Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Terk edecek bir şey bulmalı ve Allah rızası için terk etmelisin

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 1 Ocak 2018 Pazartesi 11:57:35
 

– 67 –
“B”ye yolculuk nasıl başlar?
Şeklimizde İhlâs Hayat Döngüsü’ne paralel seyreden caddeyi gördünüz mü? İhlâs Hayat Döngüsü dışında ama ona paralel yoldaki hayat şöyledir: Kişi “A” Takdim Formu”nda yaşıyorken tanrılık iddiasıyla yaşadığını yani müstakilliğini iddia eden bir hayat yaşadığını fark eder ve bundan rahatsız olur da o hale levm ederse onun yolunun yönü değişir. Kendisine levm etmekle tanrılar dünyasındaki ilerleyişi bırakır, geri döner, yan caddeye gelir, oluşturduğu bilinç noktasına göre bu caddenin bir yerinden B0 noktasına doğru ilerlemeye çalışır. İhlâs Hayat Döngüsü dışında, ama yönü orası olan bu yan cadde çok enteresandır. Mesela orada din konusunda çok önemli bildiğiniz kişileri görürsünüz, orada çok önemli din adamları vardır. Neden oradadırlar? Hâlâ kendilerinin müstakil bir varlığı, müstakil bir hayatı var sandıkları için! Çok ileri dini bilgilerine ve etiketlerine rağmen İhlâs Hayat Döngüsü’ne geçemiyorlar. Çünkü onlara göre “bir Allah, bir de müstakil kendileri” var. Kendi aklım, kendi iradem var sandıkları bir idrakla yaşıyorlar. “Ben de müstakilen varım” dedikleri için kaderi de bir türlü kavrayamamışlar ve oluşturdukları kader anlayışına göre bir hayat bina etmişler. Uydurdukları o anlayışa göre yorum yaptıkları ve yaşadıkları için de hep o caddedeler ve orada kalmak zorundalar! Siz onları çok önemli isimler olarak duymuş olsanız bile! Kader anlayışları, kadere bakış açıları İhlâs Hayat Döngüsü içinde değilse maalesef durum budur. Çünkü “La ilahe illallah” demekle imzaladıkları anlaşmayı bozuyorlar. Size ilkokul matematiğinden bir örnek vermiştim. İşlem yapmadan önce Kerrat Cetveli’ni ezberlediğimizi, ilkokul ikide, üçte, dörtte gece gündüz onu ezberlemek için uğraştığımızı anlatmıştım. Neden uğraşıyoruz? Tahtaya kalkıp çarpma yaparken “dört kere dört; on altı” diyebilmek için. Hepimizin onu diyebilmesi için Kerrat Cetveli’nde anlaşmamız gerekiyor. Hem o anlaşmayı yapıp hem de “iki kere iki beş” yazılır mı, öyle bir şey olabilir mi? Olmaz! Çünkü o zaman o konuda doğru yapıyor olmazsınız. Sizin anlaşmanız “iki kere ikinin dört” etmesi üzerineydi. Şimdi düşünün, bir kişi anlaşma yapıyor, “La ilahe illallah diyor: “Bir başka müstakil varlık, akıl, bilinç, güç yok, illa Allah” diyor. Ama hesap yapmaya gelince; “Allah’ın çok büyük gücü var, ama benim de kendime ait gücüm var” diyor. Böyle düşünmekle o kişi anlaşmaya uymamış oluyor, o yüzden bu caddede kalır, esas caddeye geçemez o! Çok önemli din bilgini gibi olabilir ama o yan caddede kalır. Çünkü iş yaşamaya, uygulamaya gelince anlaşmayı bozuyor: “Allah iyiyi, kötüyü göstermiş, Rasulüyle de nasıl yapacağımızı öğretmiş. Müstakil aklım da var, dilersem iyiyi, dilersem kötüyü yaparım. Yanlış yaparsam cezalandırır, iyi yaparsam da kazanırım demeye başlıyor. “Kendisinde müstakil bir güç var” sandığı için o güçle çalışarak bir şey kazanacağını düşünüyor.
GÜCÜ YETMEYİNCE “ÜST
TANRI”YA YÖNELENLER
İnsanlar neden “Allah” diyerek ama bir üst makama, üst tanrıya inanır? Çok açıkladık, ama hatırlatalım: Kendi tanrılığının bir yerde gücü yetmemiştir, bir güç gerekir, aklına “üst tanrı” gelir. Bir hastalık, bir sınav, bir yoksulluk, bir sıkıntıda gücü yetmez, der ki; “ey üst tanrım, gücüm yetmedi, bana yardım et.” Yolda arabası kalmış birinin “bir el atın da araba yürüsün” demesi gibi, “Allahım, bir el at da bizim hayat arabası yürüsün” der. Gücü yettiği sürece, Allah’a yönelmek ve O’ndan istemek aklına gelmez, çünkü hallediyor. Bazen duyarsınız, “benden buraya kadarı, gerisi senin, sonrasına Allah Kerim” derler. İşte bu, bahsettiğimiz tanrı sisteminin bakışıdır, bu tarz İhlâs Hayat Döngüsü’nün değildir, tanrıya aittir. Üst tanrı inanışı tanrılığını ilan etmiş olana aittir. Eğer siz bu idrakla yaptığınıza dua diyorsanız böyle bir dua yoktur. Bunları yaşantınızda tek tek bulup “terk etmek” gerekiyor.
TERK EDECEK BİR ŞEY BULMALI VE ALLAH RIZASI İÇİN TERK ETMELİSİN
TERK ETMEK öyle önemlidir ki… “A” Takdim Formu” hayatının özelliklerini tanımamızda önemli bir özellik budur. “A” Takdim Formu” TERK EDEMEYENLER diyarıdır. Terk edemeyenlerden olmak çok tehlikeli! Bu yüzden, “terk” kelimesi tasavvufta karşımıza çok önemli bir hayat tarzı olarak çıkar. TERK öyle bir şeydir ki; siz ancak o terklerden sonra İhlâs Hayat Döngüsü’nün “Lem yelid ve lem yûled” alanına düşersiniz. Bir de “Lem yelid ve lem yûled”in bittiği bir yer vardır ki orada TERKİ TERK edersiniz, artık terkle işiniz olmaz. Yani orada da karşınıza o ortama ait terk edeceğiniz bir şey çıkacaktır, ama o legaldir; rab ilanlığı değildir. Bu iki terk karıştırılmamalıdır. Lütfen şuna dikkat edin, vehmin zulmetinde yani “A” halinde yaşadığının farkında olmadan o halde yaşarken yapılan terkleri “B”nin terkleri sanmayın, “terk”in size kazandıracağı sıçramalardan yoksun kalırsınız. Bir arkadaştan örnek vereyim. Kendisine defalarca “şu sigarayı içme, günah” demişimdir. Günah derken “Allah o işten razı olmaz, onda zarar var” demek istiyoruz, günah budur. Bu anlamıyla zarar günah demektir, fayda sevap demektir. Zarar ve faydayı “A” Takdim Formu” dünyasının kabullerine göre tarif ederseniz, günahı ve sevabı doğru tanımlayamazsınız. Onlar bu dünyaya ait zarar ve fayda değildir. ZARARDASIN; yani “A” Takdim Formu”ndasın! FAYDADASIN; demek ki “B” Takdim Formu”ndasın veya o yoldasın. Başka zarar ve yarar yoktur! Kastedilen, tanrılar dünyasındaki zarar ve yarar değildir. Terk işine de öyle bakan yanılır! Evet, “arkadaşım içme şunu, günah” deriz, burun kıvırır, önemsemez. Yıllar geçer, bir gün bir arkadaşının hastalığını duyar, sigara içtiği için şu olmuş, bu olmuş, “eyvah, biz de öyle olursak?” diye ödü kopar ve sigarayı bırakır. Bir gün karşılaştık, dedi ki, biliyor musun, sigarayı bıraktım. Sandım ki haram diye bırakmış. Çok iyi, nasıl oldu bu iş? Şunu duydum şöyle hasta, bunu duydum böyle hasta, bu yaştan sonra korktum bıraktım! Bırakma nedenini böyle açıklayan bu arkadaş, sigarayı bırakmakla faydalı bir iş yaptı ama bu terkin tasavvufla, Allah rızasıyla alakası yok! Allah için terk etmemiş! Yine tanrılığı için terk etmiş! Ölümden korkarak, akciğerini, bir başka organını kaybetmekten korkarak terk etmiş, tanrılar dünyasıyla ilgili bir terk! Yapmasın mı? Yapsın! Ama onu “B”nin terki zannetmesin. Çünkü “günah” denildiği zaman burun kıvırıyor! Allah için bırakmamış, onu “B” Takdim Formu”na girmek için bırakmış değil! “A” Takdim Formu”nda sağlam kalayım, başka tanrılar tarafından ezilmeyeyim, başka tanrılar beni çirkin görmesin, güçsüz görmesin, beni çiğnemesin, başka tanrıların arasında tutunabileyim diye bırakmış. Kazanır. Ama tanrılar arasında güç kazanır ve tanrıların içinde kalır! O zaman ona; “La ilahe, tanrılar giremez, illa Allah” derler.  Evet, “A” Takdim Formu” terk edemeyenler diyarıdır. Oradan kurtulmaya talip olanın “B” Takdim Formu” yaşantısı için yapacağı muhasebelerden birisi budur: Ben neyi terk etmeliyim? Terk edeceği bir şeyler bulmalı, zorlamalıdır! “A” Takdim Formu”nun veri tabanı ancak böyle fonksiyonsuz hale gelir. Terk edecek bir şey bulmalı ve Allah rızası için terk etmelisin, daima!
“B” TAKDİM FORMU’NDAYSANIZ SORUN YOK
Bir şeyi Allah rızası için yapabilmek için, Allah rızası nedir onu bilmek lazım. ALLAH RIZASI “B” Takdim Formu” yaşantısına girebilmektir. “Allah rızası için” diyene, “Allah rızası için yapmak nedir?” diye sorun, “bir karşılık beklememek” der. O güçlü tanrıdır, bir şey istemeyen, bir karşılık beklemeyen tanrıdır, Allah’a bahşiş veriyor, “ne senden ne başkasından bir şey istemiyorum” diyor. Öyle Allah rızası olmaz! Allah rızası “B” Takdim Formu”nun yaptığı şeydir. “B” takdiminde olan ne yapıyorsa o Allah rızasıdır. Kişi “B” takdimindeyse onun, “bu işi Allah rızası için yapıyorum” demesi gerekmez. Siz Bursa’ya giden otobüse bindiyseniz “Bursa’ya gidiyorum” demeniz gerekmez. “Bursa’ya bilet ver” dediniz, bileti aldınız, iş bitti! Otobüste “Bursa’ya gidiyorum, Bursa’ya gidiyorum” derseniz, “yeter” derler, indirirler sizi! Durmadan “Allah rızası için” demeniz gerekmiyor. O otobüsteyseniz, “B” Takdim Formu”ndaysanız yolunuz, yörüngeniz zaten o!

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER