Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

SÖZ SÖYLEMENİN ÂDABI – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 29 Haziran 2017 Perşembe 13:08:27
 

Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’de, söz söyleme âdâbına, yâni nasıl konuşulup nasıl konuşulmayacağına büyük bir önem verilmektedir. Kur’ân-ı Kerîm, bizleri öncelikle güzel ve düzgün ifâdeler kullanmaya dâvet ediyor;  İnsanlara “kavl-i hasen” (Güzel söz)   “…ve Gûlû lin nâsi husnen… İnsanlara güzel söz söyleyin”  (Bakara, 83); “Ve Gul li ibâdî yegûlûlletî hiye ahsen(ahsenu) Kullarıma söyle sözün en güzelini söylesinler.” (İsrâ, 53.) Anne-babaya karşı “öf” bile deme, onlara; “kavlen kerîmâ” fe lâ tegul lehumâ uffin ve lâ tenher humâ ve gul lehumâ kavlen kerîmâ(kerîmen)” (İsrâ, 23); Yâni en güzel sözü söylemeyi emrediyor.  Yâni ikramkâr ve iltifatkâr söz söyle, buyuruyor. Fakir-fukarâya, muhtaç ve mahrumlara verecek bir şey bulamıyorsan, “… fe gul lehum gavlen meysûrâ(meysûrâ(n) “hiç olmazsa onlara gönül alıcı, teselli edici bir söz söyle.” (İsrâ, 28.) Yâni gönül alıcı, rûhu dinlendirici, elime geçen ilk fırsatta veririm gibi tesellî edici güzel bir söz söyle, buyuruyor. Başa kakmak ve gönül incitmek sûretiyle ecri zâyi edilen bir sadakadansa  (kavlün ma’rûfun) yâni tatlı bir söz daha hayırlıdır, buyuruyor. “Gavlun ma’rûfun ve mağfiretun, hayrun min sadakatin yetbeuhâ ezâ(ezen), vallâhu ğaniyyun halîm(halîmun). Bir tatlı söz ve (bir kusuru) bağışlama, peşinden eziyet (ve mihnet) gelen sadakadan daha hayırlıdır. Allah Ganîdir (bu tür sadakalara ihtiyacı yoktur), Halîm’dir (cezalandırmayı ihmal etmez ancak mühlet verir.”.Bakara, 263.), Korunmaya muhtaç yetimlere, yakın akrabâya, yoksullara karşı yine (kavlen ma’rûfâ) “ve gûlü lehüm gavlen ma’rûfâ (kendilerine güzel söz söyleyin (gönüllerini hoş tutun).” (Nisâ 5)  “vel yegûlû gavlen sedîdê (n) ve doğru söz söyleyin.” Nisa 8,), yâni güzel söz ve tatlı dille konuşun ve doğru söz söyleyin buyuruyor. Kalbinde mânevî hastalık bulunan kimselere karşı herhangi bir töhmete, fitneye veya yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için yine (kavlen ma’rûfâ) “ve gulne gavlen ma’rûfâ (n)” Sözü uygun (ölçülü ve ciddi) şekilde söyleyin. (Ahzâb, 32) Marufa uygun yâni yerinde ve örfe uygun bir söz söyleyin, “velâ tücâdilû ehlel kitâbi illâ billetî hiye ehsenu… İçlerinden zulmedenler hariç, Ehl-i Kitab ile ancak en güzel olan (usul)le mücadele edin.”(Ankebut, 46)buyuruyor.
Zâlimlerin kalbini yumuşatmak için  (kavlen leyyinâ) “İzhebâ ilâ firavne innehû Tağâ” “Firavun’a gidin. Çünkü o azdı.” (Ta ha 43) “Fegûlâ lehû gavlen leyinen leallehû yetezekkeru ev yahşâ; Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt dinler ve (benden) korkar.” (Tâ hâ 44)  yâni Firavunda olsa yumuşak söz söyleyin, buyuruyor. Tebliğde sert ve haşin hitapların, karşımızdaki insan üzerinde olumsuz, kötü bir tesir hâsıl edeceğini telkîn ediyor.. Bu yüzden tatlı dille, güler yüzle, nefret ettirmeden, bilâkis müjdeleyen ve muhabbeti artıran bir üslûb ile konuşmayı öğütlüyor. Kâinatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz de “Yessirû velâ tüessirû, beşşirû velâ tüneffirû” Kolaylaştırın, zorlaştırmayın, müjdeleyin nefret ettirmeyin” buyurmuştur.
Kur’an-ı Kerim yine tebliğ sırasında (gavlen belîgâ) (Nisâ, 63), yâni gönüllere işleyecek tesirli ve belâğatlı bir söz söyleyin, buyuruyor. Böylece sözümüzün tesirli olabilmesi ve gönüllere ulaşabilmesi için kalpten gelmesi gerektiğini, aksi hâlde sırf dilden çıkan ifâdelerin bir kulaktan girip diğerinden çıkacağını telkîn ediyor. Tıpkı yol sütünde açan çiçekler gibi, gönülden gelmeyen sözlerin de tesir bakımından gayet kısa ömürlü olacağını ihtâr ediyor.
Ayrıca tebliğ veya irşâdın sıradan sözlerle değil; belîğ, yâni rûha tesir edecek, güzel, hikmetli, açık, edebî ve titizlikle seçilmiş özlü ifâdelerle yapılması da ilâhî emirler cümlesindendir. Nitekim âyet-i kerîmede buyrulur:
“Üd’u ilâ sebîli rabbike bilhikmeti vel mev’ızetil haseneti vecâdilhüm billetî hiye ehsenu, (Resûlüm! İnsanları) Rabbinin yoluna/dinine hikmetle ve güzel öğütle davet et. Onlarla en güzel (şekl)iyle (kırmadan, kızdırmadan) mücadele et.” (Nahl, 125)
 Hikmetli söz, rûhun gıdâsıdır. Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- buyurur ki:
“Nükteli ve hikmetli söz ve davranışlarla ruhlarınızı dinlendirin. Zîrâ bedenlerin yorulduğu gibi ruhlar da yorulur.”
Yâni Mü’minin dili, ilâhî hakikatlerin bediî ve rûhânî güzelliklerini sergileyen bir hikmet pınarı olmalıdır.
Yine Kur’ân-ı Kerîm, kendimiz için doğruluk, adâlet ve hakkâniyetle muâmele görmek istiyorsak, işlerimizin ve hâllerimizin düzelip Allâh’ın bizi affetmesini diliyorsak, bizim de her hususta doğru, samîmî, âdil ve hak-şinas olmamızı emrederek (kavlen sedîdâ) (Nisâ, 9; el-Ahzâb, 70.) , yâni doğru söz söyleyin, buyuruyor.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER