Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

PEYGAMBERİMİZ İÇİN NELER DEDİLER? – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 3 Ekim 2015 Cumartesi 03:00:00
  Kimi «mecnun» demişti, kimi «kâhin» ve kimi de «şâir» demişti. Kureyş kavmi, hac mevsimi gelince İslam dîninin yayılacağından korkuyorlardı. Buna mâni olmak için bir takım tedbirler almağı düşündüler. Yapacaklarını kararlaştırmağa koyuldular.
İçlerinden biri; “Hac mevsimi yaklaşmış bulunuyor. Şimdi her taraftan adamlar gelecek. Eğer bir tedbir almazsak onlardan da adamlar kandırılacak, Müslüman olacaklar. Bunu önlemenin bir çâresini bulalım. Ne diyeceksek şimdiden kararlaştıralım” dedi.
Bu fikir kabul edildi. Ne diyeceklerini kararlaştırmağa başladılar. İçlerinden bâzıları “Kâhin diyelim” dediler. Amma Velid ibn-i Muğîre, buna; “O Kâhin değildir. O’nun sözleri aslâ kâhin sözüne benzemez.” diyerek îtiraz etti
Bâzıları; “Mecnun diyelim.” dedi. Velid ibn-i Muğîre; “Olmaz, mecnun desek kim inanır. O’nda aslâ delilik alâmeti yoktur.” “Şâirdir diyelim.” diyen oldu.
Velid ibn-i Muğîre; “Bu da olmaz, okudukları şiir değildir. Zîra şiirin kısımlarını biliyoruz. Bu sözler hangi şiirin hangi kısmına uyar ki?” (Hâşâ) “Sihirdir diyelim” diyenler oldu.
Velid ibn-i Muğîre; “Bu da aslâ olmaz. Sihirbaza neresi benziyor? Okuyup üflemesi var mı? Sonra düğüm bağlıyor mu? Velhasıl sihirbâzın işlerine benzer bir işi var mı? Yok. O’na nasıl sihirbaz diyebiliriz. Buna kim inanır?” dedi.
Rasûlü Ekrem hakkında ne diyeceklerine karar veremediler. Çünkü O, söyledikleri hiçbir fikrin sâhibi değildi. O’na yakıştırmak istedikleri şeylerle uzaktan yakından alâkası yoktu. Böylece O’na iftira atmağa güçleri yetmedi.
Böyle bir mûcizeden habersiz olarak hâlâ O’nun bir peygamber olduğuna inanamamaları ne acı ve hazîn bir nasipsizlik değil mi?
Nihâyet Hac mevsimi geldi çattı Rasûlü Ekrem akın akın Mekke’ye gelen hacıları hak dîne dâvet ediyordu. Medîne’nin yarısından fazlası müslüman olmuştu. Benî Seleme kabîlesinden bir kaç kişi Kur’ân’dan âyetler dinlemişler, şimdiye kadar duymadıkları şeyler olduğunu gördükleri zaman, hemen müslüman olmuşlardı. Kabîlelerine döndükleri zaman Hz.Peygamberimiz’den bahsederek O’nun basit bir insan olmadığını, kendilerinin müslüman olduklarını söyledikleri vakit, kabîleden onlara karşı çıkanlar olmuşsa da takdir edenler de çok olmuştu. Hattâ aynı kabîleden Amr’ibn-i Camuh müslüman olan oğluna; “O zâttan işittiğin sözlerden bir kısmını bana söyle” dedi.
Fâtiha-i Şerife’yi okudu. Babası hayretler içinde kaldı. “Çok güzel, çok güzel. Diğer söyledikleri de bunlar gibi güzel mi?” Oğlu cevap verdi: “Daha güzelleri bile var”
Bedevî Araplardan biri, “Fesdağ bimâ tü’mer. (Meâl-i şerifi: Sana emrolunanı (kafalarını çatlatırcasına) açıktan açığa beyan et, (darılacaksa darılsın, kırılacaksa kırılsın,) müşriklere aldırış etme.)” (Sûre-i Hıcr, âyet 94) Âyet-i Kerîmesini işitince hemen secdeye kapandı ve şöyle dedi: “Bu sözün fesâhatına secde ettim.”
Bir diğeri de Sûre-i Yûsuf okunurken îmâna gelmişti. Hattâ bu Sûre’nin 80.âyeti okununca şöyle demişti: “Şehâdet ederim ki hiçbir mahlûk buna benzer söz söyleyemez.”
“Felemmestey’esû minhü hâlesû neciyyâ, ilh… “Meâl-i şerifi: Vaktâ ki, artık ondan ümitlerini kestiler, fısıldaşarak bir yana çekildiler. Büyükleri dedi ki: Babanızın sizden Allah adıyle teminat almış olduğunu, daha evvel de Yusuf hakkında işlediğiniz kusuru bilmediniz mi? Artık ben, ya babam bana izin verinceye yahut benim için Allâhu Teâlâ hükmedinceye kadar, buradan katiyyen ayrılmam, O hâkimlerin en hayırlısıdır.” (Sûre-i Yûsuf, âyet 80)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER