Mİ’RAC NE ŞEKILDE VUKU BULMUŞTUR?-4

“Burayı gezerken bir ağaç gördüm ki, bir yaprağı bu ümmeti hürür. Ağacın kökünden bir menba akıyor ve ikiye ayrılıyordu. Cebrail’e bunu sorduğumda dedi ki: “Şu rahmet nehri, şu da Allah (C.C)ın sana verdiği Kevser Havızıdır. Rahmet nehrinde yıkandım. Geçmiş ve gelecek günahlarım affedildi. Sonra, Kevser yolunu tutarak cennete girdim. Orada göz görmedik, kulak işitmedik, beşerin hayal ve hatırına gelemeyecek olan şeyler gördüm.
“Bundan sonra Midretü’l-Münteha’ya kadar çıktık. Sidre’den yükselince Cebrail durakladı ve “Ya Muhammed, yemin ederim ki, ben buradan bir karış ileriye geçersem yanarım. Benim buradan ileriye geçmeye takatim yoktur” dedi.
Resulü Ekrem, lâhut aleminin bu en yüksek yerinde REFREF denilen bir vasıtayla Allah’ın dilediği yere geldi. Bir rivayette, Peygamberimiz şöyle buyururlar:
“Sidre’den sonra öyle bir yere yükseldim ki, kaza ve kaderi yazan kalemlerin çıkardıkları sesleri duydum. Arş’ın altına geldiğimde, Arş’ın üstüne baktım: ne zaman var, ne mekan, ne de cihet. Rab-bimin şu lâhuti sesini işittim; “Yaklaş, ey Muhammed” Ben de Kabe Kavseyn miktarı yaklaştım. Rabbimin ilhamı, ile şunları okudum: “Ettahiyyatü lillahi, vessalavatü, vettayibatü (En güzel tahiyye Allah’a mahsustur. Bedeni ve mali ibadetlerde o’na layık ve mahsustur.) Bunun üzerine Allah (c.c) şu mukabelede bulundu: “Esselâmü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullahi ve berekatühü.’ (Ey nebi, selam sana olsun. Allah’ın rahmeti ve bereketi de sana olsun.) Ben tekrar: ‘Esselâmü aleynâ ve alâ ibadillahissalihine. Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühu ve resulühu. (Selam bizim ve Allah’ın salih kullarının üzerine olsun. Ben şehadet ederim ki, Allah birdir. Ondan başka ilâh yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed, Allah’ın kulu ve elçisidir.) dedim.
Resulüllah Efendiniz, Rabbinden birçok vahiyler alarak, aynı yollardan geri döndü. Hz.Musa’nın yanına gelince: Hz.Musa, “Allah sana neler emretti?” diye sordu. Peygamberimiz de, elli vakit, namazla emrolunduğunu söyledi. Hz.Musa, “Ya Resulallah, elli vakit namaz, çoktur. Bu, senin ümmetine ağır gelir, yapamazlar. Rabbine iltica et de hafifletsin” dedi. Bunun üzerine Hz.Muhammed tekrar geri dönüp, namazın hatiflemesini diledi.

KUR’ANDA AHLAK

İFFET

NO:23 Müminim suresi 1.5.6.7. ayetler
Esirgeyen, bağışlayan Allah’ın adıyla
“Mü’minler gerçekten korktuklarından kurtulup umduklarına ermiştir”
“Onlar ki namus ve iffetlerini (haramdan ve şüpheden) korurlar”
“Ancak eşlerine sahip oldukları cariyelerine karşı (cinsel istek duyarlar da) bu yüzden kınanmazlar”
“Artık kimler bu sınırın ötesine geçerse haddi aşan kimselerdir.”
İman: Hırs ve Şehveti ilahi emirler doğrusunda bir yola koyar. Namaz ve iffetin koruyucu Şeddi iffetsizliğin amansız düşmanıdır. Hiç bir zaman imanı nikâh sınırını aşmaz ve aşanları hoş karşılamaz.
(Uydurma ve geçici nikâh İslâm’la bağdaşmaz)
Namazını saygı ile Allah’tan korkarak kılanlar.
Farz kılınan Zekatı seve seve verenler.
Evlilik müessesesine saygılı olanlar
Verilen sözleri yerine getirenler.
Diğer bütün amellerini namazın yüksek anlam ve hikmetiyle devam ettirenler. (Geleceğe (Atiye) bırakmayanlar) En güzel makama layıktırlar. Bu da firdevs cennetleridir. Peygamberimiz Muhammed (S.A.) ümmetine “Allah’tan firdevs cennetini” isteyiniz diye tavsiyede bulunmuştur.
NO: 25 Furkan suresi 68 Ayet
Yine onlar ki Allah ile beraber (tuttukları) başka tanrıya tapmazlar. Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve Zina etmezler. Kim bunları işlerse cezasını bulur.”
Ancak: İlahi sınırları aşıp dışına çıkanlar Tevbe edip iyi davranışlarda bulunanlar için Af müjdesi vardır.
Çünkü günahla, sevap, iyilik kötülük arasında gelip gitme ile hayat mücadelesi insanın mayasında mevcuttur. Onu bu ölçünün tamamen dışına çıkarmak mümkün değildir.
Mühim olan iyilik ve sevap kefesinin ağır basmasını sağlamaktır.
NO: 70 Mearic Suresi Ayet 29-30
“Irzlarını koruyanlar; bundan öteye geçmek istiyenler ise taşkınların ta kendisidir. “İşte bunlar cennetlerde ağırlanırlar.” Cinsel ilişkinin ancak Nikah yoluyla helal olduğu, bu sınırın dışına çıkanların haram işleyeceği iffet ve namus perdelerinin yırtılacağına işaret ediliyor. Aşmıyanlara ise cennet vadediliyor.
Hangi amelimizin ilahi rızaya tam uygun düştüğünü hangisinin gazabı çektiğini bilemeyiz.
Namaz, her türlü ahlâksızlık, hayasızlıktan ve kötülükten insanı alıkoyan bir ibadettir. İnsan yaratılış itibari ile eşittir. Ancak iman Ahlâk ilim, ve marifetle yükselebilir.
Zekât olsun; sadaka olsun, yapılan hayırlar gizli yapılmalıdır. Gizli yapılanlar gösteriş ve riyadan uzak olması nedeni ile hem Allah’ın rızasına uygundur. Hem de fakiri insanın iffet ve haysiyetini muhafaza bakımından daha faydalıdır.
-Allah’ım bizi iffet ve namusuna düşkün olanlardan eyle-