Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Siyasetteki şair – Kocatepe Gazetesi

Murat Arısoy 6 Kasım 2015 Cuma 03:00:00
  Rahmetli Bülent Ecevit’in ölüm yıldönümü 5 Kasım. 2006’da Danıştay’a yapılan saldırıdan sonra düzenlenen cenaze namazında rahatsızlanan Ecevit, yaklaşık 5 buçuk ay dayanabilmiş ve Kasım ayında vefat etmişti. Bülent Ecevit, siyasette –Merve Kavakçı’nın Meclis’te yemin edeceği gün hariç- hep nazik üslubuyla dikkat çekti. Hataları oldu elbette, fakat halkın aklında Kıbrıs’la, haşhaşla kaldı.
1970’lerin Karaoğlan’ı Ecevit, 1980 Darbesi’nin ardından kurduğu partiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yer buldu bulmasına, ama 1999 seçimleri dışında “başa güreşemedi”.
Ecevit’in Ulus, Yeni Ulus, Halkçı gibi gazetelerin yanı sıra yurtta ve yurtdışında gazetecilik faaliyeti yapması, siyaset alanındaki söylemlerini de söylemlerin sunuluş şeklini de etkiledi. Buna bir de “şairlik” eklenince ortaya bugün andığımız bir siyasetçi karakteri çıktı.
Bülent Ecevit’in Afyonkarahisarlılar açısından da önemli bir yeri var: 1974’e kadar ‘Haşhaş ektirirseniz iktidardan gidersiniz’ tehdidiyle sindirilen parti başkanları gibi davranmadı. ‘Haşhaş ekilecek’ dedi ve gereğini yaptı. İktidarı da hakikaten kısa sürdü. Ama çiftçinin gönlünde altın harflerle taht kurdu.
Yıllar sonra koalisyonun büyük ortağıyken Amerika Birleşik Devletleri, Irak’ı işgal etmek istedi. Ecevit, bu işgale de karşı çıktı. Türkiye’nin 3 Kasım 2002 seçimlerini yaşamasındaki etkenlerden birisi de bu işgale karşı çıkıştır.
Siyaset uzun mevzu.
Ecevit’in şair yönüyle de tanıtılması gerekiyor. Şiir, Türkler’in eski geleneği. Padişahın, vezirlerin, devlet ve ilim adamlarının şiirler yazdığını biliyoruz. Bugün ne yazık ki siyasetçilerimiz ya şiir yazmıyor; ya da yazdıklarını kamuoyunun dikkatine sunmuyor. Oysa şiir yazmak, siyasetçilerimizi rahatlatacak, hislerini düzgün ifade edebilmelerini sağlayacak.
Herhâlde pek önemsenmiyor şiir yazmak.
Şiir, sadece seçimlerden önce tok bir ses tonuyla ve tane tane okunacak ‘oy mıknatısı’ olarak görülüyor sanırım.
Ben izninizle, Ecevit’in bazı şiirlerini paylaşmak isterim:

El Ele Büyüttük Sevgiyi

Birlikte öğrendik seninle
avcumuzda yüreği çarpan
kuşa sevgiyi
elele duyduk kumsalda denizin
milyon yılda yonttuğu
taşa sevgiyi
tırtılları tanıdık seninle baharda
tırtılken daha sevmeyi öğrendik
sevgiden üreyen kelebeği
toprağı evimiz gibi sevdik seninle
birlikte sevdik kuru toprakta
ev küren köstebeği
köstebeğinden toprağına taşına
tırtılından kelebeğine kuşuna
elele sevdik bu dünyayı
acısıyla sevinciyle sevdik
yazıyla kışıyla sevdik
köy-köy ülke-ülke
gökler gibi sardı dünyayı
yağmur gibi sızdı dünyaya
dünya kadar oldu sevgimiz
elele büyütüp elele derdi
kelele derip insana verdik
verdikçe çoğalan sevgimizi

Yargı

öldürenle katiliz çalanla hırsız
tümümüz sanığız tümümüz savcı
tümümüz suçlu tümümüz yargıç
kimi aklar kimi suçlarız
kimi bağışlar kimi asarız
kendimizi başkasında
hergün bıçak saplıbirinin arkasında
vurulan da biziz vuran da

Yarın

birşeyler olacak yarın
duruşundan belli
kırdaki atların
bulutların koşuşundan belli
kazışından köstebeklerin toprağı

karıncaların telâşından belli
birşeyler olacak yarın
belki bir tomurcuk
belki bir ağacın düşen yaprağı
belki de bir çocuk

pek o kadar göremesek de uzağı
kuşların uçuşundan belli
birşeyler olacak yarın
öbürgünden önemsiz
yarından önemli

BALBAY,
İKİNCİ ECEVİT OLUR
Cumhuriyet Halk Partisi’nde Kemal Kılıçdaroğlu’nun konumu sorgulanıyor. Parti içi meseleleridir, bilemem. Ama bana sorsalar, Mustafa Balbay’ı CHP Genel Başkanı yapardım. Üslubu, kelimelerle oynaması ve yazı insanı olması nedeniyle siyasete yeni bir renk getirir Balbay. İkinci Ecevit olur.
“Tuncay Özkan da gazeteci, neden Tuncay Özkan değil de Mustafa Balbay” denilirse, şöyle açıklayabilirim:
-Mustafa Balbay, milletvekili olmadan önce Cumhuriyet Gazetesi’ndeydi. İletişim Fakültesi’ni bitirdikten sonra hiç çizgisi değişmedi. Cumhuriyet Gazetesi, O’nun evi oldu. Tuncay Özkan ise Kanal D’de, Kanaltürk’e uzanan bir iniş-çıkış içindeydi.
-Yaklaşımı, itici değil. İnsanın canını acıtacak sözleri bile şaka yoluyla, kelime oyunlarıyla söylüyor. Tuncay Özkan’ı seven çok seviyor; Özkan’dan nefret eden çok nefret ediyor.
-Atatürk’ün söylemlerine ve çizgisine birçok CHP’liden daha yakın, bu ilkeleri içselleştirmiş. Tuncay Özkan, benim gözümde hâlâ “F tipi ne kadar güzel” diye 7 dakikalık haberi yapan kişi.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER