Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

ŞEYTANIN AVUKATI-14 – Kocatepe Gazetesi

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 2 Ocak 2019 Çarşamba 13:23:04
 

ŞEYTANIN AVUKATLIĞINI YÜKLENMİŞ OLAN İNSAN
Dünkü anlattıklarıyla şeytan bize, dil yani konuşma ile Şeytanın Avukatı’nın şeytanın patronaj stratejilerini nasıl sahiplendiğini, nasıl savunduğunu ve bu savunma ile “duniHi algı”sını nasıl kuvvetlendirip algı olmaktan çıkararak onu duniHİ “hal”e çevirdiğini açıklamıştı. Dikkat ederseniz, aslında iblis şeytanın “şöyle söylerim, böyle yaparım” dediği şeylerin, sizin doğrudan “ben bunları kendim söylüyor ve aynen yapıyorum” dediğiniz şeyler olduğunu da fark etmiş olmalısınız. Demek ki, insandaki şeytanlık ile cinn şeytanın verdiği vesveseler aynı şeyler! Öyle üst üste çakışmışlar ki duniHİ algı sebebiyle ayırt edilmesi neredeyse imkânsız hale gelmiş… Kişide Billahi algı açılınca, kişi kendisi ve şeytanlık arasındaki farkı sezmeye başlar. Billahi halde ise bu fark çok net ortaya çıkar; şeytanlık hal tam bağlanır ve çalışamaz ki, siz buna “Ben şeytanımı müslüman yaptım” diyebilirsiniz.
DuniHi algının açılmasının hem sebebi hem de devamı yalan iledir. Ancak söz konusu yalan insanın Allah’a yalan söyleyerek kendi ilahlığını ilan edişidir. Kayıtlı Kendini Hissetme Duygusu ile kendisini hisseden insana, bu hissini takdim etmesi için, Billahi gerçek içerisinde Allah adına “BEN”  diyebilme yetkisi emaneten verilmiş olmasına rağmen, insan duniHi algı ve zann’larıyla kendisini Müstakilen Var ve Muhtar zannedip, bu zannı da kendi adına “BEN” diyerek ortaya koyunca; önce Asi, sonra emanete hıyanet ederek nankör, bütün bunların zemini olarak da Allah’a yalan, yaratılanlara yalan söylemek ile esfele safiliyn’e yerleşip, sözde ilahlığıyla da aslında şeytanlığını ilan etmiş oldu. İnsanın diğer yaratılanlara yalan söylemesi de Allah’a söylenen yalanın insanda açtığı esfele safiliyn karakterin gereğidir, bu ise Şeytanlık Patronaj Sistemi’nin temelini oluşturur. İnsanın yaratılanlara söylediği yalana, onlarla yaptığı gıybet ve koğuculuk gibi şeylere, eşlerin sözde ilahlıklarının talak silahını kullanarak yaptıkları ağız kavgalarına, iblis şeytan “bunlar benim meyvelerim” demekle, bütün bunların esas yalandan sonra ortaya çıkan ürünler olduğunu belirtmiştir. İşte iblis şeytanın bu meyvelerini üreten ve satan da Şeytanın Avukatlığını yüklenmiş olan insandır.
İBLİS ŞEYTAN BİLLAHİ ANLAMDA
SALÂT İKAMESİNİ BOZMAYA ÇALIŞIR
İblis şeytanın inananların salât ikamesi ile ilgili anlattığı strateji ve planların anlaşılabilmesi için Billahi anlamda salât ikamesini tatmış olmak gerekir. DuniHi algı çerçevesinde salât ikame etmeye çalışanın hiç kıpırdamadan kurallara uygun sabit durması ile sağa sola bakanın bir farkı yoktur. Sağa sola bakarak salât ikame eden ne hata yapıyorsa aynı hatayı diğeri hiç kıpırdamayarak yapıyor. Dolayısıyla konuya duniHi idrak ile yaklaşarak açıklama getirenler ya “salâtta kıpırdasan, kaşınsan, sağa sola baksan ne olur, onlar hepsi teferruat, işin esasıyla uğraş” der, ya da salâtta hiç kıpırdamama ve tahammül etme antrenmanı yapmayı önerir. İki öneri de işin aslından uzak ve yanlıştır.
Salat konusunda şeytan şöyle diyordu: Salâtını ikame etmeyi an be an tehir edene gelince, salât ikamesi için harekete hazırlanınca ona vesvese veririm ve şimdi meşgul olduğunu, salât için daha vakit olduğunu söylerim. O ise, vaktinin dışında salât ikame eder ama ikame edememiş olur. Şayet o kimse bu vesveselerimde beni mağlup ederse ona insan şeytanlarından birini yollarım ve onu salât ikamesinden alıkoyarım. Bu sefer de beni mağlup ederse, vesvese hücumunu salât sırasında başlatırım. O salâtta iken “sağa bak, sola bak” derim; o bunları yapınca yüzünü okşar sadrını rahatlatırım, sonra da sonsuza kadar işe yaramaz bir ibadet yaptığını söyler, sadrını daraltırım, huzurunu bozarım. Her kim salât ikamesinde çokça sağa sola bakar ve çevresiyle ilgilenirse Allah onun salâtını kabul etmeyebilir. Bu durumda da mağlup olursam, o yalnız başına salât ikame ederken çabuk olmasını, acele etmesini söylerim; horozun yerden yem toplaması gibi secde eder. Eğer yine beni mağlup ederse, o kişi cemaatle salât ikame ederken başına bir gem takarım ve imamdan evvel secde ve rükû yaptırırım. O böyle davranırsa kıyamet günü Allah onun başını eşek başına çevirir. O kimse bunda da beni mağlup ederse, bu kez salât ikamesinde parmak çıtlatmasını telkin ederim; böylece o beni tesbih edenlerden olur; bu işin sonunda esner ve elini de ağzına kapatmazsa içine küçük bir şeytan girer ve onun dünya hırsını ve dünyevi bağlarını çoğaltır. Böylece o kimse hep bize itaat eder, sözümüzü dinler.
İblis şeytanın bozmaya çalıştığı Billahi anlamda salât ikamesidir. DuniHi algı ile salât ikamesinde olan ile iblis şeytan zaten iyi geçinmektedir. İblis şeytan Billahi anlamda salât ikamesini o kişinin duniHİ algısını vesveselerle dürtüp ona Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası’na yönelik bir fiil yaptırır. Günümüzde duniHİ algı ile salâtta olan kişi ile iblis şeytan o kadar iyi geçinir ki, salâtta iken veya camide telefon ile bile ona Şeytanın Avukatlığını yaptırır. Salât sırasında telefonunun çalabileceğinden hiç endişe duymayan bu kişi, oysaki korktuğu insanların yanında telefonunu kapatır. İblis şeytan verdiği vesveselerle amacının kişiyi salât ikamesinde küfre düşürmek olduğunu söylüyor, yoksa “işte seni kıpırdattım, sağa sola baktırdım ve kazandım” demiyor, bunun bir kıpırdamama oyunu olmadığını o biliyor, ama insan bu işin tam farkında değil. Yanlış olmakla beraber küfür diye zannettiklerini kişi salât sırasında zaten yapamaz ki, bu durumda salât esnasında küfür nasıl gerçekleşecektir? Küfür ancak kişinin duniHi algısının dürtülmesi sonucu Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası ile bir düşünceye girmesiyle gerçekleşir. Bu düşünce paralelinde bir fiil de yapabilir. Bu tür fiillere iblis şeytan “beni zikretmektir, beni tesbih etmektir” diyor. Kişi salâtta veya hayatta “Ben ilahım, ben ilahım, ben ilahım…” diyorsa, işte bu durumda şeytanlığı zikrediyor olur.
ŞEYTANIN AVUKATI CÜBBESİNİ ÇIKARIR, SONRA HEMEN GERİ GİYERLER
Hastalık hali, hastalığın iyileşme sebepleri, iyileşmenin sonrası Şeytanın Avukatı için duniHİ halini pekiştirme, Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası’nı yaşayabilme fırsatları verir. Hastalığı içerisinde bir çaresizliğe düşünce Şeytanın Avukatlığı cübbesini çıkarır gibi yapar ama iyileşince eskisinden daha hevesli ve cesaretli olarak cübbesini giyer, şeytanlıkları ağzıyla dile getirmeye başlar. İnanalar bu duruma düşmemeleri için birçok ayet ile uyarılmaktadır. Bu ayetlerden biri Zümer-8’dir: “İnsana bir durr (zarar, hastalık, sıkıntı) dokunduğunda O’na (Rabbine) yönelerek dua eder, Rabbini çağırır. Sonra ona (Rabbi) kendinden bir nimet lutfettiğinde, daha önce O’na dua ettiğini unutur ve O’nun yolundan saptırmak için Allah’a endad (kendisini sözde ilah ilan eden eş) oluşturur. De ki: Küfrünle (sözde ilahlık iddianla) biraz yararlan (bakalım)… Muhakkak ki, sen ashabun nar’sın.”    
Billahi anlamda hayat tarzı sürenler için hastalığın her hali, her durumu, her türlü sonucu imanı kuvvetlendiren, o insanı Rabbine daha yaklaştıran vesileler olur.
Hadis anlatımına devam ediyoruz. Sonra Rasulullah (SAV) Efendimiz iblise bazı kısa sorular sordu ve iblis cevaplandırdı. Bu karşılıklı konuşma söyle sürdü:
– Ya lâin, senin oturma arkadaşın kim?
– Faiz yiyen!
– Dostun kim?
– Zina eden!
– Yatak arkadaşın kim?
– Sarhoş!
– Misafirin kim?
– Hırsız!
– Elçin kim?
– Sihirbazlar!
– Gözünün nuru nedir?
– Evlilerin boşanması!
– Sevgilin kim?
– Cuma salâtını terk edenler!
– Ya lâin, senin kalbini ne kırar?
– Allah yolunda cihada giden atların kişnemesi!
– Senin cismini ne eritir?
– Tövbe edenlerin tövbesi!
– Ciğerini ne parçalar, ne çürütür?
– Gece ve gündüz Allah’a yapılan istiğfar!
– Yüzünü ne buruşturur?
– Gizli sadaka!
– Gözlerini ne kör eder?
– Gece salât ikamesi!
– Başını yere eğdiren nedir?
– Çokça cemaatle ikame edilen salât!
– Sana göre insanların en saadetlisi kimdir?
– Salât ikamesini bilerek, kasten terk eden!
– İnsanların en şakisi kimdir?
– Cimriler!
– Seni işinden alıkoyan nedir?
– Ulema meclisleri!
– Yemeğini nasıl yersin?
– Sol elimle, parmaklarımın ucu ile!
– Sam yeli estiği ve ortalığı sıcak bastığı zaman çocuklarını nerede gölgelendirirsin?
– İnsanların tırnaklarının arasında!

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER