Nöbetçi Eczaneler
1 Aralık 2014 Pazartesi 02:00:00 Bütün etnik unsurlarıyla ortak vatan, ortak tarih, ortak gelenek görenek, ortak kültür bütünlüğünü ifade eden Türk Milleti bölünüyor, bin yıllık kardeşlik parçalanıyor.
Türkiye Cumhuriyeti devleti bütün kurumlarıyla, gelenekleriyle sarsılıyor.
Birliğin alameti farikası bayrak indiriliyor, yakılıyor.
Asker-polis şehit ediliyor.
Vatan topraklarının işgaline karşı milli kurtuluş mücadelesi vererek ülke topraklarına bağımsızlık kazandıran, Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün büstleri parçalanıyor.
Eğitim kurumları, kütüphaneler yakılıyor.
Vatan topraklarında Egemenlik-Güvenlik alanı daraltılıyor.
Engel görülen Türk Silahlı Kuvvetlerinden sonra Emniyet kurumu da sarsılıyor.
Yandaşlar servetlere servetler katıyor, hazine arazileri yağmalanıyor.
Hukuka, adalete olan güven sarsılıyor.
Çözüm süreci diye, reform paketleri diye halk oyalanıyor. Zihinler tutsak ediliyor.
***
Ben de size köşemde; eğitimciler ayrıştırılıyor, çözülüyor, ötekileştiriyor diye yazı yazıyorum diyeceksiniz. Haklısınız da, ama unutmayın bir ülkenin çökmesini istiyorsan bunu eğitimi yozlaştırarak başarabilirsiniz. Düşünsenize, eğitimciyi eğitimciye kırdırıyorsunuz. Dün kol kola gezen eğitimciler, bu gün aman falancayla dolaşma, seni de etiketlerler diye, yolda görseler, yol değiştirir hale geldiler.
Bu eğimciler çocuklarımıza ne verebilirler? Nasıl bir gençlik yetişiyor? Öğretmen öğretmene düşman iken, öğrenciye nasıl bir eğitim vermesini bekliyorsunuz?
***
Öyleleri var ki, adamın ağzına bir bal sürmüşler, bir koltuk vermişler, neymiş bu koltuğun kerameti arkadaş? Adam yapışmış koltuğa, derebeyi misali. Eğitim branşları din üzerine olmasına, yaşlarını başlarını almalarına, 70 yaşa merdiven dayamalarına rağmen, Allah korkusu olmayan, vicdan ve hukuku hiçe sayan, adeta tetikçi misali böylelerine rastlamak mümkün. Makam değişse de başka bir makamda, eğitime, eğitimciye eziyet ve zulüm etmeye devam ediyorlar.
Bir okul müdürü mülakatta “Size hakkımı helal etmiyorum” diyor. Kimin umurunda, “Siz bilirsiniz” diyebilecek kadar da Allah korkusunu unutmuşlar.
Bir zat bu günlerde de yaşını küçültmeye çalışıyormuş. Ocak ayında zorunlu olarak emekliye ayrılacak ya, korkusundan, koltuğundan ayrılacağı için son çare yaşını küçültecekmiş. Bu gerçekten doğru mu, neden?
Çünkü Afyon’da dolaşacak yüzü olmayacak, önüne gelenin vebalini aldı, insanlara haksız yere iftira attı, kimilerini bilerek kurgulayarak soruşturmalar açtırdı. Nasıl emekli olsun. Sokakta yüzüne haykıracak yüzlerce öğretmen sırada bekliyor.
***
Okul Müdürlüğü değerlendirmelerinde yüksek not verilen kişileri tek tek ele alacağım. Hakkında bayan öğretmenlere sarkıntılık yaptığı için önce bir köy okuluna tayin edilerek suçu ört bas edilen şahısa yüksek not vererek merkezde çok önemli bir okula üstelik bir liseye nasıl verildiğini açıklayamayanlar, neredeyse 2 yıldır beraber çalıştığı şube müdürleri vardı, onlara bile yeterli puan veremedi. Neden mi? Çünkü onlar kendisini partiye şikayet etmişlerdi, onlardan da böyle bir intikam alındı.
***
Milli Eğitim Müdürüne üzülüyorum, neredeyse birilerine “Abi sen geç müdürlük yap, ben bir odada takılırım” diyecek. O da biliyor… Gizli müdürleri, parti ile sendikanın arasını açan, çanak tutanları kelimelerle anlatmak zor sanırım…
Afyonkarahisar’da eğitimi ne hale getirdiler. Okullarda çalışma azmi kalmamış, adeta büyük bir köy haline gelmiş Afyonkarahisar’a yazık oluyor…….
(Bir eğitimci)
