Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

MATBAYI BULAN UYGUR TÜRKLERİDİR – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 25 Ekim 2017 Çarşamba 13:35:39
 

Türklerin insanlığa ve bilime yaptıkları en önemli hizmet matbaanın icadıdır. Matbaanın Çinliler tarafından bulunduğu iddiası yalandır. Matbaa Çinlilere Uygurlar’dan geçmiştir.
Arkeoloji Profesörü Th BOSSERT’in mantıki olarak ileri sürdüğü gibi, geçmiş yüz yıllarda bir ülkede matbaanın bulunup geliştirilebilmesi için şu üç şartın bir arada bulunması gerekir:
1- O ülkede harf sayısı az bir alfabe veya hece yazısının kullanılması gereklidir.
2- Okuma arzusunun artmış olması, kitapların çok aranması gereklidir.
3- Matbaa için kâğıt şart olduğundan kâğıdın bilinip kullanılması gerekir. Bossert’e göre, bu açıdan bakıldığında, matbaanın önce Çinliler tarafından bulunduğu doğru olamaz. Çünkü kâğıdı biliyorlardı ama binlerce harften oluşan Çin yazısı basım için çok büyük zorluklar çıkaracağı gibi, ayrıca Çin’de kitapların matbaa ile çoğaltılması elle çoğaltmaya göre pek de ekonomik olmazdı. Bu nedenle, matbaayı ilk önce onların bulduğundan kesinlikle şüphe etmelidir. Onlar, tahta, vs. ile yekpare kalıp baskıyı kullanmışlardır ki bu matbaa tekniği değildir.
Çinlilere komşu UYGUR TÜRKLERİ de böyle kalıp baskıyı biliyorlardı. Kâğıdı da biliyor ve kullanıyorlardı. Okuma yazma ve kültür düzeyleri çok gelişmişti. Hatta UYGURLAR, başka devletlere kâtip, bürokrat, çevirmen, danışman, öğretmen olarak gidip hizmet verecek kadar bilgili ve kültürlü yetişiyorlardı. Uygurlar’ın 14 harfli SOĞD ALFABESİ’ ne birkaç ekle aldıkları sade bir alfabeleri vardı. Böylece Uygurlar’ da ayrı ayrı kesilmiş basım tekniğinin ortaya çıkması için tüm şartlar bir araya gelmiş bulunuyordu. Bu uygun ortam içinde onların matbaa tekniğini bulduklarını gösteren somut veriler vardır. Kan-Su bölgesinde Tung-Huang’ da bir mağarada tahtadan bazı Uygur matbaa harfleri ve Uygurca yazılan kitaplar ele geçirilmiştir. Bunların M.S. 700-900 yıllarına çıktığı anlaşılmaktadır. Böylece Bossert’ e göre, matbaayı Uygurlar’ ın bulduğunu kabul etmek gerekir. (Prof. Dr. Yahya AKYÜZ Mili Eğitim Aylık Dergi  s.3, sayı 76 Ank. 1988 )
Matbaa Çinlilere on birinci yüzyılda Uygurlardan geçmiştir. 1241’de Altın Ordu Türk Devleti kuvvetleri, Almanya’ya yaptıkları akınlarda bu tekniği Avrupa’ya götürdüler. İki yüz yıl sonra 1440-1450’lerde Gutenberg matbaayı geliştirerek ortaya koydu. Atalarımızın bulduğu matbaanın asırlar sonra yurdumuza girmesi çok üzücü ve düşündürücüdür.
Dünyada İlk Uçan Türklerdir
Ünlü bir dil bilgini olan İsmail CEVHERÎ uçmak konusunda merak sarmıştı. İnsanların da kuşlar gibi uçması için çalışmalar yapıyordu.
Çalışmalarında belirli bir noktaya geldikten sonra hazırladığı kanatları alarak Nişabur’daki Ulu Cami’nin kubbesine çıktı halkın bakışları arasında kendisini boşluğa bırakıp uçmaya başladı. Bir süre sonra yere inmek istedi fakat başaramadı ve düşüp parçalandı. Bu olay 1002 yılında gerçekleşmişti.
1159 yılında ise yine bir Türk, Bizans imparatoru Manuel Komnen ve Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurucusu Kutalmış Şah’ın oğlu Kılıç Arslan’ın huzurunda uçuş denemesi yaptı. Üzerinde bulunan gayet uzun ve geniş elbiseleriyle At Meydanı’ndaki Dikilitaş’a çıkan bu Türk az sonra kendisini boşluğa bırakıverdi. Üzerindeki elbiseler bir paraşüt gibi açıldığı için havada kalmayı başardı ve bir süre sağa sola hamle yaparak uçmağa çalıştı. Ancak bu deneme de başarısız oldu ve yüz binlerce kişinin bakışları altında yere çakılıp kaldı. (Dr. Bahaattin ERGEZER, Türk Tarihinden Damlalar sayfa:77, 975 Ocak yayınları)
Uçma konusunda atalarımız tarafından yapılan bu iki çalışmadan sonra sıra Dördüncü Murat zamanında yaşayan Hazerfan Ahmet Çelebi’ye gelmişti. Ahmet Çelebi Galata Kulesi’nden uçarak boğazı geçeceğini iddia ediyordu.
Başta padişah olmak üzere bütün İstanbul ayaktaydı ve bu heyecanlı anı bekliyordu. Hazerfan Ahmet Çelebi sırtına taktığı iri kartal kanatlarını açtı, kendini boşluğa bıraktı ve uçmağa başladı… Kanatları çırpa çırpa boğazı geçti ve Üsküdar’daki Doğancılar Meydanı’na inmeyi başardı. İşte, ilk başarılı uçuş gerçekleşmişti. (B. Ergezer, a.g.e. sayfa: 78)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER