Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

NAMAZ NASIL MUHAFAZA EDİLİR – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 26 Aralık 2013 Perşembe 02:00:00
  “Namazlarını muhafaza ederler. Namazlarını korurlar. Namazlarını kaybetmemek için tüm gayretlerini teksif ederler. Namazlarının üzerine titrerler. Çünkü namaz gitti mi tüm hayat gitmiş demektir. Bir Müslüman için namazsız bir hayatın düşünülmesi mümkün değildir. Ben müslümanın diyen bir insanın namazsız bir hayat yaşaması hiçbir zaman düşünülemez. Namazsız Müslümanlık olmaz.
Namazın korunması namazın hayatta fonksiyonunun korunması, varlık sebebinin korunması demektir. Yâni namazın top yekun hayata hâkim olmasının korunması demektir. Yâni namazı muhafaza demek, namazla Allah’tan alınan mesajı muhafaza etmek ve namaz sonrası hayatı onunla düzenlemek demektir.
İşte bu mü’minler namazla Allah’tan mesaj alan ve bu mesajı seccadede unutmayan, namaz sonrası hayatlarında da sürdüren, muhafaza eden ve hayatlarını bu namazla, bu mesajla dengede tutmayı beceren kimselerdirler. Namazda okudukları sûrelerin mânâlarını, muhtevalarını unutmayıp, muhafaza edip vermelerinde, almalarında, küsmelerinde, barışmalarında, giyimlerinde, kuşamlarında, evlenmelerinde, boşanmalarında, okumalarında, yazmalarında, hukuklarında, eğitimlerinde, namuslarında, iffetlerinde uygulamaya koyan kimselerdir onlar. Yâni namazda aldıkları mesajla hayatlarını düzenlemeyi beceren kimselerdir onlar.( Besa’ir-Ul Kur’an Tefsiri Mü’minun Suresi, Ali Küçük)
İmam-ı Rabbanî Hazretleri namazlarımızın zayi olmaması için tadil-i erkâna uymanın gereğine işaret eder ve Mektubatının ikinci cildinin yirminci mektubunda şöyle der:
“Amellerin en üstünü ibadetlerin en güzeli dinin direği ve müminin miracı olan namazı hakkıyla kılmaktır. O halde namazın rükünlerinden, şartlarından, sünnet ve edeplerinden her birinin gerektiği şekilde tam manasıyla yerine getirilebilmesi için çok dikkat ve ihtiyat göstermek lâzımdır. Yavaş kılmaya ve tadil-i erkana riayet (dikkat) etmek ve bunlara tam manasıyla dikkat etmek hususunda tekrar tekrar mübalağa lâzımdır. Zira insanların çoğu yavaş kılmayı ve tadil-i erkânı zayi (kayb) ederek namazı zayi ettiler.” (İmamı Rabbanî, Mektubat 2/20)
Abdullah b. Ömer (r.a.)’ den yapılan rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimizin şöyle buyurduğunu söylemiştir:
“İslâm beş (esas) üze¬rine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına, Muhammed’in de Allah’ın Resûlü bulunduğuna şahadet etmek; namaz kılmak, zekât vermek Beytullah’a haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Buharî, İmân: 201, Tefsir: 2, Müslim, İmân: 19–22,Tirmizî, İmân: 3, Nesâî, İman: 13.)
Enes b. Mâlik (r.a.)’ten yapılan rivayette demiştir ki:
“İsrâ gecesinde Resûlüllah (a.s.) Efendimize elli vakit namaz farz kılınmıştı. Sonra azaltılarak beş vakte indirilmiştir. Sonra da ona şöyle seslenilmiştir: “Ya Muhammed! Şüphesiz ki söz benim yanımda değişmez. O bakımdan şu beş vakit ile sana elli vaktin (sevabı) vardır. “ (Tirmizî, Mevakıyt: 45, Ahmed: 3/161)
Hz. Aişe (r.a.) vâlidemizden yapılan rivayette, demiştir ki:
“Namaz ikişer rekât olarak farz kılındı. Sonra Hicret edince dört rekât olarak farz kılındı ve seferi namaz evvelki (sayı) üzerine bırakıldı.” (Buharî, Menakıb: 48, Müslim, Müsafirîn: 1, Ebû dâvud, Sefer: 1, Nesâî, Salât: 3, Taberânî, Sefer: 8, Ahmed: 6/234, 241, 265.)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER