten haber ver” dedi. Rasûlullah (s.a.s.) “Bu meselede kendisine sorulan, sorandan daha çok bilgi sahibi değildir” buyurdular.
 Babam dedi ki:
Bundan sonra o zat gitti. Ben bir süre bekledim. Sonunda Allah Rasûlü bana: “Ya Ömer! O soru soran zatın kim olduğunu biliyor musun?”dedi. “Allah ve Rasûlü bilir” dedim.
“O Cibrîl’di. Size dininizi öğretmeye gelmişti” buyurdular. (Buhârî, İman 1; Müslim, İman 1; İmamı Âzam, Müsned, 1).
Bir hadislerinde Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Kul, hayrı ile şerri ile kadere iman etmedikçe, kendine hayır ve şerden isabet edecek şeyi engelleyemeyeceğini, hayır ve şerden kaçacak olan bir şeyi de yakalamayacağını bilmedikçe iman etmiş olmaz.”(Tirmizi, Kader 10, 2145 ).
Kur’an-ı Kerim’e göre kader, miktar, ölçü, nizam vb anlamlarda kullanılmaktadır. Bazı ayetlerde de; süre, vakit anlamında, bir şeyin haddi, hududu anlamında, kıymetini takdir anlamında ve sayı, adet anlamında değişik ayetlerde kullanılmıştır. Bir Müslüman kadere iman ettim dediğinde; Allah’ın tüm mahlûkat için bir ölçü, bir nizam koyduğuna ve hiçbir şeyi düzensiz ve lüzumsuz yaratmadığına ve ezelden ebede kadar olacak her şeyi ilmiyle bildiğine inanmış olmaktadır. Kur’an-ı Kerim’in ” Şüphesiz biz, her şeyi bir kader (hikmetli bir ölçü) ile yarattık.” (Kamer suresi 54: 49.) (bk. 25/2; 87/1-3) ayetindeki kader, “ölçü” anlamında kullanılmaktadır.  Kamer suresinde yer alan başka ayetlerde ise :  ” Onların yaptıkları her şey kitaplarda (kayıtlı)dır. Küçük büyük hepsi defterlerde yazılmıştır. (Kamer 54: 52,53)  (bk. 82/10-12) buyrulmaktadır.
Ömer Nasûhi Bilmen Efendi kaza ve kaderi şöyle tarif etmiştir.
“Bilindiği gibi, Yüce Allah’dan başka yaratıcı yoktur. Bu kâinatta meydana gelen her şey, muhakkak Yüce Allah’ın bilmesi, dilemesi ve yaratmasıyla olur. Onun için herhangi bir şeyin belirli bir şekilde meydana gelmesini, Cenab-ı Hakk’ın ezelde dilemiş olmasına “Kader” denir. Yüce Allah’ın böyle dilemiş olduğu herhangi bir şeyi, zamanı gelince meydana getirmesine de “Kaza” denir.
Örnek: Herhangi bir insanın falan günde meydana gelmesini Yüce Allah’ın ezelde dilemiş olması bir kaderdir. O insanın takdir edilmiş günde yaratılması da bir kazadır. Bununla beraber kaza sözü, takdir ve hüküm manasına da gelir.” (Ömer Nasûhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, 36)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti