Siyasi yazı yazmak ip cambazlığından daha zor bir zanaat. Kaldı ki bizdeki yükseklik korkusu engelliyor zaten siyasi yazı yazmamızı.
Siyaset oldukça güzel bir uğraş, ancak seviyenin düşmemesi, zaman zaman belaltı vuruşlarla ortamı çirkinleştirmemek koşuluyla..
Çok zor günler geçirdiğimiz bu aralar, şöyle kalabalık bir caddede bir yere dikilip gelip geçenleri bir inceleyin.  İnsanların çoğunlukla asık suratlı, düşünceli ve tedirgin olduklarını göreceksiniz. Gülen, şen şakrak, kahkaha atan insanlara hasret kaldık. Oysa ki toplumun az da olsa rahatlaması, stresten uzaklaşması için siyasilere görev düşüyor. Toplumu germekten çok rahatlatıcı mesajlar vermeleri oldukça önemlidir.
Bu tür demeçlerin üstadı rahmetli Demirel’di. Söyleyeceğini söyler, toplumu güldürür, güldürürken de düşündürürdü. Bir dönem benzin karaborsaya düşmüş, insanlar benzin bulamıyor. Benzinin neden karaborsaya düştüğünü, neden bulunmadığını soran gazetecilere, hükümetin başarısızlığını “Benzin va da iştik mi!” espirisiyle örtüğü gibi muhalifleri bile güldürmüştür.
Büyük siyasetçi Demirel’e, birgün söylediğinin ertesi günü tersini söyleyerek çelişkiye düştüğü hatırlatıldığında kıvrak zekâsıyla “Dün dündür, bugün bugündür” diyerek işin içinden sıyrılırdı.
Bu arada Devlet Bahçeli’yi de unutmamak gerekir. MHP’nin 40. yılı konusundaki rakam oyunlarına dayalı hesaplamalarının siyasetin gerginliğini hafiflettiği bir gerçektir.
Akil insanlar heyetini “63 Akılsız” diye tanımlayarak insanları tebessüm ettirmiştir.
Yine bir zamanlar Bahçeli, PKK ile masaya oturmadık demeçlerine “Oslo’da, İmralı’da  nerede oturuyordunuz, minder mi bulunuyordu!” diyerek espiriyi patlatmıştır.
Siyasetin en popüler simalarından Osman Bölükbaşı’nın mitingleri çok kalabalık olur, ancak seçim zamanı oylar başka partilere giderdi. Oldukça espiritüel bir insan olan Bölükbaşı mitingine gelenleri “Sizin çeçiniz çok amma harmanınız yok!” diyerek azarlardı.
Espiritüel liderlerden söz ederken Erdal İnönü’den söz etmemek haksızlık olur.
Erdal İnönü bir gün sinemadan çıkarken yakalayan bir gazeteci “Sayın İnönü, sizin su sıralar sinema salonlarında göremiyoruz pek” diye sorar. İnönü: “Tabii göremezsiniz, sinema salonları karanlık oluyor.” der.
Bir seçim gezisi sırasında seçmenlerden birisi seçim otobüsünün önüne atlıyor ve Erdal İnönü’ye hitaben “ölürüm yoluna” diye haykırıyor.
Erdal bey hemen cevap veriyor.
“Dur ölme, bir oy bir oydur”