Mutsuzum, mutsuzsun, mutsuz…
Bu aralar rastladığım tüm insan yüzleri asık ve neşesiz.
Herkes yaşamdaki sorumluluklarını yerine getirerek, ‘öylesine’ yaşıyor.
Günler akıp gidiyor ve mutsuzluğumuzu bir gölge gibi sürüklemeye devam ediyoruz.
Dört bir tarafımız acılarla dolu.
Günümüzde yaşanan acılara tanık oldukça eskiden daha mutlu ya da huzurluymuşuz gibi geliyor insana.
Geçmişte olup bugün olmayan şey bence sıcak insan ilişkileri.
Eskiden herkes birbirine dokunabiliyordu. Evde pişen bir kap yemek mutlaka komşuyla paylaşılırdı. Yoksul olan akraba gözetilir, kimsesizlerin kimsesi olunmaya çalışılırdı.
Bugün hayatımıza giren sanal dünyalarla birlikte sanallaştık sanki.
Sözgelimi birinin doğum gününü kutlamak için telefon açmak veya ziyaret etmek yerine sosyal medyadaki sayfasına yazmayı tercih ediyoruz. Vefatlarda başsağlığı dilemek için de çoğunlukla aynı şeyi yapıyoruz.
Ülkemizde ve dünyada meydana gelen hadiselerle ilgili de sosyal medya adeta vicdan rahatlatma mecrası haline geldi. Bugünlerde, ‘klavye delikanlılığı’ diye bir tabir girdi hayatımıza. Sosyal medyadan ülke kurtarmak oldukça moda oldu. Ama fikir beyan edilen hadise ile ilgili herhangi bir icraatta kimse bulunmuyor.
Sosyal medya insanları asosyal yaptı. Kişileri birbirinden kopardı. Mutfaktaki eşinden çayı sosyal medya hesabından isteyen kişiler olduğunu duyar olduk. Diyalog bitti.
Kafeteryalarda, çay bahçelerinde aynı masa etrafına dizilmiş ve ellerindeki telefona odaklanmış gençler görüyoruz. Oralara arkadaşıyla sosyalleşmeye giden gençler aslında evdeki yaşantısını mekân değiştirerek devam ettiriyorlar.
Birbirimizi sevmeye ve anlamaya ihtiyacımız var. Yaşanan bunca karşıtlığın nedeni bence sevgi eksikliği. Bunu da sosyal medya üzerinden değil, geçmişte olduğu gibi hayatı gerçek anlamda paylaşarak yapabiliriz.
Düzelmeye kendi kapımızı süpürerek başlayacağız. Bir akşam cep telefonlarımızı elimizden bırakarak evde sohbet etmeyi deneyelim. Birbirimizle göz teması kurarak sohbet edelim. İşte o zaman sürekli hissettiğimiz yalnızlık duygusunun kaybolduğunu duyumsayacağız.
Komşumuzla yemeğimizi paylaşalım. Yakın akrabaları ziyaret edelim. Dostlarımızla sosyal medya üzerinden değil bir bardak çay eşliğinde yüz yüze görüşelim. Daha pek çok örnek sıralanabilir.
Mutsuzluğu ancak dayanışma ruhu ile bölüşerek atlatabiliriz. Ülkemizde yaşanan acılar hepimizin yüreğini yakıyor. Bunu paylaştıkça dayanması daha kolay bir hal alacaktır.
Şairin de bir şiirinde söylediği gibi her şey bir insanı sevmekle başlayacaktır.
Bu tespitleri hepimiz yapıyor, ancak icraata geçiremiyoruz. Artık eyleme geçme vaktidir.
Her şeyden gerektiği kadar yararlanalım. Sosyal medyayı abartmayalım.
İnsanlara dokunmak, iyilik etmek ve gerçekten iletişime geçmek hepimize iyi gelecek.
Acılar paylaşıldıkça azalır, sevinçler paylaşıldıkça artar.
Yunus Emre’nin güzel dizeleri her zaman kulağımıza küpe olsun.
***
Gelin tanış olalım, işin kolayın tutalım
Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz
***
NOT: Bundan böyle haftanın iki günü Kocatepe Gazetesi’nde yazılarımla sizlerleyim. Dünden bugüne Afyon’un Hafızası diyebileceğimiz Kocatepe Gazetesi’nde yazmaktan onur duyduğumu belirtmek isterim. Kocatepe Gazetesi mensuplarına ve tüm okuyucularıma Merhaba diyor, sevgilerimi sunuyorum.
ASAYİŞ
30 Mart 2023GÜNDEM
30 Mart 2023GÜNDEM
30 Mart 2023ASAYİŞ
30 Mart 2023ASAYİŞ
30 Mart 2023UNCATEGORİZED
30 Mart 2023UNCATEGORİZED
30 Mart 2023Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.