14 Mayıs 2015 Perşembe 03:00:00
Tahiyye; selam vermek demektir. Tahiyyetü’l mescid, mescidi yani camiyi selamlamak demektir. Kuranı kerimde mescitlere “Allah’ın Evleri” denilmiştir. Bir eve giren kimsenin, önce ev sahibini selamlaması kadar tabi bir şey olamaz. Bu halde Allah’ın Evine girenin de Onu selamlaması gerekir. Selamlamanın en mükemmel ve en güzel şekli namazla olur. Camiye giren kimsenin Tahiyyetü’l Mescid kılmak suretiyle Allah Teâlâ’yı bir nevi selamlamış, ona bağlılığını saygısını ve kulluğunu sunmuş olur. Bir mescide sadece ziyaret için veya öğretmek veya öğrenmek gibi bir maksatla giren kimse orada nafile olarak iki rekât namaz kılar. Dileyen daha fazla kılabilir. Mescide günde birkaç defa bu şekilde girilse, bir defasında böyle namaz kılınması yeterlidir.
Hanefilere göre; Tahiyyet’ül-mescid namazı iki veya dört rek’attir. Dört rek’at olarak kılınması, iki rek’at olarak kılınmasına nişbetle daha faziletlidir. Tahiyyet’ül-mescid niyetiyle bundan fazla kılınmaz. (A. Ceziri, Dört Mezhebe Göre İslâm Fıkhı)
Tahiyyetü’l Mescid namazı, mescide girildiğinde daha oturmadan kılınmalıdır. Faziletli olan da budur. Oturulduktan sonra da kılınır. Bazıları; oturmadan kılınırsa eda, oturduktan sonra kılınırsa kaza olur, demişlerdir.
Ebû Katade -radıyallahu anh- ‘den rivayet edildiğine göre; Resûlullah -sallallahü aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: “Sizden her kim mescide girerse iki rekât namaz kılmadan oturmasın” (Buhari, Salatü’l-Müsâfirîn, 11)
Şafiî mezhebine göre mescide ne zaman girilirse girilsin bu namazın kılınması müstehaptır. Hanefîler’e ve Mâlikîler’e göre ise kerahet vakitlerinde mescide giren kimsenin bu namazı kılması mekruhtur. Kişi bunun yerine tesbih ve tehlîlde bulunarak ve salâvat getirerek mescidi selâmlamış olur. Normal vakitlerde mescide girdiği halde tahiyyetü’l-mescid kilamayan kimsenin, bunun yerine dört defa “Sübhânellahi ve’l-hamdü lillâhi velâ ilahe illallâhü vallâhü ekber” demesi menduptur.
Tahiyye; selam vermek demektir. Tahiyyetü’l mescid, mescidi yani camiyi selamlamak demektir. Kuranı kerimde mescitlere “Allah’ın Evleri” denilmiştir. Bir eve giren kimsenin, önce ev sahibini selamlaması kadar tabi bir şey olamaz. Bu halde Allah’ın Evine girenin de Onu selamlaması gerekir. Selamlamanın en mükemmel ve en güzel şekli namazla olur. Camiye giren kimsenin Tahiyyetü’l Mescid kılmak suretiyle Allah Teâlâ’yı bir nevi selamlamış, ona bağlılığını saygısını ve kulluğunu sunmuş olur. Bir mescide sadece ziyaret için veya öğretmek veya öğrenmek gibi bir maksatla giren kimse orada nafile olarak iki rekât namaz kılar. Dileyen daha fazla kılabilir. Mescide günde birkaç defa bu şekilde girilse, bir defasında böyle namaz kılınması yeterlidir.
Hanefilere göre; Tahiyyet’ül-mescid namazı iki veya dört rek’attir. Dört rek’at olarak kılınması, iki rek’at olarak kılınmasına nişbetle daha faziletlidir. Tahiyyet’ül-mescid niyetiyle bundan fazla kılınmaz. (A. Ceziri, Dört Mezhebe Göre İslâm Fıkhı)
Tahiyyetü’l Mescid namazı, mescide girildiğinde daha oturmadan kılınmalıdır. Faziletli olan da budur. Oturulduktan sonra da kılınır. Bazıları; oturmadan kılınırsa eda, oturduktan sonra kılınırsa kaza olur, demişlerdir.
Ebû Katade -radıyallahu anh- ‘den rivayet edildiğine göre; Resûlullah -sallallahü aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: “Sizden her kim mescide girerse iki rekât namaz kılmadan oturmasın” (Buhari, Salatü’l-Müsâfirîn, 11)
Şafiî mezhebine göre mescide ne zaman girilirse girilsin bu namazın kılınması müstehaptır. Hanefîler’e ve Mâlikîler’e göre ise kerahet vakitlerinde mescide giren kimsenin bu namazı kılması mekruhtur. Kişi bunun yerine tesbih ve tehlîlde bulunarak ve salâvat getirerek mescidi selâmlamış olur. Normal vakitlerde mescide girdiği halde tahiyyetü’l-mescid kilamayan kimsenin, bunun yerine dört defa “Sübhânellahi ve’l-hamdü lillâhi velâ ilahe illallâhü vallâhü ekber” demesi menduptur.