Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

ŞEYTAN NE İSTİYOR, BİZ NE YAPMALIYIZ?

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 21 Temmuz 2017 Cuma 12:32:24
 

-17-
Şeytan dedi ki, Allah’tan on şey talep ettim:
• Allah’tan dilerim ki, beni Âdemoğullarının malına ve evladına ortak ede… Bu ortaklık talebimi kabul buyurdu ve Kur’an’da “Onlara ortak ol… Mallarına ve çocuklarına. Onlara vaad et. Hâlbuki şeytan onlara en çok gurur vaad eder” ayetleriyle sabittir.
• Her Besmele’siz kesilen hayvan etinden yerim.
• Faiz ve haram karışan yemekten de yerim.
• Şeytandan Allah’a sığınılmayan malın da ortağıyım.
• Cinsi münasebet sırasında şeytandan Allah’a sığınmayan kimse ile birlikte hanımıyla birleşirim; o birleşmeden hâsıl olan çocuk bize itaat eder, sözümüzü dinler.
• Her kim hayvana binerken helal yola gitmeye değil de aksini isteyerek binerse, ben de onunla beraber binerim, yol arkadaşı ve binek arkadaşı olurum. Bu durum “Onlar üzerine süvarilerinle, piyadelerinle yaygara çıkart…” ayetiyle sabittir.
Hadis anlatımına devam etmek üzere bir virgül koyalım:
Şeytana ve Şeytanlık Patronaj Sistemine insanların mallarına ve çocuklarına ortak olabilme izninin verildiğini İsra Suresi 64. ayetten öğreniyoruz: “Onlardan gücün yettiğini sesinle (vesveseyle) yerinden oynat; süvarilerin ve piyadelerinle üzerlerine çullan, mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol ve onlara vaatte bulun… (Oysa) şeytan onlara gururdan (aldatmacadan) başka bir şey vaad etmez (ki)!”
Şeytanın insanlara ortaklığı
Şeytanın insanlara ortaklığı, Şeytanlık Patronaj sisteminin ortaklığıdır. Aksi takdirde, insanın servetine veya çocuklarına bizzat tasarruf edecek bir ortaklık söz konusu değildir. İnsanın Şeytanlık Patronaj Tesiri ile servetini veya çocuklarını tasarruf etmesi şeytanın ortaklığı manasına gelir.
O halde bu ortaklık nasıl şekillenir? Amentü Billahi diyen talib bilir ki; Güç Allah’ındır, Mülk Allah’ındır, Hüküm Allah’ındır. Bu durumda bütün bunlarda ortaklık ancak Allah ile olur. Allah ile ortaklık ise ancak insanın kendisini sözde ilah ilan etmesiyle mümkündür.
Böylece sözde ilah olan insan Allah’ın güç, mülk ve hükmüne kendisini ortak ilan eder. İnsanın sözde ilahlığını ilan etmesi ve buna göre hayat tarzı oluşturması ise ancak Şeytanlık Patronaj Sisteminin bir vesvese tesiriyle duniHİ algı ve zann’larını motive etmesi, faaliyete geçirmesiyle mümkündür. Öncelikle şunları belirtelim:
• Şeytana verilen yetki içerisinde “yerinden oynat” demekle, onların aklını şaşırt, aklını yerinden oynat, onların aklını duniHİ algıya kaydır kast edilmektedir.
• “Bunu da sesinle yap” demekle de, onun sadrında konuş ve vesveselerle küfre teşvik et anlamı vurgulanmaktadır.
• “Bu amaçla süvarilerinle ve piyadelerinle çullan” denilmekle de, “görev yaptığın dönemde savaş teknolojileri ve imkânları nelerse hepsini kullan, hepsinden yararlan, hepsini işgal et” yetkisi anlatılmaktadır.
Şeytanın silahları değişti
Hadisin vuku bulduğu dönemde bir orduda süvari ve piyade vardı; kılıç, kalkan mızrak vardı. Oysa şimdi imkânlar çok farklı ve çok ileri. Elbette şeytan bunlardan yararlanacaktır.
Sosyal medya ortamındaki sohbetler, haberleşmeler, magazin… gibi şeyleri inceleyiniz, büyük çoğunluğu Şeytana Avukatlık değil mi?
• “Onlara vaatte bulun” denilmekle de, duniHi algılarını duniHİ hale çevirmeleri için Müstakilen Varım ve Muhtarım İddia’larına hedefler, hevalar ve hevesler göster ki, bunların peşine düşsünler anlatılıyor.
• “Onlara ortak ol” ise şöyledir: Bu durumu şeytan bazı fiillerle açıklamaktadır:
Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası ile sözde ilahın kestiği hayvanın eti küfür adına kesilmiş bir et olur.
Doyamamış nefs hırsıyla sözde ilah olarak kazanılan gelirle yapılan yiyecekler küfür adına yiyecekler olur.
Sözde ilah duygu ve düşünceleriyle sahip olunan mal, mülk, servet… gibi şeyler küfür safındadır.
Sözde ilahlık iddiasındaki kişinin cinsi münasebeti ve buradan olan çocuklar küfür malzemesiyle harmanlanırlar.
Vasıtasına sözde ilah iddiasıyla binenin yol arkadaşı küfürdür.
Bunlarda söz konusu olan küfür, Şeytanlık Patronaj Sisteminin vasfıdır. Dolayısıyla sayılan her fiil ve ürünler bu sisteme ait demektir.
Küfür hallerinden korunup,
Allah’a sığınmalı

Kehf Suresi 32-42. ayetlerini ders yapacak olursak öğreneceklerimizden birisi de şudur:
Amentü Billahi demiş olan talibin, Allah’ın onun kullanımına vermiş olduğu ev, araba, bağ-bahçe, tarla, arazi, para, ziynet eşyası… gibi şeyler, hatta sağlık, sıhhat, afiyet ve rahatlık, ferahlık, huzur gibi fark etmesi gereken nimetler sahiplik duygusuyla, sözde ilah iddiasıyla davranmaya, konuşmaya zemin hazırlar; talibin bu küfür hallerinden korunması ve Allah’a sığınması gerekir. Bu amaçla, bu nimetleri kullanırken, evine girerken, arabasını çalıştırırken… her ne yapıyorsa “MaşaAllah, La kuvvete illa Billah” demelidir.
Bir hadiste Efendimiz (SAV) buyuruyorlar: “Bir inanan kendisine verilen bir nimetin kaybolmasını istemiyorsa ve çoğalmasını, artmasını istiyorsa, çokça “Ve la havle ve la kuvvete illa Billah” duasını yapsın.”
Demiştik ki; şeytanın yetkisi kapsamında ele alınan fiillerde söz konusu olan küfür, Şeytanlık Patronaj Sisteminin “vasfı”dır. Bu konuyla ilgili şu nokta iyi anlaşılmalıdır: Şeytanın ve Şeytanlık Patronaj Sisteminin tesiri vesvese ile gerçekleştirilir. Bu vesveseye uyan, sahip çıkan, fiile dönüştüren insanın kendisidir. Bu durumda insan, Şeytanlık Patronaj Sistemi’nin bir üyesi olarak İnsandan Şeytanlar arasına katılır ve yaptıklarından sorumludur. Muhtariyeti Tercih Gücü yetkisini küfür doğrultusunda kullanan o insandır ve bu davranışın ahirette karşılığı cehennemdir. Bu durumu İbrahim Suresi 22. ayetle de ders yapalım: “(Hesap görülüp) iş bitirilince, şeytan diyecek ki; “Şüphesiz ki Allah size gerçek olanı vaad etti; ben de size vaad ettim, ama yalancı çıktım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi (inkâra) çağırdım, siz de benim davetimle hemen koştunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Kuşkusuz daha önce ben, beni (Allah’a) ortak koşmanızı reddettim.” Şüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardır.”
Allah’ın Billahi anlamda ilahlık hakkını görmezden gelen, duniHi algıya sahip çıkarak Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası ile sözde ilahlığını ilan eden insan ve Şeytanlık Patronaj Sistemiyle bu küfre zemin hazırlayan cinn şeytanlar Allah’a karşı hak yiyerek zalim olmuşlar, kendi hakikatlerinin istikametini engelleyerek nefslerine zulüm etmişler ve elem verici bir azabı hak etmişlerdir.
Şeytana avukatlıkta ısrarcı olanlar Şeytanlık Patronaj Sistemi’nin bir üyesi olarak insandan şeytan olmayı tercih edenler ahirette, hesap günü Amentü Billahi diyenlerden ayrılırlar. Onlara Rableri şöyle seslenir:
Ya-Sin; 59-63: “Ey mücrimler! Bugün ayrılın (bir tarafa)! Ey, Âdemoğulları! “Şeytana kulluk yapmayın, muhakkak ki, o size apaçık düşmandır. Bana kulluk edin. Sırat-ı müstakiym budur” (diye) size söylemedim mi? Andolsun ki, (o) sizden pek çok kimseyi saptırdı. Aklınızı kullanmadınız mı? İşte bu vaad olunduğunuz cehennemdir.”  
Hadis anlatımına devam edeceğiz.

 

ŞEYTANIN AVUKATI -17-

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER