Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

RAMAZAN AYI VE ORUÇ

Kur’an-ı Kerim Ramazan ayı içerisinde Sevgili Peygamberimiz (S.A.V)e indirilmiş, İslam’ın beş temel esasından birisi olan oruç ibadeti, bu ayın günlerine tahsis edilmiş ve bin aydan hayırlı olan Kadir gecesi de, bu ayın içerisinde bulunmaktadır.
Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de şöyle dile getirilir:
“Muhakkak ki biz Kur’an-ı Kadir Gecesi’nde indirdik. (Resûlüm) bildin mi nedir kadir gecesi? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh ( Cebrail ) O gecede Rablerinin izni ile her bir iş için (saf saf ) inerler. O gece fecrin doğuşuna kadar selamettir.”(Kadir Suresi 1–5)
Ramazan orucu, bizden önceki bütün ümmetlere farz kılınmıştır. Bu durum Bakara Suresi 183. ayette şu şekilde ifade edilir:
“Ey iman edenler; Sizden öncekilere olduğu gibi, size de günahlardan korunasınız diye, oruç tutmak farz kılınmıştır…” Bu ayet ile orucun Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar bütün insanlara farz kılındığı belirtilmektedir.
Başı Rahmet, Ortası Mağfiret, Sonu Da Ateşten-Azaptan Kurtuluş Ayı
Ramazan Orucu Bakara suresinin 183–184. ayetleriyle Hicretin ikinci yılında Bedir savaşı öncesinde Şaban ayının onuncu günü farz kılınmıştır. Orucun farz olduğunu inkâr eden kâfir olur. Peygamberimiz (sas) hayatında dokuz sene Ramazan orucu tutmuştur. Bakara suresi 183. ayette orucun mutlak farz kılındığı bildirilmekte, ancak, orucun ne zaman, nasıl ve kaç gün tutulacağı bildirilmemektedir. 184. ayette bu kapalılık kısmen giderilmiş ve orucun ”sayılı günler” de tutulacağı belirtilmiştir ki sayılı günlerden maksat Ramazan ayıdır. On bir ayın sultanı olan Ramazan’ın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da ateşten-azaptan kurtuluştur
Ramazan kelime olarak “Remza“ kökünden türemiş bir isimdir ve kızgın taş manasına gelir. Çünkü Araplar şiddetli sıcak günlerde oruç tutarlardı. Aylara isim verdikleri zaman, oruç ayı şiddetli sıcaklara rastladığı için, adı “RAMAZAN“ kondu. Başka bir görüşe göre de yakıcı manasına gelen Ramazan, bu ayın günahları eritmeye vesile olması yüzünden oruç ayına isim olarak takıldı. (İ.Gazali, Mükâşefetü’l Kulûb,558)
“Savm ve Sıyam “ sözcükleri ise Arapça’da “ Bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak, engellemek “ anlamlarına gelir.
Fıkıh terimi olarak ise, imsak vaktinden iftar vaktine kadar, bir amaç uğruna ve bilinçli olarak, yeme içme ve cinsel ilişkiden uzak durmak demektir. Kur’an’da Meryem suresi 26. âyette bu anlamda kullanılmıştır.
İmsak
İmsak, Arapçada kendini tutmak, engellemek anlamına gelir. İmsak vakti tabiri, dilimizde, oruç yasaklarından (yeme içme ve cinsel ilişki) uzak durma vaktinin başlangıcı anlamında kullanılır. İmsak vakti, tan yerinin ağarması vakti olup, bu andan itibaren yatsı namazının vakti çıkmış, sabah namazının vakti girmiş olur; bu vakit aynı zamanda sahurun sona erip orucun başladığı vakittir.
İftar
İftar ise, oruç yasaklarının sona erdiği vakit anlamında olup, güneşin batma vaktidir. Kur’an-ı Kerim’de orucun başlangıç ve bitişi, mecazi bir anlatımla şöyle belirtilir:” …Fecrin beyaz ipliği (aydınlığı) siyah ipliğinden (siyahlığından) ayırt edilecek hale gelinceye kadar yiyip içiniz; akşama kadar orucu tamamlayın…” (Bakara/ 187.ayet)
İmsak vaktinden iftar vaktine kadar yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmanın bir amacı vardır. Bu amaç Allah (CC) rızasını kazanmaktır ki kısaca “niyet“ tabiri ile anlatılır. Oruç bu amaç ve bilinçle tutulur. Bu amaç ve bilinç olmadan, söz gelişi rejim yapmak, zayıflamak ve perhiz amacıyla imsak vaktinden iftar vaktine kadar yeme, içme ve cinsi münasebetten uzak durmak oruç olarak değerlendirilemez.
Oruç riyanın yani gösterişin en az karışacağı ibadet olduğu için sevabı en fazla olan ibadetlerden sayılmıştır. Peygamberimizin nakline göre, orucun bu yönüyle ilgili olarak Cenâb-ı Hak, “Es’savmü lî“ “Oruç benim içindir; onun karşılığını ben vereceğim “ (Buhari, “ Savm “ 2, 9; Müslim, “sıyam“, 30), “Her hasene (sevap) on mislinden yedi yüz misline kadar yükselir. Ancak oruç benimdir ve ben onun mükâfatını veririm“ buyurmuştur. (Müslim ve Buhari, Ebu Hureyre’den rivayet etmiştir.)
Orucun Çeşitleri
Diğer ibadetler gibi orucun da farz, vacip ve nafile çeşitlere ayrılır.
Farz Oruç
Farz olan oruç ramazan orucudur. Mazeretli veya mazeretsiz olarak tutulmadığı zaman, başka bir zaman kaza edilmesi de aynı şekilde farzdır. Kasten, yeme, içme ve cinsi münasebette bulunma ile oluşan kefaret orucu da bu kapsamdadır. Hacda ihramda iken vaktinden önce tıraş olma ve yemin için tutulacak olan kefaret oruçları da farz oruç kapsamındadır.
Vacip Oruç
Nezir-adak yoluyla yükümlülük altına girilen orucu tutmak vaciptir. Nezir (adak ), kişinin dinen yükümlü olmadığı bir ibadeti yapmayı kendisi için bir yükümlülük haline getirmesidir. (Falan işim olursa Allah rızası için üç gün oruç tutacağım diyen kendi isteği ile kendisine üç gün oruç tutmayı vacip kılmıştır.) Vakit belirtildiyse belirtilen vakitte, belirtilmediyse dilenen oruç tutmanın mubah olduğu bir vakitte tutulur
Nafile Oruç
Daha fazla sevap kazanmak amacıyla ferz ve vacip oruçların dışında tutulan oruçlardır. Nafile oruç, oruç tutmanın haram ve mekruh olmadığı yani mubah olduğu günlerde tutulabilir.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER