SEN Kİ!..

Türkiye’nin doğusu alev alev. Yurdumuzun bir bölümünü bizlerden almak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bölümlere ayırmak isteyen dış güçler her türlü maşasını kullanarak saldırılarını yoğunlaştırdı.
Eskiden beri “dış güçler” denilen oluşumun bugünkü revaçtaki ismi “üst akıl”… Kim bu dış güçler ya da, üst akıl? Artık hepimiz biliyoruz. ABD, İsrail ve İngiltere başta olmak üzere “batı medeniyeti” diye adlandırılan “tek dişi kalmış canavar”.
Darbe kalkışması ile “kale”nin kapılarını içerden açtırmak isteyen de, terör saldırıları ile ülkeyi iç karışıklığa düşürüp, küçük lokmalara ayırmak isteyen de bunlar. Yüzyıllardır bu mücadeleyi biliyoruz. Zaman zaman közlenmeye yüz tutsa da düşmanlarımıza karşı öfkemizi hep içimizde taşıyoruz.
Peki, tarih yazılan bu günlerde saldırıların bu kadar yoğunlaşmasının sebebi ne? Neden Türk halkı içerde ve dışarıda yeniden 7 düvelle karşı karşıya?
Türk halkı darbe hainliğini savuşturup, Rusya ve İran’la yeni çareler aramaya başladığında yeni yeni olaylarla Devletimize “ayar” verilmeye çalışılıyor anlaşılan. Türkiye, Rusya ve İran’la anlaşırsa ne olacak? Suriye’de Batı’nın çıkarları bozulacak, belki akan kan duracak. Mülteciler yurduna dönecek, yangın sönecek.
Suriye sınırımızda yeni Kürt devleti, 2. İsrail projesi için çember kapanmak üzere. ABD’nin desteklediği birden fazla grup 40 kilometrelik bir alanı daha ele geçirirse güneyimizden çevrilmiş, İslam dünyası ile fiziki bağımız kopmuş olacak. Yurdumuzun dört bir yanında bombalar patlıyor, şehitler veriyoruz. Terör fırtınası ile Türkiye güçten düşürülmeye çalışılıyor. Türk halkının iç savaşa sürüklenmesi için her türlü kışkırtma için çaba gösteriliyor. Darbe hainliğinin sıkıntılarını daha üzerimizden atmadan bela üstüne bela üstümüze salınmaya çalışılıyor. FETÖ’sü, PKK’sı, PYD’si, YPG’si, DAEŞ’i, DHKP-C’si hepsi ittifakla hücum halindeler. Bunlar kukla, arkasındaki kuklacıları yukarıda saydık.
Mehmet Akif merhum diyor ya Çanakkale Şehitleri’ne şiirinde;
Nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı”
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya’yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela…
Hani tauna da zuldür bu rezil istila…
***
Yıllar önce ilan etmişlerdi. ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Condolezza Rice, Washington Post’un 7 Mart 2003 tarihli nüshasında yazmıştı: “Fas’tan, Basra Körfezi’ne kadar, Türkiye de dahil, Ortadoğu’da 22 ülkenin sınır ve haritaları değişecek.” diye.
Hedefleri doğrultusunda gidiyorlar. Sıra bizdeymiş!… Önce içerden denediler. Türk milletinin iman dolu göğsüne çarptılar. Şimdi hem içeriden hem dışarıdan deniyorlar, darbe ile tamamen kaybettikleri Türkiye’yi hizaya getirmeye çalışıyorlar.
Getirebilirler mi?
Mehmet Akif Ersoy merhumun Çanakkale Kahramanı Mehmetçik’e atfettiği mısralarından alıntılar ile bitirelim sözü:
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini, (Sen ki, son Haçlı Ordusu´nun hamlesini kırarak),
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin´i, (Doğunun en sevgili sultânı Salâhaddin´i),

Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran… (Kılıç Arslan gibi büyüklüğüne hayran ettin…)
Sen ki, İslâm´ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, (Sen ki, İslâm´ı kuşatmış, boğuyorken acılar)

O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın; (Sen ki, cisimlerde dolaşır ruhun ve adın)