Nöbetçi Eczaneler
19 Ağustos 2015 Çarşamba 03:00:00 7 Haziran Milletvekili Genel Seçimlerinin üzerinden iki ayı aşkın zaman geçti. Sonuç hepimizin malumu. Demokrasi de sandıktan çıkana saygılı olmak şartlardan biri. Ama ne kişi kullandığı oyuna, ne de sandıktan çıkana saygılı olma becerisini gösteremiyor.
Oyumuzu kullandık, vatandaşlık ödevimizi yerine getirdik şükür. Hemen arkasından bilhassa sonuç belli olduktan sonra siyaset bilimci sosyolog kesildik. Kadınların kabul günlerinden, akşam yemeği sofralarına, toplu taşıtlarda ki zaman diliminde hemen herkes vatanperver bir eda ile yorumlar yaptı. Her konuşmada Türkiye kurtarıldı, hükümet kuruldu.
Yapılan muhabbetlerden, ortaya atılan teorilerden bir köye stabilize yol çıkardı şüphesiz. Ama düşünülen ve sözlü ifade edilenlerin kimseye yararı olamadı. Herkes mutsuz, herkes arayış içinde. Sonuç kimseyi tatmin etmiyor. Ama kime dokunulsa ki dokunmaya da gerek yok anında yorum almak mümkün herkes üzerine düşeni yapmış. Herkes sağduyulu. İnsan kendinden şüpheye düşmeye başlıyor ve soruyor; Ya Rabbi tüm olan bitenlerden ben mi sorumluyum?
Sorumluluk oyunu kullanandan kullanmaya, seçim propaganda döneminde etkin rol alandan almayana, aktif olan ve bir türlü yetkin olamayan siyasilere kadar herkese ait. İş mangalda kül bırakmamaya geldiğinde herkes milliyetçi, muhafazakar, dindar, sağduyulu, aklı selim. Peki sonuç?
Yapılan açıklamalar, verilen beyanatlar kimseyi tatmin etmiyor. Çok bilinmeyenli bir denklem haline getirilen ama kurulmaması için elden gelenin yapıldığı hükümet kurma görüşmelerinde sona gelindi. Seçmenden seçilenine kadar sorumluluk kimin? Çözümsüzlük mü çözüm? Ülkeyi kaosa götürmenin aynı gemide olan hepimize ne faydası olacak. Hanımlar, beyler sorumluluğunu yerine getirmeyen kim? Bir erken genel seçimde çıkacak tablo ikinci bir çözümsüzlüğü uygun adım marş yerinde saydırmayı getirirse ne olacak?
